Gündem Futbolcu olma sevdası kariyerini belirledi

Futbolcu olma sevdası kariyerini belirledi

05.04.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Fenerbahçe’de top oynamak hevesiyle bilerek sınıfta kaldığını belirten Alan, “Kalmasam 22 Şubat olayları nedeniyle Harp Okulu’ndan atılacaktım” diye yazdı Özellikle Kıbrıs ve Azerbaycan’daki faaliyetlerine de kısaca değinen Alan, “Aliyev’e kurulan komploları yazsam birkaç ciltlik kitap çıkar” ifadelerini kullandı

Futbolcu olma sevdası kariyerini belirledi

Abdullah Öcalan’ı Kenya’dan getiren ekipte yer alan MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan, “Benim Adım Engin Alan Bölünmeye Çeyrek Kala” başlıklı ilk kitabını kaleme aldı. Bilgi Yayınevi’nden çıkan 275 sayfalık kitapta Alan, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve açılım süreci ile ilgili siyasi tespitlere yer veriyor.

Tercihini Kuleli’den yana yaptı
Balyoz davasından 4 yıla yakın cezaevinde kalan Alan, “40 yıl yurt içinde ve dışında devlete hizmet. Sonra kumpas ve katakulliler üzerine kurulu bir dava ile 4 yıla yakın bir süre hapishane. Ne olursa olsun. Devlete, milletime küsmedim. Asla da küsmeyeceğim” ifadelerine yer veriyor. Alan’ın kitabında en dikkat çeken bölümlerden birini ise “Hayat Hikâyem” kısmı. Alan, askeri lisenin 2. sınıfındayken futbolcu olma hayalleri kurduğunu, sırf bu yüzden bilerek sınıfta kaldığını, bu sayede askeri okuldan atılmaktan kurtulduğunu şöyle anlatıyor:
“1956’da o yıl ilk kez açılan Kuleli Askeri Ortaokulu sınavlarına girdim ve kazandım. Galatasaray ve Robert Kolej sınavlarını da kazanmama rağmen tercihim Kuleli oldu. Böylece 49 yıl sürecek üniformalı hayatım başladı. 2. sınıfta, Fenerbahçe’de top oynamak hevesiyle bilerek sınıfta kaldım. İyi ki d e kalmışım. Kalmasam diğer arkadaşlarım gibi, 22 Şubat olayları nedeniyle Harp Okulu’ndan atılacaktım. Ailem top oynamama izin vermeyince tekrar derslere sarıldım. 1963 eğitim yılı sonunda Kuleli’yi bitirdim.”

Haberin Devamı

‘Aliyev’e kurdukları komploları gördüm’

Alan, Azerbaycan’da Silahlı Kuvvetler Ataşeliği görevinde zamanının çoğunu Karabağ cephesinde geçtiğini anlattığı bölümde de ilginç detaylar yer alıyor:
“1994-1996 yılları arasında Bakü’de Silahlı Kuvvetler Ataşeliği görevinde bulundum. Bu 2 yıllık görev süremde, Azerbaycan’ın rahmetli Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in büyük desteği ile Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’ni adeta yeniden kurduk. Zamanımın çoğu Karabağ cephesinde geçti. Haydar Aliyev ve yönetimine karşı komploları, kumpasları bire bir yaşadım. Kendi devletimin organlarının halini gördüm. Sanıyorum Azerbaycan’da yaşadıklarımı yazsam birkaç ciltlik bir kitap çıkar.”

‘Kıbrıs’ta adım Kazım olmuştu’

Haberin Devamı

Kıbrıs Barış Harekâtı öncesi adada Türkler tarafından kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) saflarına katılan Engin Alan, adada görev yaptığı yıllarda kendi ismi yerine babasının adı Kazım’ı kullandığını şöyle anlatıyor:
“1973 yılının eylül ayında TMT’de (Türk Mukavemet Teşkilatı) görev yapmak üzere Kıbrıs’a gönderildim. Lefkoşa’da, görev yapacağım yerin Erenköy olduğunu öğrendim. Artık rütbem yoktu. Adım ise, rahmetli babamın adı olan ‘Kazım’ olmuştu. Görev yerlerimize ayrılmadan önce rahmetli Rauf Denktaş’ı ziyaret ettik. Kendisine Erenköy’e gideceğimi söylediğimde bana, ‘Kâzım Bey! Erenköy, Kıbrıs Türkünün mücadelesinde bir semboldür. Çok önemli bir yere, çok önemli bir göreve gidiyorsunuz. Allah yardımcınız olsun’ dedi. Vedalaştık. Birkaç gün sonra Lefkoşa’dan Erenköy’e gittim ve göreve başladım.
Bir gün Rumlarla aramızdaki barikatta görevli Mücahit takım komutanı aradı. Denktaş Bey’in barikatta olduğunu, beni ziyaret edeceğini söyledi. Sancak binasının önünde kendisini karşıladım. Beraber köye indik. Köylüler toplanmıştı.

Balıkçı barınağı sırrı
Tek tek isimleriyle hitap ederek herkesle tokalaştı. Kahvede oturarak hepsinin dertlerini ve isteklerini dinledi. Sonra yapılmasında kendisinin çok emeği olan, çok önem verdiği balıkçı barınağı inşaatını görmek istedi. Erenköy; üç tarafı Rumlarla çevrili, sadece Akdeniz yoluyla dışarıyla irtibatı olan tecrit edilmiş bir bölge. Erenköylülerin mücahitlik dışında tek gelir kaynağı da balıkçılık. Bu nedenle bu balıkçılık barınağı, onlar için de çok önemli. Rahmetli Rauf Denktaş’la inşa halindeki barınak iskelesi üzerinde dolaşırken, ‘Kâzım Bey, ileride burası çok işimize yarayabilir’ dedi. Bir kehanet gibi olan bu sözleri, aylar sonraki Barış Harekâtı esnasında doğrulandı. Zira Denktaş Bey, bu sözleri söylerken, biz bu barınağın 1974 Barış Harekâtı’nda, Erenköy’ün direnmesi ve dayanmasında ne kadar hayati bir rol oynayacağını bilmiyorduk.

Denktaş’tan teşekkür
Bu barınak, harekât sırasında, abluka altındaki Erenköy’e, Anavatan’dan deniz yoluyla yapılan cephane ikmalinin kabul noktası fonksiyonu icra ederek, Erenköy direnişinin temel dayanak noktalarından birini oluşturdu. Harekâttan birkaç ay sonra ben de, bir Akdeniz gecesinin karanlığında, bu balıkçı barınağında, görevimi daha sonra güneydoğuda bir helikopter kazasında şehit olan, yiğit ve kahraman arkadaşım Suat Karadağ’a devredip bir tekne ile Erenköy’den ayrılarak, maceralı ve sıkıntılı bir deniz geçişi ile önce Yeşilırmak’a, oradan da Lefkoşa’ya gittim. 13 Şubat 1975 günü rahmetli Rauf Denktaş ‘Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni ilan ettiğinde, ben de artık Lefkoşa’daydım. 15 gün sonra Mart ayı başında Türkiye’ye döndüm. Ayrılmadan vedalaştık. Harekât esnasında yaşadıklarımızı, balıkçı barınağının ne işe yaradığını, kendi sözünü de hatırlatarak anlattım. Güldü! Gösterdiğimiz mücadele, azim ve kararlılık için teşekkür etti.”

Yazarlar