Gündem6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - Tanık olduğumuz vahşet bizi hiç bırakmadı

6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - Tanık olduğumuz vahşet bizi hiç bırakmadı

11.02.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

* Türkiye’yi demokrat, özgür ve mutlu bir ülke olarak görmek isteyen 19 yaşında bir delikanlı olan ben, o gün hayatımın en büyük hayal kırıklıklarından birini yaşadım * 6 Eylül öğleden sonrası Kalamış’tan yakın dostlarla birlikte büyük bir panik içinde Beyoğlu’na indik. Tanık olduğumuz vahşet sahneleri yaşamımız boyunca bizi bırakmadı

6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - Tanık olduğumuz vahşet bizi hiç bırakmadı

İNAL BATU

Haberin Devamı

Bu topraklar üzerinde çeşitli etnik ve dini gruplar olarak asırlarca kardeşçe yaşadığımız masalının ne kadar asılsız olduğunun en korkunç ve yüz kızartıcı örneklerinden biri de 6-7 Eylül faciasıdır. Türkiye Cumhuriyeti bir taraftan Selanik’te Atatürk’ün evine bomba atıldığına dair bir yalanı uydururken bu yalanın ortaya çıktığı saatlerde Demokrat Partiye çok yakın olan Milletvekili Mithat Perin’in İstanbul Ekspres gazetesi büyük bir yaygara kopararak bütün Türk milletini galeyana getirmişti. Yine aynı saatlerde Demoktrat Parti militanlarının önceden silahlandırılmış zorbaları bir merkezden işaret almışçasına sokaklara dökülerek Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kara sayfalarından birini uygulamaya koymuşlardır.

Büyük hayal kırıklığı
Türkiye’yi demokrat, özgür ve mutlu bir ülke olarak görmek safdilliğine sahip olan 19 yaşındaki bir delikanlı olan ben o gün hayatımın en büyük hayal kırıklıklarından birini yaşadım. 6 Eylül öğleden sonrası Kalamış’tan yakın dostlarla birlikte büyük bir panik içinde Beyoğlu’na indik. Tanık olduğumuz vahşet sahneleri yaşamımız boyunca bizi bırakmadı. Gayrimüslim din adamlarının ve kadınların dehşet içinde canlarını kurtarmaya çalışmaları gözümün önünden gitmiyor. Kendi milletimiz içinden yetişmiş insanların böyle bir barbarlığa nasıl yapabildiğini hala inanamıyorum. Türk Milli takımının zaferlerinde büyük rol oynayan Lefter gibi bir kahramanın dahi bu vahşet eylemlerinden payını almış olması nasıl izah edilir? 6 Eylül akşamı biz Beyoğlu’ndayken Fenerbahçe’li futbolcuların çok sevdikleri Koço meyhanesini bu zorbalardan korumak için mücadele ettiklerini hatırlıyorum. Kapıya barikat kurup yağmacıları durdurmuşlardı.
6-7 Eylül, gerek bir devlet komplosu olarak, gerek masum Türk vatandaşlarına karşı uygulanan kitle halinde şiddet harekatı olarak tarihimizde en kara sayfalardan birini ilelebet muhafaza edecektir.
Hiçbir tarihçi ve yorumcu bu vahşeti mazur görmek için mazeret uydurmaya çalışmasın. 6-7 Eylül bizzat Türk devletinin sahneye koyduğu utanç verici bir olaydı.

Haberin Devamı

6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - Tanık olduğumuz vahşet bizi hiç bırakmadı

Beyoğlu’ndaki olaylara karışmak için yola çıkan insanlar dolusu kamyonların
içinde sopalar da vardı. Bu sopalarla dükkanlara saldırıldı.

Derin devletin bir tertibiydi

Haberin Devamı

Olayın üzerinden elli yıl geçti. Tertipçileri, failleri, mağdurları birer birer ebediyete göçüyorlar. Yakında belki de olayın bizzat tanığı kimse kalmayacak. Ama 6/7 Eylül Olayları, Demokrat Parti’nin uluslararası siyaset planlamasındaki beceriksizliğinin yarattığı bir tür devlet kabadayılığı olarak tesirini sürdürecek

YILMAZ KARAKOYUNLU

Çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti, homojen bir ulus-devlet olma politikası yürüttü. Buna “vatan topraklarını Türkleştirme” deniyordu.
CHP’nin “vatan topraklarını Türkleştirmek” adına yürüttüğü faaliyetler, Demokrat Parti yönetiminde de benimsenmiş ilkeler içeriyordu. Buna, “gavura karşı uyanık olma” siyaseti deniyordu.
Amerika’nın kayırması, İngiltere’nin desteği ile Kıbrıs konusunda Türk Yunan ihtilafı son noktasına ulaşmıştı. Ve Demokrat Parti dış politika planlamasında başarılı olamıyordu. Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Londra’daki görüşmeleri sürdürürken, Yunan dış politikasının kayırılmakta olduğunu hissetti.

Haberin Devamı



6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - Tanık olduğumuz vahşet bizi hiç bırakmadı

Menderes’e tavsiye
Bu arada Atina’da Yunan gençliği meydanlara dökülerek Londra görüşmelerinde Yunan çıkarlarını gündeme getiren gösteriler düzenlediler.
Fatin Rüştü Bey, İstanbul’da Valinin makamında çalışan Başbakan Adnan Menderes’e gönderdiği şifre ile benzer tarzda bir sokak gösterisinin İstanbul’da da yapılmasının yararlı olacağını tavsiye ediyordu.
Demokrat Parti Kıbrıs politikasında başarılı bir örnek sergileyemedi. Ve 6/7 Eylül olayları, bu başarısızlığın sonucunda yaşanan en felaketli iç politika ıstırabını ve ayıbını yarattı.
Olayın polis kayıtları yönünden yorumları son derece hazin, beceriksiz, adaletsiz ve siyaseten hain tabiatlı olarak gelişti.
Bugün daha rahat bir yorumla denebilir ki, 6/7 Olayları, Demokrat Parti’nin değil, moda deyimle derin devletin tertibiydi. Nitekim Yassıada Duruşmaları sırasında olay göstermelik olarak Demokrat Parti kodamanlarının üzerine yıkılmış gibi gösterildi.

Haberin Devamı


6-7 Eylül Olayları İle Yüzleşme - Tanık olduğumuz vahşet bizi hiç bırakmadı

Halen Beyoğlu’nun en güzel sokaklarından biri olan Abanoz Sokak...
Saldırganlar bir gecede buradaki ev ve dükkanları bu hale getirmişlerdi.


Azınlıklara karşı bir tertip
Yassıada duruşmaları, derin devletin Demokrat Parti iktidarı sırasında işlediği bütün suçları Menderes’in üzerine yıkma girişimi olarak işletildi. Nitekim, 6/7 Eylül olayının suç sayılan bütün eylemleri Demokrat Parti’nin sorumluluğu olarak yargılandı. Menderes hükümetleri mahkzm edilirken derin devlet aklanması gerçekleştirildi.
Yüksek Adalet Divanı, derin devletin perde arkasını gizlerken dava dosyasını 1961’de kapattı ve sanıklara karşı açılan davayı geri aldı.
Genel kanaat, 6/7 Eylül olaylarının gayrimüslim azınlıklara karşı bir tertip olduğudur. Genel kabul de bu yolda gelişmiştir. Ama Türkiye’nin dış politika becerisinin yeteri kadar geliştirilemediği dönem olarak Demokrat Parti iktidarının becerisizlikleri henüz yargılanmamıştır.
6/7 Eylül olaylarının hafızada kalanları yavaş yavaş kaybolurken, geç de olsa ele geçen yeni belgeler ve bilhassa bazı tespit fotoğrafları olaya yeni yorum başlıkları getirdi.
Fahri Çoker’in arşivinden sonra şimdi de Nezih Beyin uzun yıllardır oluşturduğu arşivinde yer alan albümlerdeki fotoğraflar bu büyük felaket tarihinin gizlenmiş, kapaklanmış çok konularını aydınlığa kavuşturacaktır.
Olayın bu yönüyle değerlendirilmesinde her belge, beklenen asıl gerçeğin yolunu aydınlatan vesile olacaktır.
Arşivindeki albümleri kamuoyuyla paylaşan Nezih Başgelen ile konuyu irdeleyen Pelin Batu ve Milliyet Genel Yayın Yönetimi tarih gerçeğinin kayda değer bir başarısını daha sergilemiştir.

YARIN: Baskın Oran’ın kaleminden 6-7 Eylül Olayları

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler