12.07.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Milliyet Ramazan-Hazırlayan: Yrd. Doç. Dr. Kâmil Yaşaroğlu
Yakınlarından birinin yolunu gözleyen, hallerini soracak, bir nebze olsun dertlerini paylaşacak evlatlar, akrabalar, dostlar bekleyen nice yalnız insan vardır. Evlerimizden bereketin ve huzurun kayboluşunda, eşler arasında geçimsizliklerin, boşanmaların artmasında akrabaya ilgi göstermemenin önemini düşünmek çoğumuzun aklına bile gelmez. Oysa Allah ve Resulü’nün akraba ziyaretine verdiği önceliği idrak etsek, yaşadığımız pek çok sıkıntının sebepleri arasında akraba ziyareti konusundaki gevşekliğimizin bulunabileceğini fark ederiz.
İslâm dininde akrabalık bağlarının yaşatılması ile ilgili hususlar genel olarak sıla-ı rahim şeklinde isimlendirilmiştir. Rahim kelimesi Allah’ın Rahman isminden alınmıştır. Bu konudaki kudsî hadiste Allah şöyle buyurmaktadır:
“Rahmi yarattım”
“Ben Allah’ım. Ben Rahman’ım, rahmi (akrabalığı) ben yarattım, kendi ismimden bir isim ona verdim. Artık kim yakınlarıyla ilgi kurup akrabalığın hakkını yerine getirirse ona lütuflarda bulunurum, kim de akraba ile ilişkisini keserse, ben de ondan rahmetimi keserim.”
Akrabalarla ilişkiyi sürdürmek, haklarını gözetmek, onlara ilgi göstermek, iyilik ve yardımda bulunmakla ilgili olarak hem Kur’ân-ı Kerîm’de hem de Peygamber Efendimiz’in hadislerinde dikkat çekici uyarılar yer almaktadır. “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, idare ve himayeniz altında olanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.” (en-Nisâ 4/36).
Hz. Peygamber “Yoksula bir şey vermek sadakadır. Akrabaya bir şey vermenin ise iki sevabı vardır. Birisi sadaka sevabı, diğeri de akrabayı görüp gözetme sevabıdır” buyurmuştur.
Akrabaların önceliği
Allah’ın rahmân ismiyle sıla-i rahim arasındaki ilişkiye dikkat çekerek, bu görevi yerine getirenlerin ilâhî rahmetten nasiplerini alacaklarına, ihmal edenlerin ise rahmetten yoksun kalacaklarını ifade etmiştir. Resûlullah, sıla-i rahmin müslüman olmayan yakın akrabaya karşı da geçerli olduğunu ifade etmiş ve, “Allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlarla iyi ilişkiler içinde olmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz” meâlindeki âyetin (el-Mümtehine 60/8) buna işaret ettiğini bildirmiştir.
Yardım edileceği zaman önce akraba gözetilmeli, akraba arasında da öncelikle ana babaya, kız kardeşe, erkek kardeşe, sonra da diğer akrabalara iyilik edilmelidir. Diğer bir söyleyişle önce aile fertlerini gözetmeli, onların ardından akraba ve yakınlara yardım etmeli, daha sonra da komşulara ikram etmelidir.
Allah da yardım eder
Akrabasına yardım edene Allah da yardım eder, ömrünü uzatır. Ömür nasıl uzar? Allah’ın bir kimseye çok ibadet etme, hayırlı işler yapma fırsatı vermesi, onun ömrünü bir tür uzatması demektir. Akrabasına iyi davranıp yakınlık gösteren, ama onlardan karşılık göremeyenler de vardır. Bir sahabi Peygamber Efendimiz’e akrabasını şikayet etti: “Onlara iyilik ediyorum fakat kötülük görüyorum. Onlara anlayışlı davranıyorum onlar bana kaba davranıyor” dedi. Sevgili Peygamberimiz onu teselli etti. Eğer dediği gibiyse Allah’ın ona yardım edeceğini, akrabasının da yaptıklarının acısını fena halde tadacağını ve utanacağını söyledi.