Gündem ‘Güvenlik tehdidi ortaya çıkabilir’

‘Güvenlik tehdidi ortaya çıkabilir’

27.01.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

.

‘Güvenlik tehdidi ortaya çıkabilir’

İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Cenk Yaltırak, yazı dizimizin son gününde özellikle İstanbul özelinde yapılması gerekenler ile olası risklere dikkat çekerken, “Büyük Marmara depreminde ortaya çıkacak asıl tehlike, milli güvenlik sorunudur” uyarısında bulundu. İstanbul’un tarih, kültür, üniversite ve sosyal yaşam kenti olarak yoluna devam etmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Yaltırak, “Sakarya, İzmit, Tekirdağ, Yalova, Bursa ve İstanbul’da üretim ekonomisine dayanan fabrikalar Andolu içlerine taşınmalı. Bu fabrikalar ülke ekonomisinin yüzde 65’ini karşılıyor. Bu üretim tesisleri ve insan gücüne zarar gelirse, memleketin yüzde 65’i amiyane tabirle pert olur. Belki bir fabrika yıkılmayabilir ancak o fabrikaya ham madde sağlayan diğer fabrika yıkıldığında, iki fabrika da işlevsiz hale gelecek” dedi. Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Milliyet’e şunları anlattı:

Haberin Devamı

‘Yeniler de yıkılır’

“İstanbul’un her bölgesi riskli. En önemli parametre zemin - bina ilişkisi. Binanızın çok sağlam, yeni yapılmış olması yetmez. Zeminden gelen deprem dalgası binadan nasıl geçecek? Lapa gibi bir zemine istediğin kadar sağlam bina yap, Santiago Şili depreminde gördük binalar devrildi, en alt katlarından kırıldı. Herkesin interneti var, açıp 2010’da Santiago’yu etkileyen 325 kilometre uzaktaki depremin etkisine baksın. Büyük binaların zeminle ilişkisi bozuk olanları yıkıldı. Yıkılan binaların fotoğraflarında nervürlü demir, birinci sınıf beton kullanılan yapıların durumu açık. Zeminin büyütmesi fazla olduğundan binalar en alt kattan kırılıp devrildi. Bütün mesele, her binanın 30 metreye kadar altındaki zeminin nasıl olduğu.”

Haberin Devamı

“Kentsel dönüşümden söz ediliyor. Örneğin Çeliktepe, Gültepe, Seyrantepe’de dönüşüm oldu mu? Sokaklarda, dimdik yamaçlarda iç içe geçmiş sekiz katlı binalar bulunuyor. Biri devrildiğinde tüm sokak, mahalle etkilenecek. Dikine yapılaşma nüfus yoğunluğunu artırır. Kentsel dönüşüm yerine Marmara Bölgesi, nüfusu bir an önce taşıyabileceği değerlere geri getirilmeli, bir an evvel tersine göç başlamalı. Titanik’in burnuna koşup buzdağına bakmak gibi bir iş yapılan. Niğde, Kayseri arasında 10 milyon insanın yaşayacağı bir megapol sanayi teknoloji kenti kurulmalı. Hızlı tren ve havalimanlarının olacağı bu kente İstanbul, Bursa ve Yalova’dan insanlar göç etmeli. Türkiye’nin sanayisi İç Anadolu’nun güneyinde, Trakya ve Marmara’ya göre verimsiz topraklara kurulmalı. Bursa, Sakarya, Trakya ovaları organik tarıma tahsis edilmeli. İstanbul ise hizmet sektörü, tarih, sanat, üniversite ve sosyal yaşam kenti haline getirilmeli. Marmara’daki ağır sanayi Anadolu’ya taşınmazsa, ülkemizde çok ciddi güvenlik riski doğacak. 7.6’lık deprem ülkenin ekonomisini yok eder. Üzülerek söylüyorum ki, büyük deprem sonrası ortaya çıkacak ağır tabloyu yaşayarak göreceğiz. Yapılacak tek doğru, tersine göç mekanizmasını harekete geçirmek.”

‘Kanal yeri yanlış’

“Kanal fikrini onaylıyorum. Ancak Kanal İstanbul’un güzergahı yanlış. Kanal projesinin yapılacağı yer, İzmit - Sakarya hattında olmalı. Proje nedeniyle İstanbul’dan çıkış sadece köprüler ile sağlanacak. O köprülere ne olacağını kimse bilemez. İnsanlar büyük deprem sonrası köprülere yığılırsa kimse bir yere gidemez. Ayrıca o adanın içinde şu an hiçbir askeri birlik yok. Büyük bir kaosu, asayiş sorunlarını engelleyecek kolluk gücünüz yoksa ciddi problem yaşarsınız. Kıtlık riski de söz konusu olacak. Kanal projesi Sazlıdere havzasının olduğu bölgede hayata geçerse, İstanbul’u lojistik olarak besleyeceğiniz tek vasıtanız deniz ulaşımı olur.

Haberin Devamı

Atatürk ve Sabiha Gökçen havalimanları kaya zeminde kurulu. Yeni havalimanı ise dolgu alan üzerine yapıldığından, zeminin büyük depremde nasıl davranış sergileyeceğine ilişkin modelleme yapıldığını düşünmüyorum. İstanbul’da olası büyük deprem göz önüne alınarak, Atatürk Havalimanı’ndaki pistlerin elden çıkarılmaması gerekiyor. Ataköy - Zeytinburnu hattında kum zemin üzerine binalar yapıldı. Binanın 9 büyüklüğünde depreme dayanması ile zeminden gelen dalgaya dayanması farklı kavramlar. Zemini lapa olan bir yerde çok dayanıklı bina yapmanız sonuç getirmez.”

Haberin Devamı

‘Ayasofya incelensin’

“İstanbul’da tersine göç olmazsa toplu kıyım yaşanır. Deprem konusunda yazan, üreten her bilim insanının görüşü alınmalı. ABD’de bulunan Prof. Dr. Ahmet Çakmak, Ayasofya’nın hasar görmesi için fayın en az
7.5 büyüklüğünde depremden etkilenmesi gerektiğini ortaya koyan çalışma yayımladı.
557 depreminde Ayasofya’nın kubbesi hasar gördü, 989’da, 1509’da yapı hasar aldı. ‘İstanbul’u büyük deprem etkilemez’ diyenler surları gezip, Ayasofya’nın geçirdiği süreçleri incelesin. 20 metre kalınlığındaki sur duvarlarının deprem çatlakları ile ayrıldığı ortada. İnşaat mühendisleri ağırlığını ve hacmini bulup, bir kuleyi sallayarak geçmişte oluşan ivmeyi çıkarabilir. Ne yazık ki Türkiye’de herkes, 989 yılındaki deprem öncesi gibi meleklerin cinsiyetini tartışır durumda.”