18.12.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
BURCU KARAKAŞ İstanbul
Tekirdağ 2 No.’lu F Tipi Cezaevi’nde yatan hükümlü Erdener Demirel, Milliyet’e yazdığı mektupta, geçen yıl “Hayata Dönüş Operasyonu”nun yıldönümünde atılan sloganlar ve 1 Mayıs’ta söylenen marşlar nedeniyle “her türlü iletişim aracından yoksun bırakma” cezasına çarptırıldıklarını bildirdi. Demirel, 5 Aralık 2011 tarihli mektubunda, soruşturmalar nedeniyle iki yıl boyunca cezalı olacaklarını belirterek şunları anlattı:
‘7 ayda 10 ayrı soruşturma’
“Tekirdağ 2 No’lu F Tipi’nde cezaevi yönetimi bütün mesaisini disiplin soruşturmalarına ayırmış durumda. Türkü, marş söylememiz veya herhangi bir nedenle slogan atmamız her defasında ‘gereksiz’ sayılıp karşımıza disiplin cezaları olarak çıkıyor. Ceza İnfaz Kanunu’nun 42/2-e maddesindeki ‘Gereksiz yere marş söylemek veya slogan atmak’ bonkörce işletiliyor. Mayıs 2010’dan bugüne aynı toplam 10 soruşturma açıldı. Şu an siyasi tutuklu ve hükümlülerin hemen hepsi cezalı ve yasaklı durumda. Hakkımızda açılan 10 soruşturmanın karşılığı iki seneyi geçen iletişim araçlarından (mektup, faks, telefon) ve ziyaretten men! Yani 2012 ve 2013 yıllarında kesintisiz cezalı olacağız.”
“Tekirdağ Ağır Ceza Mahkemesi tarafından onaylanan en ilginç (!) ceza, Disiplin Kurulu’nun 10.05.2010 tarihli kararıdır. Devlet tarafından bayram ve tatil günü ilan edilen 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutladığımız için 3 ay iletişimden men cezasına çarptırıldık.
‘Çifte ceza uygulanıyor’
Ceza infaz edildi. 1 Mayıs’ı kutlamak dışarıda serbest, içeride yasak! Kararda, ‘1 Mayıs marşı okuyarak 1 Mayıs şehitleri ölümsüzdür ve ne denildiği, anlaşılmayan sloganlar attıkları nedeni ile’ ifadeleri yer alıyor. Anlaşılmayan dediği Kürtçe idi.
Ayrıca, geçen yıl 19 Aralık’ta yaptığımız anma ile ilgili yeni elimize ulaşan kararda da ‘Gereksiz yere marş söylemek ve slogan atmaktan 3 ay süreyle her türlü iletişim araçlarından yoksun bırakma’ denilmiş. ‘Gereksiz yere slogan atmak veya marş söylemek’ her yoruma açıktır. Suçlama soyuttur. Bir sloganın ya da marşın gereksiz olduğuna neye göre karar veriliyor? Gerek idare, gerekse mahkeme gerekçeli kararına açıklama istememize rağmen cevap vermiyor.
Bir de 48/4 maddesi var, o da bir çeşit çifte cezalandırma hükmü. Diyelim ki 3 ay iletişimden men cezası aldık, bu 3 ay içerisinde açık görüş yapma hakkımız elimizden alınıyor. Üstüne ceza infaz edildikten sonra 3 ay daha açık görüş yapamıyoruz. 48/4 maddesini hakkımızda açılan 10 soruşturma ile yan yana getirdiğinizde tablo tamamlanıyor: Yıllarca açık görüşten men! Fütursuzca kullanılan 42/2-e maddesi kaldırılmalıdır, zira bu madde ile yalnızca biz değil, ailelerimiz de cezalandırılmış oluyor ve mağdur ediliyor.”
‘Aileler mağdur’
MLKP davasından yargılanarak “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılan Erdener Demirel’in eşi Selin Demirel ise şöyle konuştu:
“Kocamın 2 Ekim’den beri görüş cezası var. 3 aydır kendisini göremiyorum. Ocak ayında görüş cezası bitince de iletişim araçlarından yoksun bırakma cezası başlayacak. Açık görüş için kanun gereği ‘iyi hal’ koşulu aranıyor. Disiplin soruşturmasına maruz kalınınca her cezadan sonra bu koşul ortadan kalkıyor. Yani görüş cezası infaz edildikten sonra 3 ay boyunca ‘iyi hal yok’ denilerek açık görüş yasaklanıyor. O yüzden şimdilik açık görüş bizim için hayal oldu.”
Kanunda ne deniyor?
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 42. maddesinde, “haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama” cezasını gerektiren eylemler şöyle sıralanıyor: Protesto amacıyla idarece verilen yemeği topluca almama eylemine katılmak; kurum işyurdu yönetim kurulunca uygun görülen işte çalışmamak; herhangi bir şeyi protesto amacıyla veya idareye karşı toplu olarak sessiz direnişte bulunmak; odalarda, eklentilerinde ve diğer alanlarda ilaç ve gıda maddesi stoku yapmak; gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak.