Gündem ASIL ZORLUK ALIŞKANLIKLAR

ASIL ZORLUK ALIŞKANLIKLAR

30.12.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Türk bayraklı tekneleri Uzaklar 2 ile Horn Burnu’nu geçen ve Antarktika’ya ulaşan ilk Türk denizci olan Osman Atasoy, 4 yıl süren 22 bin millik serüveni Milliyet için kaleme aldı

ASIL ZORLUK ALIŞKANLIKLAR

Uzaklar II yelkenlerini rüzgârla şişirmiş Ege’nin lacivert sularında ilerlerken Sibel’e dönüp, “İşin zor kısmını atlattık...” diyorum. Hayretle yüzüme bakıyor: “Atlattık mı, nasıl olur? Yola yeni çıktık. Horn Burnu’na kadar önümüzde daha binlerce mil var...”
Doğru söylüyor, ama ben de haklıyım. Horn’a ulaşmak kadar karadan ayrılmak da zordu. Belki de daha zor... Palamarları çözüp koyuvermek kolay... Asıl zorluk bedenimizi ve ruhumuzu anahtarı kaybolmuş kelepçeler gibi kara dünyasına bağlayan alışkanlıklardan sıyrılıp kurtulmaktı. Sonra sevdiklerimizden ayrılmak... Benim on üç yaşındaki kızım, Sibel’in yaşlı babası... Belki de bir daha hiç görmemek üzere onlarla vedalaşmak, ‘allahaısmarladık’ demek... Esas zorluk bunları yapmaktı.
Tekneyi yola hazırlamak da kolay olmuyor. ‘Yapılacak işler’ listesinde üzerini çizdiğimiz her maddenin yerine bir yenisini yazdıkça karamsarlığa kapılıyoruz. Denizciler, ‘bir tekne yola çıkmaya hiçbir zaman tam olarak hazır değildir’ demişler. İyi ki de böyle demişler. Bu söz o zor anlarda en büyük desteğimiz oluyor.

KOMŞU ADALARDA
Son ayların yorgunluğunu çıkarmak için uğradığımız Yunan adası Simi’de kısa bir mola veriyoruz. Türkiye’den teknelerle gelen turistler, yatçılar sayesinde adalılar ihya olmuş. Yatçıların, gulet kaptanlarının, gemicilerin katkısı sadece ekonomiye değil, alışkanlıklarını ve dillerini de adaya taşımışlar.
Tpata Taverna’da ızgara edilmiş ahtapot bacağını masaya bırakan lokantacı ne içeceğimizi soruyor. Sorusuna soruyla karşılık veriyorum: “Sen ne tavsiye edersin?” Başını kaşıyarak konuşuyor: “Valla ben Yeni Rakı içiyorum!”
Bardakları doldururken yerleştirirken laf olsun diye tekrar soruyorum: “İşler nasıl?” Muğla aksanlı bir Türkçeyle cevaplıyor: “Sezon kötü, millette para yok!” Sanki Datça sahillerinde bir kır lokantasındayız. Demek ki Yunan adalarını geçene kadar kendimizi evde hissedeceğiz.
Uzaklar II Akdeniz’de batıya doğru ilerlemeye devam ediyor. Günler birbirini kovalıyor, kat edilen her mille Atlantik Okyanusuna biraz daha yaklaşıyoruz. Mataban burnundan sonra İyon Denizi, Sicilya, tepesinden dumanlar tüten volkanik Stromboli Adası, Sardunya, Balearlar, İspanya sahilleri sırayla dümen suyumuzda kalıyor. Fas’ın Tanca limanına girerken sadece birkaç mil ilerde uzanan koca Atlantik’in kokusunu duyuyoruz.

Haberin Devamı

ASIL ZORLUK ALIŞKANLIKLAR

ASIL ZORLUK ALIŞKANLIKLAR

ASIL ZORLUK ALIŞKANLIKLAR

Türk bayrağı beyaz kıta Antarktika'ya çok yakışıyor.

UZAKLAR II’NİN KİMLİK KARTI
- Modeli: Radford 46
- Yapım yeri ve yılı: İstanbul-Tuzla, 2001
- İnşa malzemesi: Gemi sacı
- Yelken donanımı: Kotra arma
- Boy: 14 metre
- En: 3.93 metre
- Su çekimi: 1.95 metre
- Ağırlık: 16 ton
- Motor: Cummins, 115 beygir
- Yakıt kapasitesi: 500 litre
- Tatlı su: 500 litre
- Nazar boncuğu sayısı: 8
Denizin bir teknenin zayıf tarafını keşfetmekte ne kadar mahir olduğunu denizciler çok iyi bilir. Uzaklar II’yi dünyanın en zorlu denizlerine götürmeye karar verince üzerinde iki yıl çalışarak onu bu uzun seyahate hazırlıyoruz. Arma, donanım, yelkenler en ağır şartlara dayanacak şekilde güçlendiriliyor. Kaporta kapaklarını, heçleri tekne devrilse dahi içeri su girmeyecek şekilde izole ediyoruz. İçeri hiçbir yerden su girmemeli. Havalandırma manikaları bile sökülüp krom levhalarla kapatılıyor.
Elimizden geleni yaptıktan sonra gerisini Allah’a ve şansımıza bırakıyoruz. Küçük teknelerle yapılan uzun seyirler konusunda saygın bir otorite olan İngiliz denizci Eric Hiscock, denizde şans faktörünü en iyi bilenlerden. ‘Cruising Under Sail’ adlı denizcilerin başucu kitabında gideceğimiz Horn Burnu ve Güney Okyanusu hakkında şunları yazıyor: (...) orada denizler o kadar diktir ve vahşice kırılırlar ki, özellikle Güney Yarımküre’nin yüksek enlemlerinde, 15 metreden küçük bir yat, üzerindeki mürettebatı hangi emniyet tedbirlerini alırsa alsın, gene de kontrol dışı kalıp alabora olabilir.
Küçük bir tekneyi bu bölgeye götürmek isteyen mürettebatın cesareti kadar, şansına da güvenmesi gerekir.”
Şans zaten bütün denizcilerin kabullendiği bir etken... Ama ölçülmesi mümkün olmayan bir etken. Gene de yukarıdaki satırları okuyunca Uzaklar’ın kamarasında ve güvertesinde asılı nazar boncuğu sayısını arttırıyoruz!

Haberin Devamı

ERDOĞAN’IN ÇORBALARI
İsrail Cumhurbaşkanı’na “Van minit” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan Kuzey Afrika ülkelerinde neredeyse halk kahramanı olmuş. Fas sokaklarında yürürken dükkân içlerindeki açık televizyonlardan yansıyan görüntüsüyle karşılaşıyoruz sık sık.
Çarşıda pazarda alışveriş yaparken Türk olduğumuzu öğrenen esnafın hemen yüzü gülüyor. Tabii bunun nedeni Erdoğan... ‘Erdogan, Erdogan’ diyerek hararetle elimizi sıkıyor, sohbet etmeye çalışıyorlar. Kuru bakliyat ve kuzu etinden yapılan ‘harira’ çorbasına ikimiz de bayılıyoruz. Fas’ta uğradığımız limanlarda ilk işimiz bu çorbanın satıldığı lokantalara gitmek oluyor.
Çorbayı içip sıra hesaba gelince lokantacı önce, ‘Erdogan’ demeye başlıyor, sonra da kesinlikle para kabul etmiyor. Çorbaları başbakanın hesabına yazdırıp dükkândan çıkıyoruz.
Bir yerde, iki yerde değil, her gittiğimiz yerde aynı ilgiyle karşılaşıyoruz. Bu kadar tezahürata şaşıran İzmirli Sibel, “Erdoğan seçimlere keşke Kuzey Afrika’dan girseydi, garanti silme kazanır, hem o hem de biz rahat ederdik,” diyor. İtiraz ediyorum: “Haksızlık yapma...”

Haberin Devamı

ASIL ZORLUK ALIŞKANLIKLAR

Uzaklar II, Horn Burnu’nu geçerken.

ROTA HORN BURNU
Gece vardiyasında havuzlukta otururken büyülenmiş gibi arkaya bakıyorum. Dümen suyunda köpüren denizin üzeri ışık saçıyor. Milyonlarca inci tanesinden oluşmuş yakamozdan bir iz adeta sonsuzluğa uzanıyor. Deniz bu gece ne kadar sakin, ama biliyorum ki bu sessizlik uzun sürmeyecek.
Güney Okyanusu’na girince her şey değişecek. Şimdi ‘nişanlı bir kız’ kadar uysal olan sular kuduracak, azgın bir boğa gibi üzerimize yürüyecek. Niçin oraya gidiyoruz. Bu sorunun akla yakın bir cevabı yok!
Denizcilerin çoğu Horn Burnu’na yedi denizlerin Everest’i diyor. Kimileri ise cazibesine kapılan denizcileri soğuk ve girdaplı sularına gömen kocaman bir mezar taşı... Kimilerine göre ise dünyanın ucunda, üç okyanusun buluştuğu noktada yükselen muhteşem bir denizcilik anıtı... Hangisi olursa olsun, işte biz de onun cazibesine kapıldık gidiyoruz. Beklemeye devam et Horn Burnu, sana geliyoruz.

Haberin Devamı

Yarın: ATLANTİK OKYANUSU’NDA

Uzaklar belgeseli her pazartesi saat 22:20’de, tekrarları cumartesileri
09:10 - 17:20 - 04:35’te TRT Türk ekranlarında ve ayrıca TRT HD kanalında.