Gündem Dünyanın geleceği ‘S kuşağı’na emanet

Dünyanın geleceği ‘S kuşağı’na emanet

13.03.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Çevreci ama teknolojiden sonuna kadar faydalanan, geleceğe karşı sorumlu ve aynı şeyi özel sektörden isteyen “S kuşağı”nın mimarı Georg Kell, insanlığın geleceği için ‘yarını’ korumak gerektiğini anlatıyor

Dünyanın geleceği ‘S kuşağı’na emanet

Küresel ısınmanın etkilerinin günlük hayatta hissedilmesiyle beraber, çevre koruma duyarlılığı ve gelecek kuşaklara yönelik sorumluluk duygusu güçlenirken, bireylerin kendi üzerlerine düşen sorumluluklara yönelik tartışma da yoğunlaştı. Yarına karşı sorumluluk duyan çevre konusunda bilinçlenen ve özel şirketlerden bu yönde taleplerde bulunmaya başlayan kişiler, marjinal olmaktan çıkarken “S kuşağı” olarak tanımlanmaya başlandılar. “S kuşağı” kavramının yaratıcısı Georg Kell ile konferans vermek için geldiği Kadir Has Üniversitesi’nde bir araya geldik.

Kell, çevreye, insan haklarına ve yozlaşmaya karşı özel sektöre çağrı yapan BM kurumu ‘Global Compact’ın mimarı. BM Global Compact’ın uzun yıllar başkanlığını yürüten ve şimdi de Arabesque danışmanlık firmasının genel müdür yardımcısı olan Kell, özel sektörün çevreye ve insana saygılı olurken de para kazanabilmesinin mümkün olduğunu anlatmak üzere yıllarını vermiş.

‘Yarını korumak gerek’

Kell’in kamuoyuna tanıttığı bir kavram olan ‘S kuşağı’, bellirli bir yaş aralığı yerine sürdürülebilirliğin yaratabileceği değişimin gücünü anlayabilen tüm bireyleri içine alıyor. Kell, yarına karşı sorumluluk duyanlardan oluşan kuşağın ‘S’ harfinin de ‘sürdürülebilirlik (İngilizce: sustainability) kelimesinden geldiğini belirtiyor.

Dünya kaynaklarının sınırlı olduğunu hatırlatan Kell, insanlığın geleceği için ‘yarını’ korumak gerektiğini anlatmaya çalışıyor. Kell’ye gençlerin gelecek konusunda karamsar olduğu tespitimizi aktardığımız zaman cevabı ise şu oluyor: “Paris’teki İklim Zirvesi’nden sonra ben de aynı kaygıları yaşıyorum. Ama dünyanın çeşitli ülkelerine yaptığım seyehatlarda tanıştığım insanlar bana umut veriyor. Her yerde fark yaratmaya çalışan on binlerce insan var. ‘S kuşağı’ bugün çoğunluk olmasa bile kesinlikle büyüyen bir topluluk. Bu insanlar ‘diğerlerinin kıyamet günü olarak adlandırıp vaazlar verdikleri konuları’ fırsat olarak görürken, gelecekten ve teknolojiden de çekinmiyor. Çünkü, onlar gerçekleştirmek istedikleri geleceği ancak teknoloji ile başarabileceklerinin farkındalar.”

‘Yeniliğe açık olunmalı’

Yeniliğin burada kilit taşlardan biri olduğunu vurgulayan Kell, yeniliğin sürekliliğine ve çeşitliliğine değinerek şöyle devam ediyor:

“Merkezi otoritelerin işveli çok azaldı. Artık insanlığın geleceğinde şirketler daha belirleyici. Dünya bugünkü nüfusunun iki katını doyurabilecek kapasitede. Ancak gıdaların yarısı çöpe gidiyor. Akıllı çiftçilik gibi yolları kullanırsak bugünkü nüfusun iki katını doyurabiliriz.”

Kell, S kuşağının günlük hayatta verilen kararların nasıl etkisi olduğunun farkında olduklarını söylüyor. Örneğin tükettiği ürünleri alırken üreten firmaların doğaya, çalışanlarına karşı tavrına dikkat ettiğini söylüyor. Yolsuzluğun da sadece küçük bir kesime fayda sağladığını belirten Kell, ‘S kuşağı’nın şefaflığı kucaklayarak çoğunluğun faydasını hedeflediğini vurguluyor.

Haberin Devamı

Risk almadan geleceğe yatırım imkânı veriyor

S kuşağı, bireysel olarak sürdürülebilirliğin çevresel, sosyal ve yönetişimselik (ESG) boyutlarıyla yakından ilgilenen kişilerden oluşuyor. Georg Kell’in de başkan yardımcılığını üstlendiği Londra ve Franfurt merkezli Arabesque firması da, ESG’yi geliştiriyor. Kell, Arabesque’in sunduğu hizmeti şöyle aktarıyor:

“Risk almadan sürdürülebilir bir iş planı oluşturması için firmalara yardımcı oluyoruz.”

Bin firma ile çalışan Arabesque’in ekibinde analistler, ekonomistler ve iş geliştirme uzmanları var. 1600 teknik göstergeyi kullanarak 100’den fazla hisse senedi ile risk yatırım analizi yapan Arabesque, işortaklarını kolay para kazanmak uğruna gelecek kuşaklara bir yararı olmayan finans enstrümanlar yerine ‘Sorumlu Yatırım Prensipleri’ne (PRI) uygun yatırımlara yönlendiriyor. BM’nin de desteklediği PRI’yı benimseyen 1.300 firmanın toplam değeri ise 59 trilyon
dolar (170 trilyon TL).