Gündem Ayasofya'nın bir sırrı daha ortaya çıkıyor

Ayasofya'nın bir sırrı daha ortaya çıkıyor

13.12.2010 - 14:18 | Son Güncellenme:

Ayasofya'nın bir sırrı daha artık sır olmaktan çıkıyor. Şimdiye kadar görülemeyen dünyanın bilinen en büyük "vaftiz havuzu' ziyarete açılıyor...

Ayasofyanın bir sırrı daha ortaya çıkıyor

Ayasofya Müzesi Başkanı Haluk Dursun ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın (AKBA) Genel Sekreteri Yılmaz Kurt Ayasofya Müzesi'nde düzenledikleri ortak basın açıklamasında müzenin restorasyon çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Haberin Devamı

Fotoğraflar için tıklayın...

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın (AKBA) Genel Sekreteri Yılmaz Kurt Ayasofya Müzesi'nin önemini anlatarak,"İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı olarak bu dünya kültür mirasının restorasyonuna ön ayak olmak bizim için kıvanç kaynağıdır." dedi.

VAFTİZ HAVUZU BASIN MENSUPLARINA GÖSTERİLDİ

Ayasofya Müzesi Başkanı Haluk Dursun müzede yapılan restorasyon çalışmalarını hakkında tek tek bilgi vererek, " Bu restorasyonların çok çarpıcı iki gelişmesi vardır. Bunlardan bir tanesi kubbede 17 yıldır bir şekilde duran iskelenin kaldırılmasıdır. İkinci gelişme ise kaldırılan iskelenin yerine bir melek yüzünün açılarak ziyaretçilerin beğenisine sunulmasıdır. 2010 yılında ise büyük bir sürpriz yapıyoruz. Önce basın mensuplarına sonra da ziyaretçilere. Şimdiye kadar açılmayan kapalı duran ancak varlığı bilinen bir başka obje sizlerin beğenilerinize sunulacaktır. Bu da vaftizhane atriumunda bulunan ve bilinen en büyük "Vaftiz Havuzu'dur." dedi. Haluk Dursun daha sonra Yılmaz Kurt ile birlikte müze içinde nerelerde restorasyon yapıldığını basın mensuplarına göstererek anlattı. Haluk Dursun daha sonra Ayasofya Müzesi'nin kilise olarak yapılan ana binasıyla vaftizhane olarak inşa edilen yan bölümü arasındaki avlusunda yapılan restorasyonun ardından, buradaki "Vaftiz Havuzu" ilk kez basın mensuplarına gösterdi.

Haberin Devamı

İŞTE VAFTİZ HAVUZU:

"HAVUZ VAFTİZHANENİN ORTASINDAYDI"

Vaftiz Havuzu'nun tarihi hakkında bilgiler veren Haluk Dursun, "Havuz önce vaftizhanenin ortasındaydı. Ancak vaftizhane türbeye dönüştürülürken, havuzun anakubbenin ortasından kalkması lazımdı. O dönemde havuzu kırmadan getirip avluya koymuşlar. Vaftiz Havuzu anakubbenin ortasındaymış. Havuzu o dönemde buraya avluya almışlar. 2010 restorasyon çalışmaları sırasında Vaftiz Havuzu temizlendi" şeklinde konuştu.

"VAFTİZ HAVUZU"

Ayasofya'nın inşa edildiği Justinianus Dönemi (M.S.6 Y.Y.) ve bir iddiaya göre önceki dönemlerden kalma vaftizhane 1453'ten sonra camiiye çevrilen Ayasofya'nın iç aydınlatmasında kullanılan kandillerin yağ deposu olmuştu. 1639'da vaftizhanenin içindeki büyük "Vaftiz Havuzu", vaftizhane avlusuna çıkartılmış, vaftizhane alanı Sultan 1. Mustafa'nın buraya gömülmesiyle türbeye dönüştürülmüştü. Ayasofya'nın 1935'de müze olarak faaliyete geçmesinden sonra 1943'de avlu bölgesinde yapılan araştırma kazısında yekpare mermerden oyulmuş vaftiz havuzu ortaya çıkarıldı. Vaftiz Havuzu'nunun dıştan uzunluğu 3.32 metre, dıştan genişliği 2.52 metre, dıştan yüksekliği 1.51 metre, içten uzunluğu 3.26 metre, içten genişliği 2.52 metre, içten derinliği 1.16 metre, basamak yüksekliği 1.16 metre. Doğu Roma - Erken Hristiyan sanatının bütün özelliklerinin yansıtan bu büyük havuzun bulunduğu vaftizhane atriumunda Osmanlı Dönemi'ne ait Bizans Sanatının sütun ve mermer örnekleriyle beraber görülebilecek.