Tekirdağ’da dün sabah saatlerinde üst üste meydana gelen depremler endişe yarattı. Merkez üssü Marmara Ereğlisi olan ve sabah saat 06.13’te gerçekleşen depremden birkaç dakika sonra peş peşe 4 artçı sarsıntı daha yaşadı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi’nin verilerine göre, 4.7 büyüklüğündeki ilk deprem yerin 9.6 kilometre derinliğinde gerçekleşti. İlk depremden 7 dakika sonra 06:21’de bu kez 4.1 büyüklüğünde, denizin 7.4 kilometre altında bir sarsıntı daha kaydedildi.
Saatler 06.25’i gösterdiğinde de yine merkez üssü Marmara Denizi’nin Marmara Ereğlisi açıkları olan 3.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Depremler, Tekirdağ ve ilçeleri ile İstanbul’da da hissedilirken Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), depremlerde can ve mal kaybı yaşanmadığını bildirdi.
Marmara’nın güne sarsıntıyla uyanmasına sebep olan depremleri Milliyet’e değerlendiren uzmanlar ise endişeli.
‘Endişeyle izliyoruz’İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür: “1999’dan bu yana yapmış olduğumuz deniz araştırmalarında karşılaştığımız temel bir nokta var. Yaptığımız çalışmalarda, bizim orta Marmara çukurluğu olarak andığımız, Tekirdağ açıklarıyla İstanbul Adalar arasındaki 70-80 kilometrelik hat kırılmaya en müsait alan. Bilimsel veriler ortaya koydu ki, eğer Marmara depremi gelecekse bu hattın kırılması sonucu gelecek. Bu kırılma olduğu takdirde de en az 7.2 büyüklüğünde bir depremin olacağını biliyoruz. Bu depremler kırılmasını beklediğimiz fayın batı ucunda meydana geldi. Dolayısıyla bunlar ciddi ve önemlidir. Biz bunları bir bakıma belirti ya da uyarı olarak algılıyoruz. Bu fay kolunda enerjinin artık çok biriktiğini ve zaman zaman böyle zayıf noktalarda enerjiler açığa çıkarttığını algılıyoruz. Bu depremler tehlikeli bir yerde meydana geldi. Biz de endişeyle izliyoruz.”
‘Büyük depremin ayak sesleri’İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz: “Bugünkü depremin işaret ettiği önemli şey, fayın aktif olduğu ve önemli bir deprem üretme potansiyeline sahip olduğudur. Büyük bir depremin ayak seslerini veya öncüllerini duyuyoruz gibi. Tabii zamanını bilemiyoruz. Marmara Denizi ve onun içinden geçen Kuzey Anadolu fayı, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra çok defa dile getirdiğimiz gibi deprem beklentimiz olan bölgelerden en önemlisi. Bu bölgede büyük bir depremin olma beklentisi defalarca dile getirildi. Bu açıdan, depremin işaret ettiği önemli bir şey, fayın aktif olduğu ve önemli bir deprem üretme potansiyeline sahip olduğudur. Bu sabah 05.00 civarlarında biraz küçük depremler yaşandı. Daha sonra 4.7’lik deprem ve ardında giderek küçülen bir deprem dizisi ölçüldü. Bu açıdan başka bir depremin öncüsü olduğu gibi bir yoruma gitmek doğru değil. Yapılacak şey Marmara çevresinde 7’nin üzerinde bir depreme hazırlıktır. 4.7’nin bir şeyi tetiklemesi söz konusu değil ama bu fayın üzerindeki hareketliliğin beklentilerimizin gerçek olduğunu hatırlatması açısından önemli.”
‘Vatandaşlar her zaman hazırlıklı olmalı’
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi (UDİM) Müdürü Dr. Doğan Kalafat da depremin meydana geldiği yerin Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun (KAF) Marmara Denizi’nden geçen kuzey kolu içerisinde yer aldığını belirterek, “Zonun içerisinde tali bir fay parçasının kırılmasıyla deprem meydana geldi. Enstitümüz tarafından yapılan hızlı faylanma mekanizması çözümü, depremin ters bir faylanma sonucu meydana geldiğini göstermektedir. KAF’ın Batı Marmara’dan geçen uzantısı, Marmara Denizi içerisinde en yoğun deprem aktivitesinin gözlendiği yerdir. Marmara Denizi ve çevresi, birinci derece deprem bölgesi içindedir. Vatandaşlarımızın depreme karşı her zaman hazırlıklı olması, depreme dayanıklı afetlere karşı alınacak en güvenli tedbir olacaktır” dedi.