GündemHalkımıza zehirli ürün yediriyorlar

Halkımıza zehirli ürün yediriyorlar

28.11.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bilginin en değerli şey ve en büyük eksikliğimiz olduğunu söyleyen çiftçi Şenay, “Ürünlere atılan ilaçlar ve zararları bilinmiyor. Çiftçi komşusuna bakıp ilaç atıyor. Yediğimiz her üründe vücudunuz ilaç biriktiriyor. Kendi halkımıza bilerek zehirli ürünleri yediriyoruz” dedi

Halkımıza zehirli ürün yediriyorlar

Organik turumuzun bir diğer durağı da Manisa Saruhanlı’ya bağlı Koldere kasabasıydı. Kasabada organik tarımın en önemli temsilcisi okullu çiftçi Müjgan Şenay. Ziraat Mühendisliği eğitimi alan Şenay’ın uzmanlık alanı çevre bilimleri ve ekolojik tarım. Mastırını Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde toprak kirliliği alanında yapan Şenay, eşi Sezen’le evlenir evlenmez soluğu tarlada almış. ‘Organik benim uzmanlık alanım bu işi en iyi biz yaparız’ diyerek organik tarıma başlayan Şenay, organik tarım macerasını Milliyet’e anlattı:
İlk hangi ürünle başladınız?
Pamuk. Çevredeki diğer çiftçiler o zaman bize ‘Pamuğun organiği mi olur?’ diyerek uzaylı gibi bakıyordu. Pamuktan sonra da zeytin ve üzüm üretimine başladık. Son 6 yıldır da yaklaşık bin dönümlük arazide meyve ve sebze üretimi yapıyoruz.
Neden organik üretiyorsunuz?
Öncelikle iki çocuk annesiyim. Sağlıklı yemek ve sağlıklı gıda düşüncesiyle bu yola çıktık. Konu da benim uzmanlık alanımdı ve en iyi bizim yapabileceğimizi düşündük. Zeytin ve üzümde başarı sağlayınca organiği öğrendik. En zoru da sebzedir. Sebzeyi öğrenmemiz üç yıl sürdü ve hâlâ yeni bir şeyler öğreniyorum. Yeni zararlılarla karşılaşıp yeni mücadele yöntemleri geliştiriyorum. Bir de organiğin tadına bir kez varınca başka bir üründen tat alamıyorsunuz. O damak tadını arıyorsunuz.

Kadınlar daha duyarlı sanırım
Organik sabır işidir. Sabır da biraz kadınların işi. O nedenle bu bölgede organik tarım yapanlar daha ağırlıklı olarak kadınlar. Kadınların annelik güdüsüyle sağlıklı nesiller yetişmesi düşüncesi de baskın geliyor. İçinde oldukça doğal çevrenin nasıl korunması gerektiğinin farkına varıyorsunuz. Ben arazimde gezerken müthiş zevk alıyorum. Sağlıklı olduğunu bildiğim, çevreye zarar vermediğim için huzur buluyorum.
Organik tarım sizce ne anlama geliyor?
Organik tarım, sertifikalandırılmış, kimyasal kullanılmadan yapılan bir üretim şekli. Birçok kişi ‘Bunlar tarlada yetişti organik’ diyor. Oysa yok böyle bir şey. Sertifika şart. Bunun belgesini göstermek zorundasınız. Organik tarımda tek yaptığınız şey doğal döngüyü kurmak. Bu iş bir sevda işi.
Kimyasal kullanmadan üretim mümkün mü?
Televizyonlarda ‘ilaçsız üretim yapılamaz’ diyorlar. Yok böyle birşey. Eskiden ilaçla mı üretim yapılıyordu? Doğal döngüyü oluşturun bak nasıl üretim yapıyorsunuz. Mesela bizim burada 2 yıldır ‘Tuta’ diye bir zararlı çıktı. Buna karşı yılda 12 kez ilaçlama yapan çiftçi gördüm. Çılgın bir ilaçlama yapıldı. O ürünü yiyemezsiniz. Biz ise sıfır ilaçlamayla sezonu bitirdik. Çünkü doğal zararlılar o Tuta’yı yiyip bitirdi. Doğru teknikler kullanmak gerekiyor. Hangi bitkinin yanına hangi bitkiyi ekeceğinize çok iyi karar vermelisiniz. Mesela ben patlıcanın yanına mutlaka 1-2 sıra domates ekerim. Domatesin üzerindeki doğal zararlılar patlıcanın üzerindeki zararlıları öldürüyor. Yine kabağın yanına ekilen 1 sıra buğdaydaki uğur böcekleri de kabaktaki yaprak böceklerini yiyerek kabaktaki zararlı oluşumunu engelliyor.
Bilgi de çok önemli o halde?
Bilgi en değerli şey ve en büyük eksikliğimiz. İlaçlar bilinmiyor, zararları bilinmiyor. Çiftçi komşusuna bakıp ilaç atıyor. İlaçlama ilaç bayisinin insafına kalıyor.
Organik olmayan ürün sağlığa zararlı mı?
Her yediğinizde korkunç oranda ilaç biriktiriyorsunuz vücudunuzda. Vücuda alınabilecek değerler Dünya Sağlık Örgütü’nce(WHO) belirlenmiş durumda. Oysaki konvansiyonel ürünlerde inanılmaz oranda yüksek değerler var. Çünkü tarladaki ilaçlamanın kontrolü yok. Burada suçlu çiftçi değil. Kontrol mekanizmasında bir eksiklik var.

‘Zehirli ürün yediriyoruz’
Hallerde de kontrol yok mu?
Yeni yasayla bu yapılmaya çalışıldı ama ne yazık ki yapılamadı. Hallere giriş kontrolleri yapılamıyor. Herhangi bir ürün analizi de yok. İl Tarım Müdürlükleri analiz yapmıyor. Yalnızca yurtdışına gidecek ürünler analiz ediliyor. Yurtdışına giden ürünler geri dönünce de üzülüyorlar. Oysa herkes bu ürünlerin farkına varıldığı için sevinmeli. İç piyasadaki ürünlerin kalıntı değerleri bu değerlerin kat kat üstünde. Kendi halkımıza bilerek zehirli ürünleri yediriyoruz. Aslında iş tarlada bitiyor. Tarlada çiftçilere danışmanlık hizmeti verecek uzman danışmanlar yetiştirilmeli ve organik üretim özendirilmeli.
Tüm ilaçlar mı zararlı?
Hepsi zararlıdır diye bir şey yok. İlaçlar ülkemize girmesin dememiz de mümkün değil. Çünkü dünyada açlık var. Dünyayı organikle doyuramazsınız ama Türkiye’deki kendi ihtiyacımızı sadece organik tarımla karşılayabiliriz. Arazilerimiz bunun için yeterli ve verimli.
Sıkıntılarınız neler peki?
En büyük sıkıntı ot mücadelesi. Bir diğer sıkıntı da tohum. 2006 yılında çıkarılan bir yasayla yerel tohumların satışı yasaklandı. Bunlar atadan gelen ve kullanılan tohumlar. Ekildikten sonra yeniden tohum alınıyor ve tekrar kullanılıyorlardı. Yasadan sonra bu tohumları maalesef kaybetmeye başladık. Çünkü ıslah etmek yerine yasaklamayı daha kolay buldular. Böylelikle de yurtdışındaki büyük tohum firmalarının önünü açtılar. Onlar da devleşti zaten.
Hangi tohumla ürünler yetişiyor?
Üç çeşit tohum var. Bunlar GDO’lu, hibrid ve yerel tohum. Organikte yerel ve hibrid tohumu ilaçsız kullanabilirsiniz. Zaten biz organikçiler GDO’lu tohumun Türkiye’ye girmesine kesinlikle karşıyız. Bu bizim tarımımızın sonu olur. GDO’lu tohumun kullanıldığı bölgede bizim tohumlarımız da döllenir ve biz tohumlarımızı kaybetmekle karşı karşıya kalırız. Mesela son yıllarda alerjik sorunların artmasının altında GDO’lu ürünlerin geldiği belirtiliyor. Biz mısır şurubu veya soya yağıyla bu GDO’lu ürünleri tüketmeye başladık. En son GDO’lu mısır geldi ve tüm firmalar bunu yem olarak kullandı.

Haberin Devamı

Halkımıza zehirli ürün yediriyorlar

1.5 liralık üzüm Kanyon’da 7 lira
Bir de organik ürünün pahalı olması durumu var?
Organikte maalesef tüketim çok az. Talebin az olması nedeniyle üretim de az oluyor ve bu da maliyetlerin ve nakliye masraflarının artmasına neden oluyor. Ayrıca sertifikasyon ve analiz bedelleri de çok yüksek. Bir analiz 800 lira. Belki bir kooperatif oluşturularak bu sorunlar çözülebilir. Buradan 1.5 liraya üzüm verdim Kanyon’da 7 liraya satıldı ama Migros’a verdiğim ürünler konvansiyonelle aynı fiyata satıldı. İnsanlar aslında ürünün fiyatının düşük olduğunu bilmeli.
Fiyat sorunu çözülebilir mi?
Bu işe büyük marketlerin çok ciddi el atması lazım. Aksi takdirde organik işi büyümeyecek. Organik ürün üst gelir seviyesinden orta gelir seviyesine inmeden büyüyemez. Mesela yazın Ege’ye verdiğim ürünle kışın İstanbul’a verdiğim ürün aynı. Çünkü tüketen kesim aynı. Yazın tatil için Ege’ye gidiyor kışın İstanbul’da oluyor.

Araştırmayla kanıtlayacağım
Organiğin vitamin değeri yoktur diye bir tartışma çıkardılar. Biz vitamin değerinin çok fazla olduğunu düşünüyoruz. Bunu kanıtlamak için Celal Bayar Üniversitesi, benim ürünlerimde araştırma yapacak. Bunu ispatlamak istiyorum.

Haberin Devamı

Neden organik gıda?
Sağlıklı ve uzun yaşam doğal gıdaların tüketilmesiyle mümkündür. Konvansiyonel (organik tarım metodu dışındaki tüm geleneksel metotlar) tarım sayesinde dünya gıda üretimi bir miktar artmakta ancak toprak-su ve atmosfer oldukça hızlı kirlenmekte ve sonuçta insan yaşamı olumsuz etkilenmektedir.
Organik ürünler zirai ilaçlardan arınmıştır. Organik gıdalar, hiçbir yapay koruyucu, renk verici, parlatıcı veya diğer katkı maddeleri kullanılmadan işlenmiş ve paketlenmiştir. Bir üründe organik ürün sertifikasının bulunması, asgari üç yıl için bu ürünlerin hiçbir zirai ilaç veya kimyasalın kullanılmadığı tarlada yetiştirildiğini belgeler.


Ot ilacının kanser etkisi
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü öğretim üyesi Dr. Yavuz Dizdar, organik ve organik olmayan gıdanın sağlığa etkisiyle ilgili şu benzetmeyi yapıyor: “Konvansiyonel tarımda tadı, kokusu olmayan ama iyiymiş gibi görünen bir ürün yiyoruz. Aynen Pamuk Prenses’e cadının sunduğu elma gibi bir şey. Organik tarımda ise tadı, kokusu ve besleyici özelliği olan üründen söz ediyoruz. Biz masalların iyi sonla bitmesine alışmışız ama günümüzde kötü kalpliler kazanıyor.”
Bitkilerdeki zararlıları yok etme amacıyla kullanılan ilaçların yediğimiz sebze ve meyvelerle vücudumuza girdiğini belirten Dizdar şöyle devam ediyor:
“En çok ilaç ithal eden ülkeler arasında ülkemizin altıncı sırada yer aldığını da düşünürsek ne kadar bol sebze ve meyve tüketirsek o kadar çok tarım ilacı da yemiş oluyoruz. Herkesin yağ dokusunda ve annelerin sütlerinde tarım ilacı artığı var. Bir de bunlara ek olarak bitkinin içine nüfuz eden ve yıkayarak uzaklaştırılması mümkün olmayan üç farklı ilaç grubu daha var. Birincisi “büyüme düzenleyiciler” olarak adlandırılan hormonlar. Özellikle doğal mevsimin dışında üretimde çok miktarda kullanılmak zorundalar. Bugün marketlerde yılın her zamanında domates, biber, salatalık bulabiliyorsak bunun nedeni hormonların kullanılması. Biz de beslenemediğimiz gibi fazladan hormon alıyoruz. Erkeklerin aşırı östrojen almaları onları daha mülayim yapar mı bilmem ancak sperm sayısının ve cinsel isteklerinin etkileneceği kesin.

Glifosat endişesi
Bir diğer grup, küfe karşı kullanılan mantar ilaçları. Bunlar da bitkinin içine geçiyor ve insanda hormon sentezini bozuyorlar. Tarımda kullanılan bir üçüncü ilaç sınıfı var ki kanser açısından en büyük riski de bunlar oluşturuyor. Bu sınıf ot ilaçları (herbisidler) olarak bilinen sınıf. Dünyada en çok satan örneği glifosat. Geniş etkili bir ot ilacı. Çok zehirli, her tür otu öldürüyor. Çiftçilerden aldığımız bilgilere göre meyve bahçelerindeki otları kontrol için ülkemizde de yaygın olarak kullanılıyor. Özellikle gübrelemenin yapıldığı dönemlerde otlar coşmasın diye gübreye karıştırılarak veriliyor. İstatistiklere bakıldığında dünya glifosat tüketimi 1996-2006 arası dönemde tam 19 kat artmış.”

Haberin Devamı

Yarın: Masal diyarı gibi organik çiftlik-Ürünlerin organik olduğu nasıl anlaşılır?

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler