Fakirlerin papası!

Papa Francis, İtalya göçmeni bir ailenin 5 çocuğundan biri olarak 17 Aralık 1936’da Buenos Aires’te dünyaya geldi. Sosyal bilimler, felsefe, teoloji ve kimya eğitimi alan Papa, öğreciliği döneminde cep harçlığını çıkarmak için bir barda fedailik yaptı. 1969’da Cizvit mezhebinde papaz olan Bergoglio, 1998’de Buenos Aires Başpiskoposluğu’na, 2001’de ise kardinalliğe yükseldi.
Francis göreve başladığı ilk gün, “fakirlerin papası” olacağını duyurmuş, Vatikan’ın son yıllarda içine saplandığı şatafatın değişmesi gerektiğini söyledi. Yalnız dua eden eski papaların aksine, o sabah gittiği kilisede diğer ziyaretçilerin dışarı çıkarılmasına itiraz ederek, “Ben de onlar gibi ibadet için gelenlerden biriyim” demişti. Francis, papalık seçim için geldiği Vatikan’da konakladığı otelin parasını bile kendi cebinden ödemişti.
Yemeğini kendi yapıyor
Papa, görevi boyunca fakirlerin, hastaların ayaklarını yıkaması, yüzleri deformasyona uğradığı için toplumdan dışlanan kişileri kucaklaması ile basına konu oldu. Hastalarla bizzat ilgilenirken St. Pietro Meydanı’nda yoksullara sayısız yemek verdi. Görevinin getirdiği risklere rağmen, sıkı güvenlik önlemlerinin halkla arasına girdiğini düşünen Francis, Vatikan’ın güvenlik birimini şaşkınlığa uğrattı. Francesco, bir önceki papa olan Benediktus için hazırlanan zırhlı “papamobil” aracına binmeyi reddetti, onun yerine dört bir atarfı açık olan ufak bir araçla halkı kucaklamaya başladı. Dini liderler için St. Pitero Meydanı’nda hazırlanan apartman dairelerinde yaşamak istemeyen Papa, hâlâ Vatican City’deki bir otelde sıradan insanlarla beraber yaşıyor, kendi yemeğini kendi pişiriyor.
Romenlerden özür diledi
Sık sık Romen mahallelerine giden Papa, buralarda yaşayan insanlardan ekstra polis konuşlandırılması nedeniyle özür dileyerek “Bu ziyaretle ilgili sizi rahatsız eden bir şey varsa, bu aşırı güvenlik olmalı. Lütfen onlarla değil, sizinle aynı fikirde olduğumu bilin” demişti. Halkla arasına çekilen bariyerleri reddeden Papa, Brezilya gezisinde Rio de Janerio’nun tehlikeli favelalarına (gece kondu mahallesi) bile yanları açık bir araçla gitti. Gösteriş kültürünün hakim olduğu Güney Kore’de ise Kia Soul marka bir araba ile gezerek Seul sakinlerini şaşırtmıştı.
‘İsa’yı unutuyorsunuz’
Francis, papa olmadan önce de alçakgönüllüğü ve yardım severliği ile tanıyordu, ancak dünya henüz onun adını bilmiyordu. Francis, 2001’de kardinal olduğunda kendisine verilen şoförlü limuzinin yerine otobüsle seyahat etmeye devam etmişti. Evde kendi yemeklerini kendisi pişiren, fakirlerin yaşadığı yoksul bölgeleri sıkça ziyaret eden Bergoglio, 2001’de ziyarete gittiği bir hastanede aniden görevlilerden su isteyerek 12 AIDS hastasının ayağını yıkamış ve öpmüştü. Evli olmayan kadınların çocuklarını vaftiz etmeyi reddeden din adamlarını eleştiren Francis, “İsa’nın cüzzamlılarla aynı suda yıkanıp fahişelerle birlikte yemek yediğini unutuyorsunuz” demişti.

Mütevazılığın Symbol’ü

Ankara’daki temasları sırasında ısrarla Mercedes marka araca binmeyeceğini söyleyen Papa Francis’e Volkswagen Passat marka makam aracı tahsis edilmişti. Dün İstanbul’a geçen Katoliklerin ruhani lideri, Ankara’dakinden çok daha mütevazı bir araç istedi. 25 bin liralık Renault Clio Symbol marka araç tahsis edilen Papa’ya milyon dolarlık koruma araçları eşlik etti. Ancak Papa’nın araçtan inişleri sırasında oldukça zorlandığı gözlendi.

Adını fakirlerin koruyucusundan aldı

Papa göreve gelmesinin ardından gazetecilere yaptığı ilk açıklamada,’fakirlerin koruyucusu’ olduğu için Assisili Aziz Francis’in adını aldığını söylemişti. Papa, isim seçimi hikayesini şöyle anlattı: “Konklav (Papa seçimi) sırasında oylar sayılırken işler tehlikeli bir hal almaya başlamıştı, yanımda oturan Kardinal Claudio Hummes beni teselli ediyordu, sonunda 3’te 2 oy oranına (Papa seçimi için gerekli oy oranı) ulaştığımda Hummes bana sarılıp öptü ve “Fakirleri unutma” dedi. Bu sözler beynimde yer etti: Fakirler, fakirler! Ve hemen aklıma fakirlerle bağlantılı olarak Assisili Francis geldi. Assisili Francis fakirlik ve barış insanıydı.” Papa Francis, “Fakirler için fakir bir kilise istiyorum. Kilise, hakikati, iyiliği ve insanın içindeki güzelliği aktarmak için var” demişti.