Gündem GÖLLER S.O.S. VERİYOR - Beyşehir’i yok eden su transferi

GÖLLER S.O.S. VERİYOR - Beyşehir’i yok eden su transferi

24.05.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Türkiye’nin gölleri kuruyor... Konya Ovası’nın sulanması için suyu çekilen Beyşehir Gölü’nün en derin noktası sadece 14 metre! Eğirdir Gölü’ne bırakılan tatlı su levrekleriyse göldeki biyoçeşitliliğin sonunu getirmiş durumda

GÖLLER S.O.S. VERİYOR - Beyşehir’i yok eden su transferi

Çevresindeki yerleşimlere hayat veren ülkenin en büyük üçüncü sulak alanı Beyşehir Gölü, tarımsal sulamanın etkisiyle hızla tükeniyor. En derin noktası 14 metreyi bulan gölün suları uzun süredir Konya Ovası’nın sulanması için kullanılıyor. Göl suyu, bir regülatörün ardından kanalla Çarşamba Suyu’na veriliyor.
Göl çevresinde yaşayanların kurduğu Beyşehir Birliği, Göl, Doğa ve Çevre Koruma Derneği, gölün geleceğini tahdit altına alan su alım işleminin durdurulması için 2009 yılında DSİ’ye dava açtı. Olumlu sonuçlanan davayla gölün su seviyesinin denizden yüksekliğinin en az bin 122 metre olmasına karar verildi.

Bir başka tehlike: Erezyon
Dernek, yüzölçümü 651 kilometrekare olan Beyşehir Gölü’nde DSİ’nin, sulama gerekçesiyle normalden fazla su çektiğini ve su miktarının 2 milyon metreküp azaldığını söyleyerek yargı yoluna gitmişti. Bu su kaybının göle en az 2 metre su çekilmesi olarak yansıdığı düşünülüyor. Gölü tehdit eden bir başka tehlike ise erozyon. Göl sularının çekilmesiyle kıyıdaki toprak da dipte birikerek balçık tarlası oluşturuyor.
Gölün çevresindeki yapıların ve kıyı alanındaki toprağın sürekli su tarafından çekilmesi yerel yönetimleri kaygılandırıyor. Beyşehir Belediye Başkanı İzzet Taşçı, “Kıyı şeridimizi bu nedenle verimli kullanamıyoruz. İyileştirme projesiyle kıyıya örülecek duvarlar göldeki erezyonu engelleyecektir. Hatta makinelerle çekilecek dip çamurunun tarımda kullanılması içinde çalışmalar yapıyoruz” diyor.

Atık sular engellenmeli
Taşçı’nın bahsettiği iyileştirme projesi henüz onaylanmamış. Gölün tekrar canlanması için öncelikle gölü besleyen 15 dere yatağının düzenlenmesi gerektiğini aktaran Taşçı, “Özellikle sahil şeridinin içinde ki 22 köy, 25 kasaba ve 3 ilçenin atıklarının göle gelmesini engellemeliyiz. Göl tabanında 1 milyar metreküp olarak tahmin ettiğimiz çamurun emilerek dışarı atılması lazım. Kıyıya örülecek duvarlar göldeki erozyonu engelleyecektir. Dip çamuru da tarımda kullanılabilir” diye konuşuyor.

Haberin Devamı

GÖLLER S.O.S. VERİYOR - Beyşehir’i yok eden su transferi

Hızla düşen su seviyesi yüzünden bazı küçük balıkçı tekneleri bile yol alamıyor.

Derinlik azalıyor
Beyşehir Birliği, Göl, Doğa ve Çevre Koruma Derneği başkanı Bekir Sami Tan ise, göldeki dalgaların yarattığı erozyonla oluşan kirliliğe dikkat çekiyor.
Kıyıya döşenen parke ve bordür taşlarını çekecek kadar güçlü olan erozyonun önlenmesi için ‘Beyşehir Gölü İyileştirme Projesi’nin bir an önce uygulanması gerektiğini belirten Tan, “Göl elden gidiyor. Gölün su seviyesi çok hızlı düşüyor ya da yükseliyor. Bazen derinlik öyle azalıyor ki küçük balıkçı tekneleri bile yol alamıyor. Beyşehir Gölü’nden su alımının tamamen durdurulması gerekli. En önemlisi de gölü besleyen akarsuların temiz kalması. Sarıöz Çayı’nın taşıdığı şehir atıklarının gölü ne kadar kirlettiğini görüyoruz” diyor.

Haberin Devamı

GÖLLER S.O.S. VERİYOR - Beyşehir’i yok eden su transferi

Osmanlı’nın ilk sulama projesi
Osmanlı İmparatorluğu; Konya Ovası’nın daha çok sulanarak tarımdan daha fazla faydalanılması için bir proje geliştirmişti. İlk kez 1819’da başlayan çalışmalarda hafriyat ve kanal çalışmaları bile başlatıldı. 1907’de II. Abdülhamid zamanında ise proje hızlandırıldı. 1913’te bitirilen proje ile dünyanın en modern sulama projelerinden biri hayata geçirilmiş oldu.

Eğirdir’in tatlı su levreği acısı

Ülkemiz gölleri içinde suyu içilebilen ender göllerden biri olan Eğirdir Gölü aynı zamanda da stratejik bir öneme sahip. I. Sınıf yüksek kalite içme suyu özelliği taşıyan Eğirdir Gölü’nden 200 bin kişiye içme suyu sağlanıyor. Yüzeyi I. Derece Sit Alanı olan göl uluslararası ölçülere göre de A sınıfı sulak alan olarak değerlendiriliyor. Ancak göl, şimdilerde birtakım tehlikelerle karşı karşıya. Bu tehlikelerin başında da para kazanma hırsıyla göle bırakılan etçil sudak (tatlı su levreği) balığı geliyor. Sudak’ın bırakılmasının ardından göldeki biyolojik çeşitlilik yok olmuş ve kirlilik hızla artmış.

Doğa katliamı
Süleyman Demirel Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici, durumu “insan eliyle yapılan doğa katliamı” olarak tanımlıyor ve şunları söylüyor: “Etçil tilkiler nasıl çiftlikteki tavukları yok ederse, etçil sudak da gölün ekolojik dengesi için çok önemli olan doğal temizlik işçileri sazan, eğrez, siraz, kavinne türü balıkları yok etti. Üstelik 1900’lerde Avrupa’da yapılan uygulamanın zararları biliniyordu. Yine istilacı özellikte çok tehlikeli balık türü olan Gümişi, 2000 yılında göle havuz bırakıldı. Bundan 5 yıl sonra da Gümüşbalığı bırakıldı. Bunlar, plankton adını verdiğimiz mikro canlıları üzerinde olumsuz etkiler yaptı. Gölde şu an istilacı balık türleri hakim.”

Güzelliği bozuldu
Çevresini saran elma bahçeleriyle ünlü olan Eğirdir Gölü’nde yaşayan tatlı su kerevitlerinde plak hastalığı görüldüğü hatta sudak balıklarının besin bulamadıkları zaman kendi yavrularını bile yemeleri gölün doğasının nasıl bozulduğunu kanıtlıyor. Gölde bitki-hayvan dengesinin bozulması ve su seviyesinin azalmasıyla bitkilerin istilası yaşanıyor. Bitkiler aşırı artış gösterirken, doğal akışla boşaltım yapılamadığından atıklar dipte birikmeye başlamış ve gölün suyu bulanmış. Göl sineklerinin aşırı artışı çevresinde yaşayanların hayatını da olumsuz etkilemiş.

Arıtma tesisi yapılmalı
Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici gölün karşı karşıya kaldığı sorunları şöyle özetliyor: “Gölden HES için yoğun su alımları oldu, tarımsal sulama için gölden aşırı oranda su çekildi. Doğal balıkları yok edilen, yapılaşma ile suyuna toprak karıştırılan ve çok sayıdaki tarım alanlarından her yıl tonlarca yapay gübre ve böcek öldürücüsü taşınan gölde kirlilik oranı arttı. Eğirdir Gölü’nde azot, birikimi çok arttı ve büyük kesiminde siyonobakteri adı verilen mavi-yeşil alg karşımıza çıkıyor. Göl tabanında 1-3 metreye ulaşan çamur var. Gölü besleyen derelerle ve çaylarla göle her türlü atıklar taşınıyor. Su kalitesi düşüyor. Tarım arazilerindeki ürünlere her yağmurla yeni ilaç veriliyor. Bu ilaçlar göle taşınıyor. Bir an önce arıtma tesisi yapılmalı.”

Haberin Devamı

GÖLLER S.O.S. VERİYOR - Beyşehir’i yok eden su transferi

Haberin Devamı

ERKEN UYARI SİSTEMİ GÖLÜ KURTARACAK

Haberin Devamı

Başta elma üretimi olmak üzere göl çevresinde yoğun şekilde tarımsal faaliyetler sırasında kullanılan gübre ve ilaçlar gölü en çok kirleten unsurlardan biri. Göl çevresinde yılda ortalama 1060 ton azot, 725 ton fosfor ve 15 ton potasyum kullanılıyor. Doğal Hayatı Koruma Vakfı(WWF-Türkiye) ile Siemens Ev Aletleri, göl çevresinde kimyasal kullanımının engellenmesi için proje başlattı. Pilot alan olarak seçilen Esinyurt Köyü’nde bilgisayarlı hava tahmin ve erken uyarı sistemi kuruldu.
Yağmuru önceden haber veren erken uyarı sistemi ve ağaçlara bağlanan feromon çubuklarıyla da 195 ton ilaçlı suyun göl ya da yeraltı sularına karışması engellendi.
WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, “Uygulamaların sonuçları, gölün su kalitesinin iyileştirilmesi ve bölgede tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından umut verici. Yaptığımız pilot uygulamalar, göle ulaşan tarım kaynaklı kirliliğin yüzde 40’ı aşan oranda azaltılmasının mümkün olacağını gösteriyor. Doğal bir içme suyu havzası olan Eğirdir Gölü’ndeki çalışmaların odak noktası, havzada tarımsal faaliyetlerde kullanılan zirai ilaç miktarının azaltılması ve göldeki kirlilik yükünün azaltılması için sürdürülebilir tarımın yaygınlaştırılmasıdır” dedi.

Yarın: Haritada göl gerçekte çöl: Nasreddin Hoca’nın Akşehir Gölü