11.08.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Nil Kural
Michael Cimino Hollywood’un gelmiş geçmiş en gizemli yönetmenlerinden. Clint Eastwood’un keşfiyle başladığı yönetmenlikte Martin Scorsese, Hal Ashby, Francis Ford Coppola gibi yönetmenlerin stüdyolara kafa tuttuğu Yeni Hollywood kuşağından. Efsane filmi ‘Avcı/The Deer Hunter’la baş tacı edilen altın çocuk olarak görülen Cimino, bütçeyi bir hayli aşan, çekimleri yıllar süren western ‘Heaven’s Gate’le gözden düşmekle kalmadı, stüdyoların sanatsal özgürlükle ilgili fikirlerini değiştirip Yeni Hollywood döneminin sonunu getirdi. Arada filmler çekse de, Cimino’nun kariyeri de bitti.
Şimdilerde o dönem yerden yere vurulan ‘Heaven’s Gate’ restore edilip hak ettiği yere kavuştu. Basının karşısına çıkmak istememesiyle tanınan Cimino ile Onur Ödülü aldığı Locarno Film Festivali’nde bir yuvarlak masa söyleşisinde bir araya geldik.
‘Heaven’s Gate’, BBC’nin En İyi 100 Amerikan Filmi listesine girdi. Nasıl hissediyorsunuz?
Güzel tabii. Filme inancımızı hiç kaybetmedik. Özellikle de başrol oyuncusu Kris Kristofferson. O filmin çekildiği günden yenilenmiş kopyasının Venedik’te gösterildiği güne kadar geçen on yıllarca verdiği desteği hiç bırakmadı. Venedik’teki gösterimden sonra herkes alkışlıyordu, “Kris, yıllar sonra bir alkış duydun, nasıl hissediyorsun?” dedim. Suratında geniş bir gülümseme vardı. Umarım listede olması daha çok insanı izlemeye teşvik eder.
En gurur duyduğunuz filminiz hangisi?
Henüz çekmediğim... Her zaman öyledir.
Bana kovboy denilebilir
1996 yapımı filminiz ‘The Sunchaser’da neler yaşandı? İzleyici karşısına çıkmadı...
Film, Cannes’a seçildi o yıl. Birçok neden ve insan yüzünden Altın Palmiye’yi kazanamadı. Bu yüzden yapımcılar da gösterime çıkarmadılar. Bu yüzden gösterilmedi. Locarno’da göstermek istediler ama zamanımız yoktu. O dönemde film belli bir bütçeyle onaylandı. Sonra bütçe üçte birine düşürüldü çekimler başlamadan önce. Filmde Woody Harrelson’ın en iyi performanslarından birini görüyoruz. Yine dağlarda çekim yaptım. Umarım bir gün izleyici karşısına çıkar.
Filmlerinizde ana karakter genellikle kanun kaçağı. Kendinizi de Hollywood’un haydudu, kanun kaçağı olarak görüyor musunuz?
Size öyle mi gözüküyorum? Haydutları değil ama westernleri ve kovboyları severim. Kovboy denebilir bana. Amerika’nın western mirasını kaybetmesi üzücü. Westernleri takdir eden son başkan, Franklin Roosevelt’ti.
‘The Deer Hunter’ın üzerinde çok zaman geçti. ABD’nin devam eden savaş politikaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yanlış kişiye soruyorsunuz. Politikadan hiç anlamam. Yine de ‘The Deer Hunter’ı çektiğimde sağcı faşist, ‘Heaven’s Gate’de Marksist, ‘Year of the Dragon’da ırkçı dediler.