05.01.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
FİSUN YALÇINKAYA
Önceki akşam Dirimart’ın Nişantaşı’nda bulunan mekanında Türkiye’nin en önemli çağdaş sanatçılarından 81 yaşındaki Yüksel Arslan’ın kişisel sergisi açıldı. Sergide Paris’te yaşayan Yüksel Arslan’ın L’Homme (İnsan) ve Influences (Etkiler) serilerinden Arture’leri yani kendi özel tekniğiyle ürettiği eserleri yer alıyor. Sergi vesilesiyle konuştuğumuz Yüksel Arslan, sergide yer alan serisine 1950’li yıllarda başladığını söylüyor: “1955’te ilk sergimden sonra Eyüboğlu yazdığı kritikte, ‘Yüksel Arslan’ın eserlerinde insan gözükmüyor’ yazmıştı. Ben de hemen bu eleştiriye tepki olarak işte bu insanlık dizisini yapmıştım. Şimdi farkına vardım ki aslında benim uğraştığım en önemli konu insan. İnsan olmak çok korkunç bir şey, kolay sanıyoruz ama beni düşündüren şey. Diojen, gündüz vakti Atina’da elinde fenerle geziyor, ‘Ne yapıyorsun?’ diyorlar, ‘İnsan arıyorum’ diyor. İnsan bulmak kolay değil. İşte benim tüm derdim de insanı anlamak, anlatmak.”
En sevdiğim şey çalışmak
Arslan, son üç yıldır Jurnal adlı yeni bir seriyi ürettiğini belirterek: “Günüm hep çalışmakla ve çalışmakla geçiyor. En sevdiğim şey o. Yaşlandım, yakında bir ameliyat olacağım ona rağmen hep çalışıyorum. Bir odanın içinde yaşıyorum. Senedeyse aşağı yukarı 25 tane üretebiliyorum. Şimdiki sanatçılar için bu az bir sayı tabii. Onlar sanki Mars’tan gelmiş dahiler gibi, nasıl çıkıyor bu sanatçılar, nasıl anlaşılıyor bu işler bilmiyorum, bizim konuştuğumuz dili konuşmuyorlar” diyor.
Arslan, eserlerinin dünyanın pek çok yerinde sergilenmesiyle ilgili olarak da, “Venedik Bienali’nden güzel haberler geldi. Orada çok sayıda eleştiriler çıkmış, herkes konuşmuş, bunlar güzel haberler. Beni en çok şaşırtan Venedik’teki bir otel reklamında benim resimlerin fotoğraflarını da kullanmış. ‘Venedik’e gelin Türk sanatçı Yüksel Arslan’ın da eserlerini görün’ diyor. O zaman anladım ki büyük gürültü yapmışım” diyor.