Gündem Anayasa yazılamadı halkın heyecanı kaçtı

Anayasa yazılamadı halkın heyecanı kaçtı

30.10.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Anayasa Uzlaşma Komisyonu maddelerin yazımına başlandığı Mayıs 2012’den bu yana görüş birliğine varamadığı konuları paranteze alarak ilerleme yolunu seçti. Son olarak vatandaşlığa ilişkin maddenin yazımında görüş birliği sağlanamadı. Bu, kamuoyunun yeni ve demokratik bir anayasa konusundaki heyecanını zayıflattı

Anayasa yazılamadı halkın heyecanı kaçtı

Ekim 2011’de TBMM’de, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun (AUK) kurulması ve derhal çalışmalarına başlaması kamuoyunda, bu kez, sivil ve demokratik anayasa hedefine ulaşılabileceği yönünde umutlar uyandırmıştır. Üstelik anayasa uzlaşma komisyonunda yer alan partilerin hepsi 2011 seçim beyannamelerinde, seçmenlerine yeni bir anayasa vaat etmişlerdir. Bu ise, 2007 koşullarıyla kıyaslandığında, siyasi partilerin hiç değilse demokratik yöntemlerle yeni bir anayasa yapmak konusunda oydaşmaya vardıklarını gösteren önemli bir gelişmedir.

Heyecan niye azaldı?
Ne var ki aynı oydaşmanın, anayasanın içeriği konusunda devam etmesi muhtemel görünmemektedir. Nitekim AUK da maddelerin yazımına başladığı Mayıs 2012’den bu yana görüş birliği sağlayamadığı konuları paranteze alarak ilerleme yolunu seçmiştir. Komisyon son olarak vatandaşlığa ilişkin maddenin yazımında görüş birliğine ulaşamamış, böylece Kürt sorununun çözümünde hayati role sahip olacak bu maddenin yazımı da ertelenmiştir. Bu ise kamuoyunun yeni ve demokratik bir anayasa konusundaki heyecanını giderek zayıflatmaktadır.
AUK’nun çalışma usullerine ilişkin belgenin komisyonun ancak oybirliği ile karar verebileceğini düzenleyen 6. maddesi, anayasa çalışmalarının ilerlemesindeki güçlüğü göstermeye yeterlidir.
Bu hüküm AUK’nun, Kürt sorununun çözümü, din-devlet ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi, kuvvetler ayrılığı, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve sivilleşme gibi konularda oybirliği ile karar almasını gerektirecektir. Oysa devlet aygıtının yeniden inşası anlamına gelen ve yeni bir anayasa yapmayı da zorunlu kılan bu hayati konularda AUK’nun görüş birliğine ulaşması neredeyse imkansızdır.

Oybirliği gerçekçi olmaz
İktidar ve muhalefetin prensipte mutabık oldukları yerel seçimlerin öne alınmasına ilişkin anayasa değişikliğinin referandum eşiğine takılması, yeni anayasa çalışmalarının akıbeti konusunda bir karine oluşturmaktadır. Böylesine basit bir anayasa değişikliğini 367 oyla kabul edemeyen TBMM’nin, Türkiye toplumunun en az üç dört kutba ayrıldığı temel sorunlarda oybirliği sergilemesini beklemek elbette gerçekçi değildir.
Dahası AUK çalışma usullerini düzenleyen belgenin 11. maddesinde belirlediği takvimin de bir hayli gerisindedir. Bu madde AUK’nun çalışmalarını 2012 sonunda tamamlamayı hedeflediğini göstermektedir. Nitekim Komisyon üyeleri de çalışmaların 2013’e sarkacağını teyit etmektedir (Milliyet, 28.10.2012). Oysa öne alınsın veya alınmasın, 2013 yılı yerel seçim atmosferi içinde geçecektir.
Bu ise siyasi partilerin anayasa çalışmalarına olan ilgilerini zayıflatacak önemli bir faktördür. Belki de Türkiye Ağustos 2014’te yapılacak olan cumhurbaşkanının halk tarafından seçimi sürecinin erken bir genel seçimle birleşmesine dahi sahne olabilecektir. Bütün bu koşullarda AUK’nun ve TBMM’nin zamanını ve enerjisini tümüyle yeni anayasa çalışmalarına vakfetmesi de muhtemel görünmemektedir.

Hazin bir manzara
Ne var ki Cumhuriyetin 89. yılında hala halkın temsilcileri tarafından demokratik yöntemlerle hazırlanan bir anayasaya sahip olamamak, hepimiz bakımından hazin bir manzara yaratmaktadır.
Bu nedenle gerek Meclis’teki partiler, gerekse bu partilerin seçmen kitleleri birbirlerinin varlığını ve insan olmaktan kaynaklanan en doğal haklarını karşılıklı inkar etmek yerine, yönetimin halka ait olduğunu ifade eden cumhuriyetin tanımına uygun bir anayasa yapmanın gerektirdiği özveriyi sergilemelidir.

Haberin Devamı

Prof. Dr. Serap Yazıcı
1984’te, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Prof. Dr. Serap Yazıcı, 2009’da, “Demokratikleşme Sürecinde Türkiye” ve “Yeni Bir Anayasa Hazırlığı ve Türkiye: Seçkincilikten Toplum Sözleşmesine” başlıklı çalışmalarıyla profesörlüğe atandı. Pek çok yarışmada çeşitli derecelere sahip olan Yazıcı, bugüne kadar, anayasa hukukunun temel meseleleri, insan haklarının çeşitli boyutları, hükümet sistemleri, Türkiye’de demokratikleşme, sivilleşme, liberalleşme ve Türkiye siyasetinin çeşitli problemleri üzerine ulusal ve uluslararası düzeyde pek çok panel ve sempozyumda tebliğ sundu. Yazıcı Ağustos 2012’den itibaren İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tam zamanlı öğretim üyesi olarak görev yapıyor.

Haberin Devamı

Bir Milliyet klasiği
'DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ'

Gazeteniz Milliyet, “Düşünenlerin Düşüncesi” köşesiyle toplumun kanaat önderlerine sayfalarını açıyor. Abdi İpekçi tarafından 6 Ocak 1963’te başlatılan köşe ülkenin ekonomik, siyasal ve toplumsal birçok sorununu masaya yatırmıştı. Akademisyenlerden sosyal bilimcilere, sivil toplum temsilcilerinden işadamlarına, bilim insanlarından hukukçulara kadar uzman kalemler Milliyet için yazacaklar. Yazılarınızın uzunluğunun 3 bin vuruşu (1.5 sayfayı) geçmemesi gerekmektedir. İrtibat telefonumuz: 0212 337 9328. Mail adresi:aycaatikoglu@hotmail.com