Gündem‘Annem ve çevremden ilham aldım’

‘Annem ve çevremden ilham aldım’

04.05.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Türkiye’de gösterimde bulunan, bir felsefe öğretmeninin zorluklarla mücadelesini konu alan ‘Gelecek Günler’i, yönetmeni Mia Hansen-Løve ile konuştuk

‘Annem ve çevremden ilham aldım’

Türkiye’de geçen hafta gösterime giren ‘Gelecek Günler’ (L’avenir), Fransız sinemasının yükselen yönetmenlerinden Mia Hansen Løve’ın felsefe öğretmeni Nathalie’yi merkeze aldığı filmi. Nathalie’yi kariyerinin en iyi performanslarından birinde Isabelle Huppert canlandırıyor. Film eşinden ayrılan, çocukları ve annesiyle sorunlar yaşayan Nathalie’nin bunlarla baş etme öyküsü. Geçen yıl Berlin Film Festivali’nden En İyi Yönetmen Ödülü’yle dönen Løve’ ile ‘Gelecek Günler’i konuştuk...

Haberin Devamı

- ‘Gelecek Günler’de ilham kaynağınız annenizdi, değil mi?

Evet, filmin ilham kaynağı büyük ölçüde annem. Ancak büyüdüğüm çevreden de ilham aldım. Ebeveynlerim 30 yılı aşkın süre boyunca felsefe öğretmenleriydi. Aslında bir kadının 50’sini geçtikten sonra kendisini içinde bulabileceği yalnızlık üzerine bir film çekmek istedim. İçinde yaşadığım çevreye de bağlı kalmak istedim. İlgimi çeken, gücü okuduklarından gelen bir kadının portresini çizme fikriydi.

- Annenizin kedisinin ismini kullanmanıza izin vermediğini okudum, doğru mu?

Evet! Benden senaryoda değiştirmemi istediği tek şey kedisinin ismiydi, “Onun kişilik haklarına saygı duymalısın” dedi. Bana yeni kedi ismi bulmasını istedim ve Pandora’yı buldu.

Haberin Devamı

- 50’lerini geçen kadınların filmlerin ana karakteri olmasına pek sık rastlamıyoruz.

Bir filmi çekmek istememin nedenlerinden biri de şu oluyor: Bu filmi ben çekmezsem kimse çekmez. Safça bir düşünce olabilir ama genellikle başlangıç noktam bu. Başka bir başlama noktası da şu, etrafımda sevdiğim birini almak ve onu kurmacayla yeniden yaratmak. Sevdiğim ve kaderinin ne olacağı beni ilgilendiren birini... Bence çok az film, güçlerini ruhlarından alan entelektüel kadınlara odaklanıyor.

- Filmde dram da var mizah da. Bu dengeyi nasıl kurdunuz?

Benim filmlerimin tonu da genellikle karakterler tarafından belirleniyor. Nathalie ironik, kendisiyle dalga geçen bir karakter. Nitekim annem de çok enerjik ve espirili bir kadındır. Filme hafifliğini veren de bu sanırım. Aslına bakarsanız Nathalie, bir felaketten diğerine sürükleniyor. Ama içindeki güç, yardım almadan bunları atlatmasını sağlıyor.

- Isabelle Huppert’in başrolü kabul etme süreci nasıl oldu? İlk seçiminiz miydi?

Başından beri aklımda o vardı. Aslında ilk kez bir filmin senaryosunu aklımda belli bir oyuncu varken yazıyorum. Bir felsefe öğretmenine olabildiğince yakındım ve oyuncuda ne aradığımı biliyordum. Huppert’in rol için mükemmel olduğunun farkındaydım. Nathalie, yakın zamanda ona teklif edilmiş bir rollere de benzemiyordu çünkü karakterin kırılganlık bir tarafı da var. Huppert yakın dönemde genellikle dengesiz ve sert karakterleri canlandırıyor.

Haberin Devamı

‘Huppert tam bir işkolik’

- Huppert, rolü hemen kabul etti mi?


Hemen kabul etti. O, mevzu filmler olunca tam bir işkolik. Eğer beğendiği bir proje olursa hemen kabul ediyor ve “Hadi yapalım” diyor. Bence karakterin karmaşasını en başından itibaren çok iyi anladı. Senaryoya da bağlı kaldık. Isabelle yönetmenlere karşı çok saygılı. Bir yönetmenle çalışmak istediğinde onunla iletişime geçip çalışmak istediğini söylemişliği de vardır. Dolayısıyla bir kez kabul ettiğinde yönetmene ve senaryoya saygı gösterir.