Gündem Doğru ağrı kesiciyi doğru zamanda almalı

Doğru ağrı kesiciyi doğru zamanda almalı

30.06.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ağrı kesici ilaçlar yanlış kullanıldığında ağrıyı kesmek bir yana, tetikleme özelliği kazanıyor. Prof. Dr. Serdar Erdine, "Ağrı kesiciler, tansiyon ve şeker ilacı gibi düzenli kullanılmalı" diyor

Doğru ağrı kesiciyi doğru zamanda almalı

Ağrıyı dindirmek için medet umduğumuz ağrı kesici ilaçlar, yanlış kullanıldığında ağrıyı kesmek bir yana ağrıyı tetikleme özelliği kazanıyor. Aşırı veya yanlış kullanıldığında ağrıyı dindirmeme veya tetiklemesi dışında tehlikeli yan etkilere de yol açabilen ağrı kesicilerin, tıpkı hipertansiyon, şeker ilaçlarında olduğu gibi düzenli alınması öneriliyor. İstanbul Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı Başkanı ve Avrupa Ağrı Teşkilatları Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Serdar Erdine, sorularımızı yanıtladı. Ağrılardan mustarip olanların, özellikle baş ağrısı çekenlerin her an elinin altında bulundurduğu ağrı kesiciler, sanıldığı gibi her zaman ağrıları kesmiyor. Hatta gereksiz yere kullanım alışkanlığı sonucunda yarardan çok zarar getiriyor. - Ağrıyı 2'ye ayırmak lazım. Ani başlayan akut ağrılar, bir hastalığın bulgusu olan ağrılar. Örneğin böbrek taşı olabilir ya da safra kesesi taşı olabilir. Veya kalp krizi olabilir. Bunlarda sebebini bulmadan ağrıyı dindirmek kesinlikle yanlış. Çünkü siz o zaman o alarmı kapatmış oluyorsunuz. Kronik ağrıda durum biraz daha farklı. Hiçbir alarm 6 ay boyunca açık tutulmaz. Burada yanlış olan şu: Ağrının sebebini belirlemeden ağrı kesicilerin gelişigüzel kullanılması, hastada ortaya çıkabilecek olan bozuklukların maskelenmesi demektir. Bu da örneğin, bir kanser vs. olabilir, gecikmelere yol açabilir. Yanlış aldığınız ağrı kesici bu alarmı engelliyor. Ağrı kesici ilaçlar ne zaman kullanılmalı? - Türkiye'de yanlış ve gereksiz kullanılan ilaçların başında ağrı kesiciler ve antibiyotikler gelir. Bunun nedeni eczanelerden herkesin gidip her türlü ağrı kesiciyi alabilmesi. Yanlış kullanılan ağrı kesici miktarı, Türkiye'de kişi başına yıllık 2 kutu ki, bu çok yüksek. Ağrı kesicilerin gelişigüzel kullanımı yaygın mı? - Ağrı kesicilerin yanlış kullanılması hastalarda mide bağırsak kanamalarına, böbrek yetmezliklerine ve kalıcı hasarlara kadar giden çok büyük boyutlu yan etkilere yol açar. Ağrı kesicilerin yanlış kullanılması ağrıyı kesmek bir yana ağrının artmasına yol açar. Örneği baş ağrılarında var. 'Analjezik baş ağrısı' dediğimiz, yani ağrı kesicilere bağlı baş ağrısı var. Bu sadece baş ağrıları için değil, tüm ağrılar için geçerli. Bunun sonuçları nedir? - Ağrı kesiciler vücutta belli algılayıcılara gidip yapışarak etkili oluyor. Bunları sürekli vere vere o reseptörlerin (algılayıcıların) yorulmasına ve artık çalışamaz hale gelmesine yol açıyorsunuz. O yüzden gelişigüzel alınan tüm ilaçlar yanlış etki yaratıyor. Ayrıca halkın yaygın kullandığı ağrı kesicilerin tavan etkisi var. Yani o ilaçtan günde 2 tane de alsa 6 tane de alsa aynı etkiyi gösterir. Daha fazla ağrı kesici özellik taşımaz. Bu özellik, morfin hariç halkın kullandığı tüm ağrı kesiciler için geçerli. O yüzden, üzerinde yazan dozun üzerinde aldığınız zaman sadece ve sadece yan etkiyi artırırsınız, etkiyi artıramazsınız. Ağrıyı neden tetikliyor? - Kuvvetli bir ağrı kesicidir. Ama yanlış kullanıldığında ciddi mide sorunlarına, mide kanamalarına yol açabilir. Aspirin etkili bir ağrı kesici mi? - 3 temel ilke var. Ağrı kesicileri bu ilkelere göre düzenli kullanırsanız, ağrıların yüzde 80'inde olumlu sonuç alırsınız. Birincisi hekime gitmeden ağrı kesici kullanılmamalı. Ağrı kesici her hastaya ayrı ayrı verilmeli. Klasik uygulamada günde 2 kez birer tablet yanlıştır. Hastanın o ağrısına öznel olarak verilmeli. Kolunu çarpan kişiye verilecek ağrı kesiciyle kolu kırık kişiye verilecek ağrı kesici aynı olmaz. İlaçtan bir adet alıp etki süresine bakmak lazım, kaç saat sürüyor. İkincisi, ağrı kesiciler düzenli aralıklarla verilir. Hekim günde 3 tane birer tablet yazıyor. Sabah öğle akşam yemekten sonra alınıyor. Ama sabah ve öğle yemeği arasında 4 saat varken öğleyle akşam arasında 8 saat var. Sabaha kadar 12 saat kalıyor. Demek ki hasta düzenli aralıklarla kullanmıyor. Öyle olunca ağrı gece başlıyor. Üçüncü ilke; ağrı kesiciler düzenli aralıklarla ve ağrı başlamadan alınmalı. Tansiyon ilacını hasta nasıl alıyor? Tansiyonu 30'a çıkınca mı, hayır. Aynı şekilde şeker ilacı da düzenli alınıyor düzenlemek, dengelemek için. Ağrı kesiciler de, aynı tansiyon, şeker ilacı alır gibi, ağrı kesicileri bir kez ayarladıktan sonra örneğin 8 - 9 saatte bir alınacak gibi düzenlenmeli. Böylelikle ağrıyı hafızadan çıkarmak, yani ağrılı hastanın ağrı beklentisini ortadan kaldırmaya yönelik alınmalı. Bu tüm ağrılar için geçerli. Hayat kurtarıcı bu 3 ilkeyi hastalar kendileri uygulayabilirler. Doğru ağrı kesiciyi doğru zamanda almakla yüzde 80 ağrı geçer. Örneğin dişi çekilen hastanın almadığı ilaç kalmamış. Biz o bölgeye lokal anestezik verdik. Ağrı başlamadan sabah akşam damlat dedik ve ağrıyı kontrol altına aldık. Bunun nedeni ağrı başlamamasını istiyoruz. Ağrı kesicileri kullanırken nelere dikkat etmeli? - Analjezikleri kullanırken, her ağrının bir ortaya çıkma mekanizması vardır. O yüzden gelişigüzel ağrı kesici kullanmamalı. O mekanizmayı bilmeden herhangi bir ağrı kesici alırsanız, o ağrıyı kesemezsiniz. Örneğin migren tanısıyla hasta geldi, bir sürü migren ilacı alıyor. Hastaya baktınız, bu bir migren değil gerilim tipi baş ağrısı. Basit bir antidepresan o ağrıyı keser. Tonla ilaç almasına gerek yok. Veya nöropati dediğimiz sinir dokusundaki harabiyete bağlı olan ağrılar ne aspirinle ne de morfinle geçer. Onun kendine göre ilaçları vardır. O ilaçları verirseniz ancak ağrıyı dindirebilirsiniz. Kısacası ağrının mekanizmasına göre ağrı kesiciyi vermek gerekir. Örneğin bir kriz ağrısında morfin yerine Aspirin verseniz çok daha etkili olur. Bilindik, popüler veya başkasında işe yaramış olan ağrı kesiciler sorunu her zaman çözmez. Sizin ağrınızı da dindirecek diye bir kaidesi yok. Ağrı kesiciler, ağrının tipine göre mi belirlenmeli? Türkiye'nin ilk algoloji bilim dalı olan İstanbul Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı'nda yataklı tedavi hizmeti de veriliyor. Bel ağrısı çekenler, girişimsel yöntemler uygulanan hastalar, boyun fıtığı vakaları ve kanser hastalarının yataklı tedavi gördüğü serviste, ağrı pompaları, omurilik pilleri, radyofrekans gibi pek çok yerde bulunmayan yöntemler uygulanıyor. Avrupa'nın en gelişmiş 3 - 5 merkezinden biri olan servis, her yöntemin uygulandığı birkaç merkezden biri olarak biliniyor. Merkeze, eğitim amacıyla yurtdışından pek çok doktor geliyor. Avrupa'da 3-5 merkezden biri Herkesin ağrıya karşı yanıtı farklı farklıdır - Her şey beyinden kaynaklanır. Ağrının tarifinde şu özellik vardır. Ağrı insanın doğduğu andan itibaren geçmişinden gelen tüm deneyimleri kapsayan, aynı zamanda kültürel bir hastalıktır. O yüzden insanların bölge farklılıkları, dil, din, ırk gibi farklıkları ağrıya yaklaşımı değiştirir. O yüzden ağrı herkes için sübjektiftir, özneldir. Yani sizin bir ağrıya karşı yanıtınızla benimki birbirinden farklıdır. Bu da ağrı eşiği dediğimiz olayın beyindeki algılanma sürecine bağlı olarak değişir. Bazı insanlar ağrıya daha fazla dayanırlar, çünkü beynin onu algılayışı ona göre planlanmıştır. Biz buna 'nöromatriks' diyoruz. Yani her beynin kendi mimarisi vardır. Genetik kodu vardır. Kısacası kişinin genetik kodu, aldığı eğitim ve kültürel özellikler gibi yaşadığı deneyimler. Örneğin çocukluğunda çok büyük bir kaza geçirmiştir, orda çok kötü anıları olmuştur, ondan sonra ağrıya yaklaşımı çok daha farklı olur. Daha fazla ağrı çeker bu kişi. Entelektüel seviyesi rol oynar. Ağrı eşiği nedir? Kalıtımsal olabilir - Evet. Öğrenildiği için de hafızaya yerleşir. Elimize iğne battığı zaman canımız yanar ama beynimizdeki kod ne der, eline iğne battı der. Eliniz yanınca da canınız yanar ama elim yandı dersiniz. Niye? Beyinde kodlanıyor. Ayrıca genetik faktörler son derece önemli. Birçok baş ağrılı migrenli hastada bir bakıyorsunuz annesinde babasında var. Ağrı da birçok genetik hastalıkta olduğu gibi kalıtımsal olarak geçebiliyor. O yüzden ağrı eşiği insanların bu yaklaşımlarına bağlı olarak belirlenen bir şey. Ağrı öğrenilen bir şey mi? - 10 santimetrelik bir çizgi alıyoruz. Bu, hastanın görsel ölçeği oluyor. Bugüne kadar çektiği en şiddetli ağrıyı gözünün önüne getirmesini istiyoruz. Örneğin bir kadınsa doğum ağrısı diyoruz. Diş ya da böbrek taşı ağrısı da olabilir. Bunları 10 üzerinden değerlendirip bugünkü ağrının ne anlama geldiğini öğrenmeye çalışıyoruz. Daha sonra bunu skala haline getirip grafikleştiriyoruz. Herkesin böylelikle ağrı grafiği ortaya çıkmış oluyor. Böylelikle kullandığımız yöntemlerin başarılı olup olmadığını da anlamış oluyoruz. Ağrı eşiğinin rakamsal karşılığı var mı? Kadınlar daha şanslı - Doğum gibi birçok faktörlere ve bölgesel farklılıklara göre erkeklere nazaran daha yüksektir. Örneğin Orta Anadolu ve Doğu Anadolu'da ağrı eşiği çok daha yüksek, yani daha dayanıklı insanlar. Karadeniz Bölgesi'nde ise ağrı eşiği daha düşüktür. Kadınların ağrı eşiği neden yüksek? - Hayır ama Karadeniz Bölgesi'ndeki insanlar normalden 2 kat fazla ağrı kesici kullanıyor. Yani dayanıksızlık eşittir ağrı kesici. Nedeni biliniyor mu? Kendi kendinize baş etmeyi öğrenin Yanlış olan şeylerden bir tanesi, hastanın belli bir tedavi sonunda sokağa bırakılması. Hastalar, o ağrının nedeni saptandıktan sonra doğru eğitildiği takdirde, o ağrıyla kendi kendine baş edebilir. Örneğin beli ağrıyan bir hastaya ilaç kullandık, fizik tedavi yapıldı, egzersizler öğretildi, iyileşti diyelim. Hasta daha sonra hiçbir şey yapmadığı takdirde bu ağrılar tekrarlar. Önemli olan ister iskelet kas sistemi ağrıları olsun, ister baş ağrıları olsun, bu ağrıları kendi kendine tetikleyen şeyler var. Hastanın bu konuda bilinçlendirilmesi çok önemli. Birçok ağrının ortaya çıkması bu yolla engellenebilir. Zaten birçok ağrı, nedenini bildiğiniz zaman kendiliğinden geçer. Kanser: İyi gelişmiş bir ağrı kliniğinde, geçmişte yüzde 60 oranında dindirilebilen kanser ağrıları, bugünkü yöntemlerle yüzde 99'a varan oranlarda başarıyla dindirilebiliyor. Bel - boyun fıtıkları: Geçmişte yüzde 50 olan oranlar, artık ameliyat dışı yöntemler sayesinde yüzde 80'lere varan oranda yüz güldürücü sonuçlara varıyor. Damar ağrıları: Damarlardan kaynaklanan ağrılar da, yüzde 30-40'tan yüzde 70'lere kadar çıkan oranda dindiriliyor. Ağrı kliniklerinde başarı artıyor Avrupa Parlamentosu'ndan aldığı destekle EFIC, algolojinin uzmanlık dalı ve anabilim dalı olması için bir kampanya başlattı. Bu konuda 1 milyon euro kaynak ayrıldı. Türkiye, ağrı konusunda en öncü ülkelerden. YÖK'ün gündeminde bulunan anabilim dalı olma ve daha sonra ihtisaslaşma sürecimiz gerçekleştiği takdirde, bu kaynakların yaklaşık yarıya yakını, Türkiye'de ağrı anabilim dalının gelişmesi ve Türkiye'de ağrının ihtisaslaşması açısından da kullanılabilir. 'Ağrı uzmanlık dalı olsun' kampanyası BİTTİ

Yazarlar