GündemFilm profesyoneli değil, sinefilim

Film profesyoneli değil, sinefilim

14.05.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

İlk filmi ‘Albüm’le Cannes’ın paralel bölümü Eleştirmenler Haftası’na seçilen Mehmet Can Mertoğlu olumlu yorumlar aldı. Mertoğlu, filmin hikâyesi için, ‘Absürt gözüken durumlar kişisel tanıklıklarıma dayanıyor’ diyor

Film profesyoneli  değil, sinefilim

Mehmet Can Mertoğlu’nun ilk uzun metrajlı filmi ‘Albüm’, dünya prömiyerini Cannes’ın paralel bölümlerinden Eleştirmenler Haftası’nda yaptı. Şebnem Bozoklu ve Murat Kılıç’ın canlandırdığı bir çiftin bir çocuk evlat edinmek için beklerken, sahte hamilelik fotoğraflarıyla yalan bir aile tarihi yazmasını konu alan film, beğeniyle karşılandı. Mertoğlu’yla Cannes’da bir araya geldik ve ‘Albüm’ü konuştuk.

- İlk uzun metrajlı filminiz. Projeyi gerçekleştirmeniz ne kadar sürdü?
4 sene aldı. Uzun bir hikaye yazdım, finanse etmesi uzun sürdü. Yakınacağım bir durum değil. 27 yaşındayım, görece genç yaşta çektim filmimi. İlk kısa filmimi 19 yaşında çekmiştim.

- Çıkış noktanız neydi?
Tarih yazımına meraklıyımdır. Resmi tarih ve bunun bireyler üstündeki etkisi üzerine nasıl bir film yaparım diye düşündüm. Bunu memur, alelade bir çift üzerinden yapmak ilginç olabilir dedim. Evlat edinme meselesi de bana ilgi çekici gelmiştir. Evlat edinilmiş arkadaşlarım vardı, onların sıkıntılarını biliyorum. Evlat edinmenin sosyoekonomik düzey fark etmeden saklandığını gördüm görüştüğüm insanlarda. Garip bir durum ve bunu göz önüne getirmek istedim.

- Her sınıfta geçebilirse, memur bir çifti seçme nedeniniz neydi?

Haberin Devamı
Film profesyoneli  değil, sinefilim

Bildiğim bir sınıf. Taşrada büyüdüm. Babam da memur. Aşina olduğum insanlar.

‘Türkiye absürde müsait’

- Hikayeyi absürd mizah üzerinden anlatmak başından beri aklınızda mıydı?
Evet. Ben film profesyoneli değilim, sinefilim. Hoşlandığım filmler absürt mizaha yaslanır. Türkiye bu tür bir mizaha çok müsait bir ülke. Onur Ünlü yapıyor ama bu kadar az yapılması bana ilginç geliyor. Filmdeki absürt gözüken durumlar benim kişisel tanıklıklarıma dayanıyor.

- Çekerken sizi özellikle zorlayan bir sahne oldu mu?
Zorlayan sahneler oldu. Deneyimli biri değilim. Dizidir, reklamdır çekmedim. Gördüğüm tek set Semih Kaplanoğlu’nun ‘Bal’ının setiydi. Kaplanoğlu arkadaşım, beni sete çağırdı. Beş altı hafta monitör başında filmin çekim sürecini gözlemledim. Büyük bir deneyimdi. ‘Albüm’ü çekerken zorlayan sahneler kalabalık sahnelerdi. Şöyle bir derdimiz de vardı, 35 mm çektim filmi. O da kısıtlı bir stokla çalışmak demekti.

- 35 mm’yi neden tercih ettiniz?
Sinema bence hala bu. Dijital teknolojilere aşina değilim. Filmi seviyorum, şu anda 35 mm çekemezsem, bir daha çekemem diye düşündüm. Türkiye’de 35 mm çalışan laboratuvar kalmadığı için Bükreş’te bu işlemleri yaptım. Kısıtlanmış olma halini seviyorum. Sınırlı bir stoğun herkesi olumlu etkilediğini düşünüyorum.

- Cannes’a seçilme sürecini öngörüyor muydunuz?
Filmin uluslararası potansiyeli olduğunu biliyorduk çünkü güçlü ortak yapımcıları var. Seçildiği haberini Paris’te ses prodüksiyonu yaparken aldık. Eleştirmenler Haftası’na Türkiye’den en son 17 yıl önce ‘Gemide’ girmişti. Geleneği olan bir bölüm. Hayranlık duyduğum ilk filmlerini göstermiş birçok yönetmen var.

‘Romanya’yla akrabalık var’

- Dün sunum sırasında seçici kuruldan Thomas Baurez, ‘Albüm’le Romanya sineması arasında bir paralellik kurdu. Katılıyor musunuz?

Evet. Çok seviyorum Romanya sinemasını ve akrabalık da buluyorum, özellikle Cristi Puiu ve Corneliu Porumboiu’nun filmleriyle... Zaten görüntü yönetmeni olarak Porumboiu’yla çalışan Marius Panduru’yu seçmem rastlantı değildi. Filme dört yıl önce ilk dahil olan kişi Marius’tu. Akrabalık da şu yüzden var, çok yakın bir coğrafyadan bahsediyoruz. 350-400 yıl Osmanlı tebaası altında kaldı. Filmin ana unsuru bürokrasi olduğu için aslında çok fark etmiyor, Madagaskar’dan Fransa’ya bürokrasi böyle.

Allen: ‘Esprinin sansürü olmaz’

Woody Allen, açılış töreni sırasında Laurent Lafitte’in kendisi hakkında yaptığı ‘tecavüz esprisi’ne yanıt verdi ve şakadan alınmadığını söyledi: “Ben komedyenlerin istedikleri espriyi yapmasından yanayım. Esprinin sansürü olmaz. Ben de komedyenim ve insanların istedikleri şakayı yapması gerektiğini düşünüyorum” dedi. Lafitte, açılış töreninde Roman Polanski göndermesi yaparak “ABD’de tecavüzden hüküm giymemiş olmanıza rağmen Avrupa’da bu kadar sık film çekmeniz çok güzel” demişti.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler