09.05.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
Mithat Sancar / Gökkuşağı Ülkesinde - 8
Bir haftadır Güney Afrika’dayız. Bugün, gezimizin son günü. Uçağa akşam saatlerinde bineceğimiz için, daha bir şeyler yapmaya vaktimiz var. Bütün programı büyük gayret ve titizlikle hazırlayan ve etkileyici bir başarıyla uygulayan DPI ekibi, bu birkaç saatlik zamanı da finale yakışır şekilde değerlendirmiş.
İlk olarak, G. Afrika Kalkınma Bankası’nı ziyaret ediyoruz. Görüşeceğimiz kişi, Moe Shaik. Konuşmaya başlar başlamaz, çok özel bir kişiyle karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Alanına son derece hakim, salona hakim olmakta da gecikmiyor. Hangi konudan söz ederse etsin, en hassas noktayı büyük bir ustalıkla öne çıkarıyor ve berrak bir sistematik içinde açıklıyor.
ANC’ye 16 yaşındayken katılmış, şimdi 53 yaşında. Bir süre sonra ANC’nin istihbarat biriminde çalışmaya başlıyor. Doğu Almanya’ya gönderiliyor. Orada STASI (gizli servis) tarafından eğitiliyor. Ülkesine döndükten sonra, ANC istihbaratında kilit bir rol üstleniyor. 1985’te Apartheid’ın istihbarat servisi, ANC’yle müzakerenin olabilirliğini yoklamak için girişimde bulunuyor ve ANC istihbaratıyla temas kuruyor. İlk temasları yürüten ANC ekibinde Shaik da var. Müzakerelerin bütün aşamalarında perde arkasında yer alan birkaç kişiden biri de o.
Geçiş süreci
Shaik’ın müzakere sürecine dair bizi şaşırtacak yeni bilgiler verdiğini söyleyemem. Ama keskin analiz zekası ve kavramlaştırma becerisi, şimdiye kadar dinlediklerimizi yerli yerine oturtmayı sağlıyor.
Buna karşılık, Apartheid sonrası dönemle, özellikle “geçiş süreci”nde yaşanan sıkıntılar ve bunların aşılma biçimi hakkında ilginç şeyler dinledik kendisinden. Shaik, eski rejimin tasfiyesi bakımından hayati önem taşıyan, güvenlik aygıtını yeniden yapılandırma çalışmalarının merkezinde yer almış. 1994 sonrasında istihbaratın ve gizli servisin “stratejik beyni” olarak nitelendirilen Shaik, bir süre Devlet Güvenlik Servisi’nin başına da geçmiş. Yine ayrıntıya girmeden, Shaik’ın açıklamalarında dikkatle çekici bulduğum bir iki hususu aktarayım:
“Her tür silahlı çatışma toplumu militarize eder. Örgüt ya da ordu fark etmez, silahlı güçler çatışma boyunca özel bir konum edinirler, önemli ayrıcalıklar elde ederler. Bu ayrıcalıkların çapı, çatışmanın seyrine göre değişir. Çatışma yoğunlaştıkça bu çap genişler, azaldıkça daralır.
Birinin eline silah vermek kolay, ama o silahı geri almak zordur. ANC’yi silahsızlandırma meselesini nispeten sorunsuz çözdük, lakin silahlı militanları topluma ve yeni hayata entegre etmek için özel çalışmalara ihtiyaç duyduk.
Güvenlik aygıtını yeniden yapılandırmak, çok daha hassas bir konuydu. Apartheid döneminde G. Afrika, tam anlamıyla bir güvenlik devleti olarak örgütlenmişti. Başta ordu olmak üzere güvenlik aygıtı, ırkçı rejimin kalbiydi. Geçiş sürecine yönelik en ciddi tehdidin kaynağıydı. Bu aygıtı nötralize etmek ve tehdidi azaltmak için kademeli ve dikkatli bir plan uyguladık. Mesela ordunun üst komuta kademesini ilk dönem
YARIN: Moe Shaik ile söyleşiye devam