Gündem Ben de tedirgindim

Ben de tedirgindim

03.08.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Ergenekon’da ifade veren Özkök, “Ak Parti iktidara gelince ‘bir kötüye doğru gidiş olur mu?’ diye hepimiz endişe ettik” dedi. Özkök, savcıların “Muhtıra teklif edildi mi?” sorusuna Evet, orada böyle bir söz (muhtıra) söylendi ama resmi bir teklif değildi” yanıtını verdi

Ben de tedirgindim

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 65’i tutuklu 273 sanıklı Ergenekon Davası’nın 213. duruşmasında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök tanık olarak ifade verdi. Özkök “Ak Parti iktidara gelince tedirgin olduk, ‘Bir kötüye doğru gidiş olur mu?’ diye endişe ettik. Bunları kendi aramızda da konuştuk” dedi. Özkök, MİT tarafından Genelkurmay’a gönderilen Ergenekon şeması ve posta yoluyla gönderilen Ayışığı - Yakamoz planlarını “güvenilir bulmadığı için” doğrudan işlem yapmadığını da söyledi.
Duruşmaya, CHP İzmir Milletvekilli gazeteci Mustafa Balbay, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, emekli Orgeneraller Hurşit Tolon, Şener Eruygur ve Hasan Iğsız’ın yanı sıra eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin ve gazeteci Tuncay Özkan’ın da aralarında bulunduğu 47 tutuklu sanık katıldı.

Yemin etti, anlattı
Daha sonra tanık Hilmi Özkök salona alındı ve kimlik tespiti yapıldıktan sonra yemin etti ve ifadesine başladı. Özkök, 2002 yılının ağustos ayında Genelkurmay Başkanlığı görevine atandığını, görevine başlamasından kısa bir süre sonra AK Parti’nin iktidara geldiğini hatırlatarak, “Bu, ben dahil olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarında bir tedirginlik oluşturdu. 28 Şubat dönemine ve bu kişilerin eski söylemlerine bakıldığı zaman, ’bir kötüye doğru gidiş olur mu?’ diye endişe ettik. Bunları kendi aramızda da konuştuk. Çeşitli kişiler, çeşitli fikirler söyledi. Askerlikte herkes hür fikrini söyler. Sonunda komutanın dediği olur. Benim görüşlerim ile astlarım arasında ayrışmalar oldu. Bu çok normal” diye konuştu.

‘Astlarımla bile paylaşmadım’
Özkök, 2004 yılı bahar aylarında kendisine bir CD geldiğini söyleyerek şöyle devam etti: “CD’nin içinde ’Ayışığı’ ve ’Yakamoz’ olduğu iddia edilen sunumlar vardı. Dezenformasyon da olabilirdi, doğru da olabilirdi. Bu nedenle astlarımla bile paylaşmadım. Genelkurmay Başkanı olarak temkinli olmam gerekiyordu. Bulunduğumuz makamlar çok önemli makamlar. Örneğin bir Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın emrinde 300 bin kişi var. Meşru olmayan, gerçek olup olmadığını bilmediğim bir belgeyle işlem yapamazdım. Benim uçağıma havada yakıt ikmali yapıldı. Ben cesur olduğumdan mı? Onların eğitimlerine güven duyduğumu belirtmek için yaptım. ’Ayışığı’ ve ’Yakamoz’ meşru bir belge olmadığından işlem yapmadım. Daha sonra bazı komutanlar emekli oldu, bazıları kaldı. Bu konular ben emekli olduktan sonra da gündeme geldi.”

‘Şemayı ciddiye almadım’
Dosyada bulunan ve MİT tarafından 2003 yılında Genelkurmay’a da gönderildiği belirtilen ”Ergenekon şeması” ve ekindeki belgeler de Özkök’e soruldu. Belgeleri inceleyen Özkök, ”Ek-7’de bulunan belge çağrışım yaptırıyor. Aradan geçen yıllar ve yaşımı da dikkate alırsanız bana verilen evraktaki şema ile bu şema yüzde 90 aynı” dedi. 26 Mayıs 2006 tarihinde Genelkurmay İstihbarat Başkanı’na sunulan şemadan haberi olmadığını söyledi. MİT tarafından verilen belgenin üzerinde makam, tarih ve imza olmadığını belirten Özkök, ”Hâlâ üzerinde işlem yapılabilecek bir evrak olarak düşünmüyorum” dedi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in sorusu üzerine Özkök “”Ergenekon şeması olarak gösterilen belgede tutarsızlık vardı. Askeri yönden olmayan bir mantık hatası vardı. Şemada kıdemsiz komutanlar kıdemlilerin üstünde yer alıyordu. Ben belgeyi İstihbarat Başkanı’na gönderdim. İnceler, ciddi bir durum olursa bana bildirir. Ancak böyle bir şey olmadı. Belgeler makamında, MİT müsteşarı tarafından kağıt şeklinde verildi” dedi. Özkök, Jandarma İstihbarat biriminin bazı siyasetçi ve bürokratları dinlediği “söylentileri” üzerine Jandarma İstihbarat Başkanı Levent Ersöz ve Teknik İstihbarat Başkanı Hasan Atilla Uğur’u makamına çağırarak, bu konuda uyardığını da söyledi.

‘Zehirlenme korkum yoktu’
Savcı Pekgüzel, Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüklerden bir bölüm okuyarak, “Günlüklerde yer alan Yaşar Büyükanıt’ın zehirlenmesinin düşünüldüğü konusunda bilgisinin olup olmadığını sordu. Özkök, “Zehirlenme bir efsanedir. Karargaha sefertası ile yemek götürmemin sağlık nedeniyle olduğunu defalarca söyledim. Birlikleri geziyorum, oralarda yemek yiyorum beni karargâhta mı zehirleyecekler? Bu Ayışığı ve Yakamoz’da ’etkisiz hale getirmek’ten, ’pasifize’ etmekten bahsedildiği için böyle bir şey hayal etmiş olmalılar” diye cevap verdi.

‘Balbay birinci sınıf gazeteci’
Tutuklu sanık gazeteci Mustafa Balbay’ın yazdığı “Genç subaylar rahatsız” haberinin kendisini zor durumda bıraktığını belirten Özkök’e haberin ardından Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir çatlak olup olmadığı soruldu. Çatlak olmadığını belirten Özkök, “Mustafa Balbay’ı birinci sınıf bir gazeteci olarak görüyordum. Düşüncelerim hâlâ da devam ediyor. Benim hakkımda yazdığı bazı yazılarından dolayı tedirgin oldum” dedi. Özese “Bu yazı Genç Subaylar tedirgin haberi miydi?” diye sordu. Özkök, “O beni hakikaten çok müşkül durumda bırakacak yazıydı. Çağrıştırdığı ifadeden rahatsız olduğum için basın toplantısı yaptım” dedi.

‘İlker Başbuğ’u ben istedim’
Özkök, tutuklu yargılanan emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer’in sorusu üzerine, “İlker Başbuğ’un, Genelkurmay 2. Başkanı ve 1. Ordu Komutanı olmasını ben istedim” dedi. Özkök, internet siteleriyle ilgili soru üzerine de, 1998 yılında Genelkurmay 2. Başkanı iken internet sitelerinin açılmasının kendi yetkisinde olduğunu belir”İçeriğinde suç teşkil edecek bir şey varsa, ben böyle bir emir vermedim” diye konuştu.
‘İrtica.org’ isminin neden tercih edildiği şeklindeki soru üzerine Özkök, ”İrtica Silahlı Kuvvetler için her zaman bir tehdittir. Ama bunu bir siyasi parti ile ilişkilendirmek TSK’nın görevi değildir. Siyasi partilerin görevidir. Bunu hükümetle ve siyasi bir partiyle ilişkilendirecek yazı yazılmamıştır” diye konuştu.

Haberin Devamı

Günlüklere göre ‘muhtıra’ 3 Aralık 2003’te konuşuldu
Özkök, tanıklığı sırasında çok kritik bir soruya yanıt verdi. Bu, komutanların ‘muhtıra isteyip istemediği’ yönündeki tartışma açısından önemliydi. Özkök, izmir’de Ergenekon savcılırarına verdiği ifadede, “Muhtıra teklif edildi mi?’ diye yöneltilen soruya ‘hayır’ yanıtını vermişti. Ama daha sonra Radikal’den murat Yetkin’in sorusu üzerine “Soru teklif diye sorulduğu için bu yanıtı verdim” demişti. Bu kez Silivri’de “Muhtıra teklif ya da telkin edildi mi?“ sorusu yönelitildi. Ve Özkök, “teklifin çok ayrı bir kavram olduğunu belirtip, “Muhtıra sözü beyin fırtınası bölümünde geçti” yanıtını verdi. Peki, bu hangi toplantıda olmuştu, toplantıda kimler vardı? Örnek’e ait olduğu belirtilen günlüklerde, bu ‘beyin fırtınası’ 3 Aralık 2003’te, Yüksek Askeri Şura hazırlıklarına ilişkin karargahtaki toplantıda yapıldı. İşte günlüklerdeki o bölüm:

Haberin Devamı

Hilmi Özkök: Muhtıra vermeye niyetim yok
“Genkur. Başk.lığında YAŞ hazırlık toplantısı ..Genelkurmay Başkanı sonra en kıdemsizden başlamak üzere tüm katılanlara söz verdi. Söz alanların ifade ettikleri konular sırası ile ve özet olarak aşağıdadır.
- Faruk Cömert: AKP yerel seçimleri kazanırsa amacına ulaşabilmek için batıya daha fazla taviz verebilir, dolayısı ile haklarımızı da kaybedebiliriz.
- Şükrü Sarıışık: Bizim çok fazla zamanımız kalmadı. Onların icraatlarının demokrasi ile önlenmesi mümkün değil.
- Fevzi Türkeri: Yerel seçimlerden önce Başbakan’a bu işlerin böyle gitmeyeceğini anlatalım.
- Hurşit Tolon: Bu iktidar ne olduğunu ortaya koydu. Ancak takiyyeye başvuruyor.
- Şener Eruygur: Her şey elden gidiyor. Örneğin Emniyet teşkilatı jandarma ile yarışıyor ve onu kötüleyerek yükselmeye çalışıyor.
- Yaşar Büyükanıt: Kamuoyu desteği için en önemli kaldıraç basın yayındır. Bunu kullanmalıyız.
- İbrahim Fırtına: Parlamento Cumhurbaşkanı tarafından feshedilmelidir.
- Özden Örnek: Ben bunların bölüneceğine inanmıyorum ve bundan sonraki seçimi de kazanacaklardır. O zaman geç olacaktır.
- Aytaç Yalman: Zamanı boşuna geçirdik. Benim önerim hemen ve gecikmesiz eylem planına başlamak. Seçimden önce muhtıra vermeliyiz.
- Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök: Teşekkür ederim, herkesin aynı fikirde olması güzel. Ben yüzde sekseni ile aynı fikirdeyim. Ama katılmadığım noktalar var. Açık konuştuğunuz için hepinize teşekkür ederim. Muhtıra vermeye niyetim yok. Bu hükümet gitmelidir. Demokratik yollardan bu işi halledeceğiz. Yapabileceğimiz bir çok şeyin olduğuna da inanıyorum.
Bu toplantı bence tarihi bir toplantıydı. Bir yıldır ilk defa yapılıyordu. Genelkurmay Başkanı’na onunla aynı fikirde olmadığımız mesajı verildi. O da kendinin yalnız kaldığını anladı. Görüntüye rağmen direnmekte devam ediyor. Ama artık çok geç. Zira yasal olarak kendisi de geri dönemeyecek bir yola girdi.

Haberin Devamı

Savcılıkta ne demişti?
- Genelkurmay Başkanlığı yaptığım dönemde bana çeşitli duyumlar içinde Kuvvet Komutanlarının bir araya geldikleri, toplantılar yaptıkları yönünde bilgiler geliyordu. Ancak soruşturma yapılması gerektirecek bilgiler elimde bulunmadığından bir yasal işlem başlatmadım.”
- “Tarafıma birçok kez ihbar, mektup, CD ve benzer bilgiler ulaşıyordu, ben bu konuları açıkça gündeme getirmeksizin üstü kapalı mesajlarla dile getiriyordum.”
- “Jandarma İstihbarat’ın yasal olmayan dinlemeler yaptığı yönünde konuşmalar olması ve bu yönde duyumlar üzerine, bu işlemlerin nasıl yapıldığı ile ilgili kendilerini uyardım ve ayrıca işlemler ile ilgili kendilerinden bilgi aldım.”
- “İktidara yeni gelen partinin yetkililerinin geçmişteki bazı söylemleri sebebiyle çekincesi olanlar toplantıda açık açık fikirlerini beyan ettiler, usul olarak en kıdemsizden başladığı için hepsinin görüşlerini aldıktan sonra ben de katılmadığım görüşlerimi söyledim, herkesin şahsi görüşünün yanında kimse benim yanımda ‘muhtıra verelim’ şeklinde bir teklifte bulunamaz. Görevde bulunduğum daha sonraki dönemlerde de bu şekilde bir teklif gelmemiştir”
- “Ben Ayışığı ve Yakamoz darbe planlarından 2004 yılı bahar ayları içerisinde haberim oldu. Bu bilgiler sabana bir slayt sunumu içinde gelmişti. Bana bunlar geldiği zamanda söylentilerin azaldığı zamandı.”
- “Görevli olduğum dönemde MİT Müsteşarı zaman zaman tarafıma bilgiler ve kayıtsız belgeler verirdi, ancak hatırladığım kadarıyla Ergenekon olarak sözü edilen örgüt ilgili arşivlere geçecek mahiyette kayıtlı bir evrak verilmedi.”