02.05.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÖKHAN KARAKAŞ / İstanbul
Yeryüzünde sürekli insan yaşamının olmadığı tek kıta olan Antarktika’nın önemi her geçen gün daha çok anlaşılıyor. Dünyanın bilinen ve sınırlı kaynaklarının yakın gelecekte tükenme aşamasına geleceğini düşünen ülkelerin çoğunluğu zenginlikleri halen ortaya çıkartılmayan beyaz kıtada çalışmalarını sürdürüyor. Tamamen buzullarla kaplı ve ulaşılması güç olduğu için dünyanın diğer yerlerinde insanın yaptığı tahribattan etkilenmeyen beyaz kıtada bir Türk üssü oluşturulması fikri bu yılın ilk günlerinde oluşmuştu.
Türk bayrağı dikildi
Uzaklar II yelkenlisiyle Güney Amerika’nın Horn Burnu’nu geçerek Antarktika’ya varan denizci Osman Atasoy ve Sibel Karasu, Türk insanının çok iyi tanımadığı bir kara parçasına bayrağımızı dikmişti. 40-45 gün kaldıkları buzulların arasında Türk bayrağını dalgalandıran denizcilerimiz Türkiye’ye döndüklerinde önce Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, ardından Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a yaşadıklarını anlatarak Türk üssünün kurulması fikrini geliştirmişti. Bakan Yıldırım’ın destek vermesi üzerine çalışmalar başlamıştı.
‘Hayalim gerçekleşti’
Atasoy’un girişimleriyle Türkiye’de çalışmalarını sürdüren ve alanlarında uzman bilim insanlarından oluşan bir kurul harekete geçti. Osman Atasoy ve Prof. Dr. Bayram Öztürk öncülüğündeki Antarktika’ya Türk Bilim Üssü Girişimi, beyaz kıtada çalışma imkânı bulan Türk bilim insanlarına ulaştı.
Yurtdışındaki fonların desteğiyle kıtada bilimsel araştırmalar yapan bilim insanlarından İTÜ Denizcilik Fakültesi’nden Yard. Doç. Dr. Burcu Özsoy Çiçek, buzulların son durumu hakkında bilgi verirken dünyanın iklim dengesi için önemine değindi. Çiçek, “2006’da ilk kez Antarktika’ya gittiğimde ‘Bir gün burada umarım ülkemin de bir istasyonu olur’ diye dilekte bulundum. Şimdi bu hayalimin gerçekleşmesi için adımların atıldığını görmek mutluluk verici” dedi.
Buz kıran gemisi için çalışmalar yapan gemi mühendisi Hamdi Sena Nomak ise başka bir ülkeden kiralamak yerine kendi gemimizin buzul sularında bulunmasının akıllıca olacağına değindi.
‘Uğruna savaşılmamış’
ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitisü’nden Prof. Dr. Temel Oğuz ise, “Tuzluluk ve sıcaklık ölçümü yapacak cihazlarını bile güçlükle alan Pakistan, Jinnah Antartika İstasyonu ile 22 yıldır kıtada. Başlangıç bütçesi olarak ilk 5 yıllık bilimsel araştırma projeleri için 20 milyon euro gerekiyor” diye konuştu.
Denizci yazar Osman Atasoy, konu hakkında şunları söyledi:
“Uğruna savaş verilmemiş, insan kanı dökülmemiş tek toprak parçası olan Antarktika, Türk bilim insanlarının pek çok branşta çalışma yapabilecekleri olanaklar sunuyor. Antarktika, saflığı ve temizliğinin yanı sıra zengin, keşfedilmemiş maden yataklarıyla tüm ülkelerin ilgisini çekiyor.”
“Büyük yankı uyandırırız”
Toplantıya öncülük eden İ.Ü. Öğretim üyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ise, Antarktika’nın her yönüyle araştırmayı hak eden bir kıta olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Türk bilim insanları kıtada varlığını gösterdiğinde dünya bilim çevrelerinde büyük yankı uyandıracaktır.
Bizim bilim insanlarımızın çalışma azmiyle dünyanın geleceği için çok önemli araştırmalara imza atacağını biliyoruz. Kısıtlı olanaklarla ve yabancı fonların desteğiyle kıtaya giden bilim insanlarının bile ne kadar verimli olduğunu görüyoruz. Üssün kurulması için hemen harekete geçmeliyiz.”
Prof. Başlar: Çok prestijli bir proje
Polis Akademisi ve Bilkent Üniversitesi’nden uluslararası deniz hukukçusu Prof. Dr. Kemal Başlar ise, kıta için 1991’de hazırlanan Çevre Koruma Protokolü gereğince maden aramalarının 2050’ye kadar yapılamayacağını belirtirken, 1995’ten beri A
Kıtaya giden ilk Türk Karaali anıldı
Kıtaya ilk giden Türk bilim insanı, elektronik yüksek mühendisi ve iyonosfer fizikçisi merhum Atok Karaali de toplantıda anıldı. Stanford Üniversitesi ve ABD Ulusal Standartlar Bürosu işbirliğiyle 1967’de Antarktika’ya giden, gemiden indikten bir yıl sonra ülkesine dönebilen Karaali’nin eşi Prof. Dr. Artemis Karaali de eşinden dinlediği hatıralarını anlattı. Atok Karaali’nin eksi 80 dereceyi bulan sert kış koşullarında çalıştığını ve bilim üssündeki uzmanların isteğiyle kıtanın güneyindeki kayalıklara Karaali Kayalıkları adının verildiğini söyledi.