12.02.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
0
İşadamı Kadir Hasın hayatının anlatıldığı ve Hulusi Turgut tarafından kaleme alınan "Vatan Borcumu Ödüyorum" adlı kitapta, 4 Nisan 1971de yaşanan bu olay da anlatılıyor. Kadir Has, Mete Hasın daveti üzerine yeğeniyle birlikte Suadiyedeki evine gittiğinde kapıyı Mahir Çayan ve arkadaşları açar. Mete Hasın anlattıkları, kitapta şöyle yer aldı: "Kapıyı silahlı 3 kişi açtı. Kendilerini Dev - Genç üyesi olarak tanıtan teröristler, bizden 400 bin lira fidye istiyorlardı. Hemen tedarik edilmesi mümkün değildi. Ama eli silahlılar, bu parayı almadan gitmek istemiyorlardı. Eniştem Talip Beyle, bana doğru bakıp, hadi dediler. O anda enişteme baktım, gözlerini önüne eğmiş, dudaklarını ısırıyordu. Boynumuz bükük, evden çıktık. Akşamüstü saat 17.00 civarında başkanları, bize şu sevimsiz haberi verdi: Eğer, yarım saate kadar istediğimiz para gelmezse, sizi vururuz. Aradan 20 dakika geçtikten sonra, yüzlerinin gülmekte olduğunu fark ettik. Biraz sonra, bize şunları söylediler: Bu dakikadan itibaren, artık misafirimizsiniz. Çünkü, fidye elimize ulaştı. Kadir Beyin, bir günlük kârına el koyduk. İşadamı Kadir Hasın yeğeni işadamı Mete Has (63), Metropolitan Hastanesinde önceki gün vefat etti. 9 aydır akciğer kanseri tedavisi gören Has, 1971 yılında Mahir Çayan ve arkadaşları tarafından fidye için rehine alınmıştı. "Kendilerine şu soruyu yönelttim: Eğer para gelmeseydi, bizi gerçekten öldürecek miydiniz? Karşımdaki genç cevap verdi: Evet. Ne yazık ki öldürecektik. Çünkü, sizi vurmazsak, bir daha kimseden para alamayız. Bu para, bizim ideallerimiz için şart. Herkes, bu parayı, Rusyadan aldığımızı sanıyor, halbuki biz böyle temin ediyoruz." Öldürecek miydiniz? Kadir Has, fidyeyi ödemek için Çayanla birlikte yazıhanesine giderken yaşadıklarını şöyle anlattı:"Araba vapurunda karşılaştığım dostlarla tanıyan polisler, bana selam veriyorlardı. Çayan ise, bu durumdan çok rahatsız olacak ki Kadir Bey, birbirimize samimi davranalım. Konuşmasak dahi, ağzınızı oynatın. Bana gülün. Kimse bir şey hissetmesin diyordu. Bu uyarı üzerine, rol yapmaya başladım. Mevsim ilkbahar, hava güzel, deniz güzel, deniz masmavi dedikçe, Mahir Çayan, Bravo, bravo çekiyordu." Çayandan bravo