03.02.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
MEHMET TEZ
Slash ve Miles Kennedy İstanbul’u 90’lara ışınladı. Sanki Küçükçiftlik Park kocaman bir Kemancı ve sene 1995 gibiydi. Slash nasıldı derseniz iyiydi. Hafif kilolu, içki içmiyor ve çizme değil lastik ayakkabı giyiyor artık
Bu konserin adı çok uzun. Slash featuring Miles Kennedy and the Conspirators. Ben kısaca Slash diyeyim, kimse alınmasın. Art niyet yok. Bir Slash konserinden ne beklersiniz? Yüzü tamamen kaplayan bolca saç, saçlar arasından fırlayan bir sigara ve çılgın gibi gitar çalan bir adam. Ve tabii Guns N’ Roses şarkıları. Hepsi vardı. Sigara hariç.
Küçükçiftlik Park’ını dolduran kalabalık ikiye ayrılıyor. Eskiden Guns N’ Roses dinleyenler, yani benim gibiler, bunlara “hey gidi günler diyenler” de diyebilirsiniz, ve genç kuşak. Buraya gelen biri açıkça şunu görebilirdi, rock’ta kuşaktan kuşağa kültür aktarımı başarılmıştır. Rockçı müzik adamıdır, delikanlıdır, grubuna ve müziğine sahip çıkar. Bir iki rockçı bakan falan olsa belki memleket daha iyi bir yer olur diye düşünmedim değil.
Küçükçiftlik Park’taki konserde Slash’in soloları hayranlarını mutluluktan uçurdu.
Herkesi büyüleyen konser ‘Paradise City’ ile bitti.
Komplekssiz müzisyen
Postal, deri pantolon, deri ceket ve aksesuarlar, muhtelif Slash tişörtleri, standart aksesuardı kalabalıkta. Bir de tabii hâlâ kafa sallayan insanlar olması şahane. Mr. Brownstone çalarken küçük bir deneme yaptım.
Ana saç uzunluğu bakımından yetersizim artık. Eskiden çizmeyle gezen uzun saçlı biri olarak (evet gerçek), nasıl derler “nostalji oldum fena halde”.
Ortam, özellikle de sahne önü dev bir Kemancı gibi. Sanki komple 1995’e ışınlanmışız, birazdan barmen Levent barın üzerine alkol döküp alev ortamı yaratacak, barın arkasında Teoman, Ogün Sanlısoy, Şebnem Ferah, Özlem Tekin muhabbette ve birtakım çizmeli uzun saçlı adamlar ve kadınlar ortalıkta dolanıyor... Tam olmasa da ortam böyle konserde de.
Miles Kennedy çok iyi bir müzisyen ve belli ki çok komplekssiz, Guns şarkılarını söylemekle ve Guns N’ Roses şarkıları çalan bir cover grubu gibi algılanmakla hiç problemi yok. Güzel güzel söyledi, çaldı şarkıları grup. Hem Guns N’ Roses’ınkileri, hem kendi bestelerini.
O peruk takmaz
Bi arkadaşım bu saç mı peruk mu diye sordu Slash’i göstererek. Saç dedim. Slash peruk takmaz. Slash Guns N’ Roses’ın en kafa elemanlarından biri. Biraz kilo almış, çalarken terden su içinde kaldı, çizme yerine lastik ayakkabı giyiyor artık ama hâlâ formda. Sigara içmiyor, içki de yok. İlginçtir grup sahne arkasındaki odalarına bir gram bile alkol istememiş. Bira bile. Başbakanımız duysa kendilerini kutlardı.
Ya cok profesyoneller ya da hayatın sırrına vakıf olmuşlar anlaşılan Slash, Miles Kennedy ve grubu. Bu arada Axl Rose bu konseri ve insanların coşkusunu görse kesin sinir olurdu. Ya da ben bu grubu nasıl dağıttım diye pişman.
Sahneye bakınca orta halli, şahane bir enerjisi olan bir eski usul bir rock konseri gördüm. Marshall amfiler dizilmiş, uzun saçlı bebek yüzlü adamlar gitarlarla koşturuyor, kafa sallıyor ve mesela davula doğru gidip birbirlerini gaza getiren selamlaşmalar yapıyorlar. Bunları en son ne zaman gördünüz bi sahnede?
Şebnem Ferah’a yeni albüm ne zaman geliyor, hadi artık dedim. Var biraz, konuşuruz dedi. O sırada Mr. Brownstone çaldığından ilişmedim. Kafa sallayayım dedim, arkadan biri omzuma dokunup biraz yana kayar mısınız göremiyorum dedi. Böyle konser mi olur kardeşim?
Sarımsak kokusu!
Bir rock konseri neden sarımsak kokar bilemiyorum. Sahne önü Kastamonu sarımsak festivali gibi kokuyordu. Eminim makul bir açıklaması vardır.
Belediyemize bir tavsiye. Maçka’da ya da civarda konser olduğunda şu Kabataş motorlarına ek seferler koyalım. Kültür hizmetidir. Vatandaş sadece işinden evine gitmiyor, bazen de konsere gidiyor. Gitmesin mi?
Sonuç mu? Sweet Child of Mine’ı çaldılar. Marş gibi söyledik. Tepindik, coştuk, derdi tasayı, gündemi, burasının yalnız başına dolaşan kadınların illa basına bir şey geldiği bir ülke olduğunu iki saatliğine de olsa unuttuk. Gene gel Slash...