05.10.2008 - 00:39 | Son Güncellenme:
KÜLTÜR SANAT SERVİSİ
'Eksiği kapatmak adına iyi bir seçim, ama tartışılabilir'
İskender Pala: Paraların üzerindeki isimlere baktığımızda, özenli bir şekilde, halk tarafından iyi tanınan insanlar değil alanlarında bir şey başarmış insanlar arasından seçim yapıldığını görüyoruz: Fatma Aliye Hanım edebiyat tarihimizde klasik zamanların moderne dönüştürülmesi gayreti içinde olmuş önemli bir kadın. Kadın olması, Osmanlı tarihi boyunca kadınların edebiyat dünyasında fazlaca görülmemeleri eksiğini kapatmak adına iyi bir seçim. Fakat tartışma yapılabilir mi, elbette tartışılabilir. Ben olsaydım, Fatih dönemi kadın şairlerinden Mihri Hatun veya Zeynep Hatun'un birer temsili resmini koyardım.
'Edebiyat dünyasında bu denli önem taşıyan bir isim değil'
Selim İleri: Bu elbette karmaşık bir konu: Bir paranın üzerinde bir yazarın yer alması olumlu bir durum. Ama niye Fatma Aliye diye sorulabilir: Örneğin 'Udi' romanında kadınların ekonomik özgürlüğünü elde etmesine değinmiş ilk yazarlarımızdan. Bu seçim sosyolojik açıdan anlamlı. Ama edebi bakımdan o kadar tartışılır; edebiyat dünyasında bu denli önem taşıyan bir isim değil.
'Keşke Yahya Kemal'i, Ahmet Haşim’i de görsek'
Hilmi Yavuz: Fatma Aliye Hanım, Tanzimat döneminin ilk ve tek kadın entelektüelidir. Ahmet Cevdet Paşa gibi dönemin en seçkin aydın kimliklerinden birinin kızıdır; babası tarafından özenle yetiştirilmiştir.
Türk modernleşmesinin temel öğelerinden biri olan kadın özgürlüğünü erkek egemen Osmanlı toplumunda dile getirme cesareti göstermiştir. Keşke banknotlarımızın üzerinde öteki yazar, şair ve düşün adamlarımızın resimleri de yer alsa! Yahya Kemal’i, Ahmet Haşim’i görsek, mesela?"
'Yazarlar parayla uzlaştırılamaz, resimleri konmasın daha iyi'
Tahsin Yücel: Siz söylemeseniz, Fatma Aliye Hanım romancı mı ressam mı o konuda bir şey söyleyemezdim. Türk edebiyatı denince, bu ad benim için anlam ifade etmiyor.
Başka pek çok isim olabilirdi. Nazım Hikmet olsun isterdim; ama nefretle reddederlerdi. Yakup Kadri veya Orhan Veli olabilirdi...
Gerçi, bu yazarları parayla uzlaştıramazsınız: Konmasınlar daha iyi, bildiklerini koysunlar kendi paralarına!"
'Kendi suretlerini basmaları daha doğru olurdu!'
Leyla Erbil: Bence bugüne kadar tüm icraatları belleklerden Cumhuriyet'i ve kazanımlarını silme çabasıydı. Demek sıra paralar üzerindeki suretlere geldi. Kadın hak ve özgürlüklerine olan duyarlılıklarını da Fatma Aliye Hanım'ı kullanarak kanıtlamaya çalışmaları bence bir ironi. Parayı pul ettikten sonra, üzerine onun bunun değil kendi suretlerini basmaları daha doğru olurdu!"
'Parayı güzelleştirmek için bu insanlar kullanılmamalı'
Enis Batur: "Ben bu konuda ironik düşünüyorum; para o kadar çirkin bir şey ki onu güzelleştirmek için bu insanların kullanılması beni rahatsız ediyor. Yani sonuçta insanoğlu parayı leş haline getirdi, dolayısıyla o leşin üzerine güzelim insanların fotoğraflarını koymasalar kendi adıma daha mutlu olurdum."
'Diğer kadın yazarların resimleri de banknotlara konulabilir'
Müge İplikçi: Fatma Aliye Hanım'ın öncü bir romancımız olduğunu düşünüyorum; kendisi ilk kadın romancımızdır. İlk kez böyle bir girişimde bulunuyor Merkez Bankası, devamının gelmesini isterim. Örneğin Nezihe Muhiddin ve Şair Nigar gibi isimlerin yanı sıra, tarihte kaybolmuş diğer kadın yazarların resimleri de banknotlara konabilir. Zira kadın yazarın kaderi olan unutturulmak, Fatma Aliye Hanım'a da biçilmiştir."
'Olumlu bir adım olarak karşıladım'
Elif Şafak: Türk parasının üzerine Itri'nin, Fatma Aliye'nin, sanatçıların resimlerinin konmasını olumlu bir adım olarak karşıladım. Bu isimler kendi dönemlerinin çok ötesine geçmişler. Resimlerinin kullanılması onlara artı bir şey getirmeyecek, ama onlara kıymet vermemiz bize çok şey katacak.
Açıkçası sevinçle, tebessümle karşıladım. Erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz; bu açıdan, Fatma Aliye özelinde de hem bir romancı hem de bir kadın olması itibariyle özellikle mutlu oldum."
'Muhafazakâr bir kadın olarak resminin olmasını istemezdi'
Fatma Barbarosoğlu: (Fatma Aliye'yi konu alan 'Uzak Ülke' romanının yazarı)
"Fatma Aliye Hanım yaşadığı sürece ilklerin kadını idi. İlk kadın mütercim, ilk kadın romancı dünya sergilerine davet edilen ilk kadın yazar. Cemiyet-i İmdadiye’nin ilk kadın üyesi. 1893 yılında Cihicago’daki sergiye katılan, eserleri daha hayattayken İngilizce, Fransızca ve Arapçaya çevrilen ilk Osmanlı kadın yazarı. Babası Ahmet Cevdet Paşa’dan almış olduğu tarih ve felsefe dersleriyle ilk kadın felsefeci olma unvanını da taşır.
Kaleme almış olduğu "Tabiat Risalesi" felsefeci olarak vukufiyetini ortaya koyan bir eserdir. Kendisinin 'ilk olma' unvanlarına ilk feminist yazar olduğunu ilave edenler varsa da esasında bu unvan Fatma Aliye Hanım’ın kız kardeşi Emine Semiye’ye aittir.
Fatma Aliye Hanım kavramın bütün anlamlarını kendinde toplayacak kadar muhafazakâr bir kimliktir. O öncelikle babasının kızıdır. Mezar taşında bile sadece ünlü tarihçi Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı ibaresi vardır. Dolayısıyla o muhafazakâr bir kadın olarak elden ele dolaşacak banknotlarda fotoğrafı olsun istemezdi. Ama Ahmet Cevdet Paşa’nın resmini görmekten mutlu olurdu.