Gündem Hz. Lokman’dan oğluna ve tüm insanlığa öğütler

Hz. Lokman’dan oğluna ve tüm insanlığa öğütler

18.05.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Lokman suresi Mekke döneminde inmiştir. Sure, adını 12. ve 13. ayetlerde anılan Hz. Lokman’dan almıştır. Surede Hz. Lokman’ın oğluna öğütleri çerçevesinde bazı konulara dikkat çekilmekte ve çeşitli öğütler verilmektedir

Hz. Lokman’dan oğluna  ve tüm insanlığa öğütler

Hz. Lokman’dan oğluna  ve tüm insanlığa öğütler

Haberin Devamı

Lokman (as) Kuran-ı Kerim’de adı geçen ve adıyla sure bulunan salih bir insandır. Kuran-ı Kerim, bize surenin 12. ayetinde Lokman (as)’dan ismi ile bahseder. Hz. Lokman’a ferasetle hareket edebilme ve her şeyi yerli yerince söyleyip yapabilme melekesi ikram edilmişti. Kuran’da Lokman (as)‘ın özelde oğluna, genel anlamda ise tüm insanlığa yapmış olduğu tavsiyeleri şu başlıklar altında ifade edebiliriz:

1- Konuşurken üslubuna dikkat et!

Konuşmasında nazik ifadeler kullanan Lokman “Yavrucuğum”, “oğulcuğum” diye hitap ediyor. Böylece muhatabına değer verdiğini ifade etmiş oluyor. Ardından söyleyeceği şeyleri önem sırasına göre sıralıyor.

2- Allah’a ortak koşma!

“Hani Lokman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Yavrum! Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.” (Lokman 31/13)

Haberin Devamı

Lokman’ın oğlundan ilk isteği yaratılış gayesine uygun olarak Rabbi ile kuracağı ilişkinin doğru olmasıdır. Bunun ilk şartı da tevhidi bir inanca sahip olmaktır. Allah birdir. Eşi ve ortağı yoktur. Her bir kuldan beklenen de budur. O’nu birlemek ve şirkten uzak kalmak.

Ayette emredilmiştir

3- Anne ve Babana İyi Davran!

“İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.” (Lokman 31/14).

Ayette anne ve babaya teşekkür etmesi insanoğluna emredilmiştir. Özellikle de annenin yaşamış olduğu zorluklara dikkat çekilmiş ve anne ikinci kez ve bağımsız olarak tekrar zikredilmiştir. “Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.” (lokman 31/15). Kişi anne babasına karşı onların inancı ne olursa olsun saygı göstermek, hürmet etmek ve müteşekkir olmak zorundadır. Lakin anne baba kişiyi Allah’a isyana teşvik söz konusu olursa Allah’ın kesin emri itaatsizliktir.

Haberin Devamı

‘Allah hiçbir şeyi unutmaz’

4- Ne yaptıklarını, ne de Allah’ın kudretini küçük görme!

(Lokman, öğütlerine şöyle devam etti:) “Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah, en gizli şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.” (Lokman 31/16). İnsan için amaçsız ve şuursuzca söylemiş söz ve fiiller olabilir. Lakin bu Allah için söz konusu olamaz. O hiçbir şeyi unutmaz. Hiç bir iyilik veya kötülük O’na gizli kalmaz. Allah (cc) zerre miktar hayrı da zerre miktar şerri de hesap anında ortaya koyacaktır. O’nun için gizli veya açık yapılan fiil yoktur.

5- Namazı Dosdoğru Kıl, İyiliği Emret, Kötülükten Alıkoy ve Sabırlı Ol!

“Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir. (Lokman 31/17).

Haberin Devamı

İslam’ın en önemli ibadeti olan namaz kişide kulluk bilincini inşa eder ve ona ölüm gelinceye kadar da kişiyi istikamet üzere tutar. Lokman (as) bize şöyle nasihat ediyor: Kötülüğü terkedin ve iyilikte yarışın ve yardımlaşın! İyilikte sebat gösterin. Kötülüklere engel olun. Bu sırada mutlaka zorluklarla karşı karşıya kalacaksınız ama sabırlı olun.

‘Allah kibirliyi sevmez’

6- İnsanlardan Yüz Çevirme, Böbürlenme, Kibirlenme ve Övünme!

“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.” (Lokman 31/18). İnsanlardan yüz çevirme. Aksine insanların içerisinde ve onların seviyesinde ol! Ayaklarını yere vurarak yeri delemeyeceğini bilen, alnını göğe çevirerek de göğe ulaşamayacağının bilincinde olan mümin kul tüm işlerinde itidal üzeredir. Ne başkalarından övgü bekle. Ne de kendini öv. Unutma ki Allah ne kibirlileri ne de övünenleri sevmez!

7- Tabii Ol ve Sesini de Alçalt!

“Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini, şüphesiz eşeklerin sesidir!” (Lokman 31/19) Fazilet sahibi ol! Söz söylerken de sakin ve mutedil ifadeler ve ses tonu ile söyle. Unutma ki bağırarak hakikati ulaştıramazsın. Aksine tiksindirici ve çirkin olursun.

Haberin Devamı

Gıybetin kötülüğüne örnek

Hanımları arasında, Hz. Peygamber’e en çok düşkün olan Hz. Aişe, Resulullah’la birlikte bulunduğu bir gün, Hz. Safiyye hakkında hoş olmayan bazı sözler söylemişti. Hz. Peygamber’e, Safiyye’nin boyunun kısa oluşunu ima edercesine eliyle işaret ederek, “Ey Allah’ın Resulü, sana Safiyye’deki şu hal yeter” demişti. Her ne kadar masum görünse de bir insanı arkasından çekiştirme mahiyetindeki bu sözler karşısında Allah Resulü, hemen Aişe’yi ikaz ederek, “Sen öyle bir söz söyledin ki, o söz denize karışsaydı denizin suyunu bozardı” buyurdu. (Ebu Davud, Edeb, 35).

Selimiye Camii

Mimar Sinan’ın 80 yaşında yaptığı ve “ustalık eserim” dediği Selimiye Camii Osmanlı-Türk sanatının ve dünya mimarlık tarihinin baş yapıtlarındandır.

Edirne’nin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun simgesi olan cami, kentin merkezindedir. Burada daha önce Yıldırım Bayezid’in bir saray yaptırdığı bilinmektedir. Selimiye Camii, 1569-1575’te Sultan II. Selim’in emriyle yaptırılmıştır. Çok uzaklardan görkemli dört minaresi ile göze çarpan cami, kurulduğu yerin seçimiyle, Mimar Sinan’ın aynı zamanda usta bir şehircilik uzmanı olduğunu da göstermektedir. Mimarlık tarihinde en geniş mekana kurulmuş yapı olarak nitelenen Selimiye Camii, yerden yüksekliği 43 metre olan, 31 metre çapındaki kubbesiyle ilgi çeker. Ayasofya’nınkinden daha büyük olan kubbe, 6 metre genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan 8 büyük payeye oturur. Köşelerde dört, Mihrap yerinde bir yarım kubbe merkezi kubbeyi destekler.

Ortada, mermerden zarif bir şadırvan vardır. Son cemaat yeri, kalın yuvarlak 6 sütun üzerine 5 kubbelidir. Mermer işlemeli giriş kapısının üzerindeki kubbe yivli, diğerleri düzdür. Caminin 70 metre yüksekliğindeki üçer şerefeli dört zarif minaresi vardır.

Cami, mimari özelliklerinin erişilmezliği yanında taş, mermer, çini, ahşap sedef gibi süsleme özellikleriyle de son derece önemlidir. Mihrap ve minberi mermer işçiliğinin baş yapıtlarındandır.

Selimiye Camii’nin çini süslemelerinin, Osmanlı ve dünya sanatında ayrı bir yeri vardır. Selimiye Camisinin taş duvarlarla çevrili geniş dış avlusunda, Darül-Sübyan, Darül-Kur’a ve Darül-Hadis yapıları bulunmaktadır. Bu yapıların bir bölümü ve medrese, Edirne Müzesi’nin çeşitli bölümlerini oluşturmaktadır.

Hz. Lokman’dan oğluna  ve tüm insanlığa öğütler

BİR HADİS

“İyi şeyler söyleyerek iyi sözler taşıyarak (küs) insanların arasını bulmaya çalışan kimse yalancı sayılmaz” (Tirmizi,
Birr, 26).

Hz. Peygamber’in hoşgörüsü

Hz. Peygamber’e on yıl hizmet eden genç sahabllerden Enes b. Malik de onun hoşgörüsüne dair bir anısını şöyle anlatır: “Allah Resulü, insanlar içerisinde ahlakı en güzel olanı idi. Bir gün beni bir iş için gönderdi. Ben, ‘Allah’a yemin olsun ki gitmem.’ dedim. Oysa içimde Resulullah’ın emret tiği işe gitme niyeti vardı. Derken bu iş için yola koyuldum. Sokakta oynayan çocuklara rastladım (ve onlarla birlikte oyuna dalıp işimi unuttum). Bir de baktım ki, Allah Resulü arkamdan başımı tutmuş gülümseyerek duruyordu. Bana, ‘Enescik, sana emrettiğim yere git haydi!{İedi. Ben de, ‘Peki ya Resulallah, hemen gidiyorum.’ dedim.” (Ebu Davud, Edeb, 1). Enes b. Malik devamında şöyle dedi: “Allah’a yemin olsun ki, ben kendisine ,n yıl hizmet ettim. Yaptığım bir işten dolayı, ‘Niye böyle yaptın?’, yapmadığım bir işten dolayı da, ‘Niçin böyle yapmadın?’ dediğini hatırlamıyorum.

İstiğfar duası nedir?

İstiğfar, işlenen günahlardan ve hatalardan dolayı Allah’tan af ve mağfiret niyaz etmek demektir. Kur’an-ı Kerim’de işledikleri kötülüklerden pişman olup tövbe-istiğfarda bulunanlar övülmektedir (Âl-i İmrân, 3/135). Kaynaklarda içeriği bakımından “istiğfar” anlamı taşıyan pek çok dua vardır. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) “Seyyidü’l-istiğfâr” (İstiğfarın en güzeli) diye nitelediği dua şöyledir: “Allah’ım! Sen benim Rabbimsin! Senden başka hiçbir ilah yoktur. Beni sen yarattın.
Ben senin kulunum; gücüm yettiği kadarıyla senin ahdin ve va’din üzere bulunuyorum. Yaptığım fenalıkların şerrinden sana sığınırım. Üzerimde olan nimetlerini itiraf ederim; günahımı da itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü senden başka hiçbir kimse günahları bağışlamaz.” (Buhârî, Deavât, 2) Aslında kişinin Rabbine yönelerek içinden geldiği gibi dile getirdiği her türlü bağışlanma duası zaten bir istiğfardır.