BM Kadın Birimi’yle ortak proje

Aras Kocaoğlan ve Betina Frantz tarafından kurulan ‘Turkish Dictionary’in, ayrımcı söylemlere dikkat çekerek bir farkındalık oluşturmak istediğini anlatan Kocaoğlan yaptıkları çalışmaları anlattı. Toplumsal Cinsiyet eşitliği konusundaki paylaşımlara ilk olarak mayıs ayında BM Kadın Birimi’yle birlikte başladıklarını söyleyen Kocaoğlan, “İlk paylaşımlarımızdan sonra çok beğeni ve etkileşim aldık. Birlikte yaptığımız üç içerik de çok ses getirdi. Bunun dışında farklı olarak kadın cinayetleri, LGBTİ hakları, vücut olumlama, ruh sağlığı, intihar önleme günü, çocuk hakları ve yaş ayrımcılığı gibi bir çok konuda içerik yarattık. En son 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Günü için yaptığımız içerik 220 bin paylaşım aldı ve 2 milyona yakın kişiye ulaştı” dedi.

Bu içeriklerin en azından kişilerin kendi içlerinde ve çevrelerinde bir diyalog başlattığını düşündüklerini vurgulayan Kocaoğlan sözlerini şöyle sürdürdü; “Başlayan bu diyaloglarla da insanların fark etmedikleri ön yargılardan kurtulmasını ve toplumun sevgi ve eşitliğe daha yaklaşmasını amaçlıyoruz. Yaptığımız içeriklerde olabildiğince insan sevgisi, eşitlik, adalet üzerine gitmeye çalışıyoruz. Günümüzde çok fazla gereksiz nefret duygusu barındığını düşünüyoruz. Bu nefretin de doğuştan gelmediğini ve toplumda öğrenilerek geliştiğini biliyoruz. Bu nedenle nefret öğretilebileceğine göre sevgi de öğretilebilir diyerek elimizden geleni yapıyoruz. Toplumun dili, dilin de toplumu şekillendirdiğini biliyoruz. Bu nedenle dilimizde yapacağımız değişiklikler yarın olmasa da bizden sonra gelecek nesiller için düşünce yapısında büyük bir değişim sağlayacaktır. Biz de bunda ufak da olsa bir katkımız olabilmesi için çaba gösteriyoruz.”

Siber şiddete karşı

8 Aralık’ta BM Kadın Birimi ile beraber başka bir çalışmaya daha imza atacaklarını söyleyen Kocaoğlan, “Bu çalışmada günlük konuşmada azımsanmayacak kadar sıklıkta karşılaştığımız sağlıksız ilişki örneklerinde görülen ifadelere odaklandık. Bu ifadelerin ortak özelliği kişilerin çevrimiçi yaşantılarına kısıtlayıcı bir yaklaşım getirmesi ve karşı tarafı kontrol altına almaya çalışma göstergeleri olması. İlişkide bulunduğu bir kişinin partnerini çevrimiçi ya da çevrimdışı hayatta kontrol etme hakkı olmadığını hatırlatmaya çalıştık. Bu ifadelerin bazı kişilere önemsiz gibi görünse de ciddi bir psikolojik şiddetin başlangıç adımı olduğunu belirttik. Bu ufak şeylerden ne olacak diyerek maalesef taviz verdikçe kişiler ilişkide özgürlüklerini kaybedebiliyor. Bir tavizden sonra diğeri geldikçe göreceli olarak kabul edilebilir geliyor. Kişiler böylece yavaş yavaş kontrol altında bulunmaya ve bu psikolojik şiddete alışıyorlar. Bunun karşısında bir bilinçlendirme çağrısı yapmak istedik” diye konuştu.