11.09.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Görkem Evci - Haber Merkezi
İstanbul’da yaşayan teknisyen Cemil Yörür (39) kurduğu firma üzerinden bir metal fabrikasıyla bakım ve onarım işleri için sözleşme yaptı. 16 Ekim 2007’de firma tarafından telefon hattı arızası için çağrılan Yörür, kabloların çatıdan geçtiğini tespit etti. Yörür, iddiasına göre çatının sağlamlığı konusunda işçi ve yetkililere danıştı. Bir sorun olmayacağının söylenmesi üzerine çatıya çıkan Yörür, eternitle kaplı bölüme basınca 10 metre yüksekten fabrikaya düştü. Ağır yaralanan Yörür hastanedeyken, iddiaya göre, firmanın muhasebe müdürü polisle birlikte gelerek, yardımcı olma bahanesiyle Yörür’e “şikâyetçi olmadığına ve kusurun kendisine ait olduğuna” ilişkin tutanak imzalatmaya çalıştı. Yörür, parmaklarındaki kırık sebebiyle bu tutanağı imzalayamadı. Ancak Yörür’ün anlatımına göre tutanak, elleri tutularak kâğıt üzerinde oluşturulan bir karalama ile imzalatılmış oldu. Daha sonra yapılan incelemelerde imzanın Yörür’ün imzasıyla benzeşmediği tespit edildi. Adli tıp kurumu da Yörür’ün olaydan sonra yazı yazmasının ve imza atmasının tıbben mümkün olmadığını kaydetti.
Yüzde 90 kusurlu
Tedavisi yıllarca süren Yörür, olayın ardından felç kaldı. Tedavi sürecinde hukuk mücadelesi de başladı. Mahkeme, Yörür’ün şikâyetçi olmadığına dair tutanağı kabul etmedi. Bilirkişi raporlarında Yörür tali; firma ve yetkilisi ise asli kusurlu olarak tespit edildi. Firmanın genel müdürü, 2012’de sonuçlanan ceza davasında yüzde 90 oranında kusurlu olduğu belirtilerek taksirle yaralanmaya sebep olmaktan para cezasına çarptırıldı.
Tazminat davası ise 2015 yılında sonuçlandı. Çağlayan 11. Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada Yörür ile eşi ve çocuğuna 600 bin liralık tazminat ödenmesine karar verildi. Firma, kararı temyize götürdü.
‘Suçlu değilim’
Yargıtay, 2.5 yıl sonra eksik olduğu gerekçesiyle dosyayı geri gönderdi. Eksikliklerin tamamlanmasının ardından duruşmalı temyiz davası için tarih verildi. Ancak Yargıtay
13. Dairesi dosyayı Yargıtay
15. Dairesi’e yolladı. 15. Daire de eser sözleşmelerinde iş güvenliği tedbirlerinin “yüklenici”nin sorumluluğunda olduğunu kaydedip, iş sahibinin olayın meydana gelmesinde ihmali olup olmadığının, tarafların kusur ve sorumluluklarının belirleneceği bir bilirkişi raporu gerektiğini belirterek kararı bozdu. Dava 18 Eylül’de yeniden görülecek. 10 yıldır hukuk mücadelesi veren Yörür, sesinin duyurmak için son çare olarak Twitter’dan yaşadıklarını anlattığını söyledi. Yazdıkları binlerce kişi tarafından paylaşılan Yörür “Adalet istiyorum. Şu anda neredeyse ben suçlu konumuna geçtim” dedi.