İlker Başbuğ gözyaşlarını tutamadı

Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesinde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen “İrticayla Mücadele Eylem Planı” davasının dünkü 58. duruşmasında tutuksuz sanıklardan Yarbay Altunay Şahin savunma yaptı.
1987 yılında Harp Okulu’ndan mezun olduğunu belirterek sözlerine başlayan Yarbay Şahin, Mersin’de Bakım Onarım Komutanlığı’nda birlik komutanı olduğunu söyledi. Şahin, “Bırakın burada bulunan sanıkları tanımayı, direkt bağlı olduğum Hasan Ataman Yıldırım’ı bile burada tanıdım. İddia edilen Ergenekon terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki yapılanması ve faaliyetleri kapsamında görev yaptığım iddialarını kabul etmiyorum.

‘Özür dileyecekler’
Mesai arkadaşlarım Recai Alkan, Fatih Koca ve Cem Şimşek ile yaptığım telefon konuşmaları, hayatın doğal akışına aykırı olmadığı gibi normalden azdır. Sahteliği açıklanan delil ve belgeleri ve üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum” dedi. Şahin’in, bu nedenle tahliyesine ve akabinde de beraatine karar verilmesini talep etmesinin ardından Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Şahin’in soruşturma aşamasında savcılık ve sorgu hakimliğinde verdiği ifadeleri okudu. İfadeler okunduğu sırada, izleyici bölümünden “Adam fenalaşıyor” diye bağrıldığı duyuldu. İzleyiciler arasında tesadüfen bulunan bir doktor, bu kişiye ilk müdahaleyi yaptı. Yere yatırılarak ayakları sandalye ile havaya kaldırılan kişinin, duruşmaya İlker Başbuğ’un eşi Sevil Başbuğ ile birlikte geldiği ve Başbuğ ailesinin yakın dostu olduğu öğrenildi.
İsminin Tamer Tunca olduğu öğrenilen bu kişinin, yattığı yerden, “Paşa çıkacak. Bir Genelkurmay başkanına bu yapılır mı? Bu mahkemeler özür dileyecekler. Utansınlar, ayıp” diye konuştu. Sevil Başbuğ ise, “Böyle yapma, İlker üzülecek” diye karşılık verdi. Telefonla çağırılan cezaevi içindeki sağlık personeli ise ilk olarak yanlışlıkla Balyoz duruşmasının yapıldığı büyük salona gidince 20 dakika sonra duruşma salonuna ulaşabildi.
Duruşma salonuna giren sağlık ekibi, Tunca’ya ilk müdahaleyi salonda yaptı. Tunca daha sonra da ambulansa götürülerek bazı tetkiklerden geçirildi. Olanları sanık bölümünden izleyen Başbuğ ise arkadaşının durumunu çevredekilere sordu. Başbuğ’un eşi Sevil Başbuğ, eşine “Tansiyonu düşmüş. Tamer iyi merak etme” dedi. Bu sırada İlker Başbuğ’un duygulandığı ve gözlerinin dolduğu görüldü.

‘Beni mi şikâyet ettiler?’
Dünkü duruşmayı eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Atilla Işık da izledi. Duruşma başlamadan önce tutuklu sanıklardan emekli Tuğamiral Alaettin Sevim’in iki küçük oğlunun, görevliler tarafından, tutuklu sanık bölümüne geçmelerine izin verildi. Çocuklar, bir süre yanında kalıp sarıldıkları babalarına Galatasaray amblem ve bayrağı bulunan bir hediye paketi verdi. İlker Başbuğ da çocuklara yakın ilgi gösterip, yanaklarından öptü. Çocukların, annelerinin yanına geçmelerinden sonra sanık bölümünde paketi açan Alaettin Sevim, geri dönüşümden elde edilen bir tükenmez kalem olduğunu göstererek teşekkür ettiğini söyledi. Sevim daha sonra da eşine seslenerek, “Çocuklara hiç olmazsa 15 günde bir bilgisayar izni ver” dedi. Eşi ise, “Bu kadarcık arada beni mi şikayet ettiler?” karşılığını verdi.

BAŞBUĞ “NEREDELER” DEMİŞTİ
3’ü İstanbul’da 2’si Ankara’da
“İrticayla Mücadele Eylem Planı” davasının iki gün önceki duruşmasında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, “Mahkemenizin beni yargılamakta görevli olmadığını düşünüyorum. Savunma yapmayacağım, hiçbir soruya da cevap vermeyeceğim” demişti. Başbuğ, duruşmaya verilen ara sırasında da emekli komutanlar ve eşinin bulunduğu ortamda, “Nerede o eski Genelkurmay Başkanları? Hiçbiri burada yok. Onların başına gelse, biz koşar gelirdik buralara. Daha durun, anlatacak çok şeyim olacak. Zamanı gelince daha konuşacağız” ifadelerini kullanmıştı. Yaklaşık son 20 yılda görev yapan eski genelkurmay başkanlarından İsmail Hakkı Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Yaşar Büyükanıt ve halen tutuklu olan İlker Başbuğ’un ikamet adresleri İstanbul. Hilmi Özkök İzmir’de, Işık Koşaner ise Ankara’da oturuyor.
HABER MERKEZİ