Gündem İşkencenin izleri hâlâ bileklerimde

İşkencenin izleri hâlâ bileklerimde

28.04.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

‘Eylül’ün Kadın Yüzleri’ belgeselinde, 12 Eylül döneminde gördüğü işkencelerin ruhunda derin yaralar açtığını belirten Kışanak, “Hâlâ vücudumda fiziksel izlerini taşıyorum” dedi...

İşkencenin izleri hâlâ bileklerimde

Diyarbakır Belediyesi Eşbaşkanı Gülten Kışanak, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın gündeme getirdiği Diyarbakır Cezaevi'ndeki işkencenin ayrıntılarını ilk kez 'Eylül'ün Kadın Yüzleri' belgeselinde anlattı. Gördüğü işkencelerin ruhunda derin yaralar açtığını söyleyen Kışanak, "Hala vücudumda fiziksel izlerini taşıyorum. Ayak bileklerimde söndürülen sigaraların izleri ve falaka izleri hala duruyor" dedi.

Haberin Devamı

12 Eylül darbe dönemi dramlarını bu güne kadar hep erkekler anlattı, kadınlar dinledi. Oysa hafızalarımıza derin bir yara olarak kazınan 12 Eylül 1980'in tanığı ve mağduru olan çok sayıda kadın da vardı. Yönetmen Ayşe Ayben Altunç, 12 Eylül 1980'de cezaevlerinde olan kadın tutuklularını ve 12 Eylül'ün tanıklarını 34 yıl aradan sonra beyazperdeye taşıdı. 'Eylül'ün Kadın Yüzleri' adlı belgeselde 32 kadının gördüğü insanlık dışı muamelelerin anlatıldığı bölümler tüyler ürpertti. Kadınların yaşadıklarını 34 yıl sonra bile anlatırken güçlük çekip zaman zaman 'Kesebilir miyiz' demeleri dikkat çekti.

Derin yaralar

Belgeselin en önemli sürprizi ise Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak'ın Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi'ndeki 2 yıllık zorlu hapis sürecini tüm ayrıntılarıyla ilk kez anlatmasıydı. 12 Eylül sabahını, "Biz Türkiye'deki diğer insanlar gibi darbe olduğunu TRT'den öğrenmedik. Diyarbakır Cezaevi'nde dayak yiyerek öğrendik" sözleriyle tanımlayan Kışanak yaşadıklarını şu sözlerle paylaştı: "Çok dayak yedik. Mazgallardan izlenirdik. Mahremiyet diye bir şey yoktu. Şak diye kapı açılır Esat Oktay (Cezaevi Müdürü Yüzbaşı) köpeği ile beraber içeri girerdi. Saatlerce bağırırdı, 'Burası kadın koğuşu burası bizim namusumuz' diye. Kadınlar koğuşunda görev yapan gardiyanın lakabı 'horoz'du. Esat Oktay geldiğinde ağır işkenceler, hücre cezaları başlamıştı. Esat Oktay bana 6 ay boyunca köpeği Jo'nun kaldığı kulübede 'Ben Kürt değilim Türk'üm' demediğim için hücre cezası verdi. Yaşadıklarım ruhumun derinliklerinde derin yaralar açtı. Hala vücudumda fiziksel izlerini taşıyorum. Ayak bileklerimde söndürülen sigaraların izleri, falaka izleri hala duruyor."

Haberin Devamı

"Düriye Ana 2 yıl konuşmadı"

Kışanak'ın anlattığı tanıklıklarından biri de aynı koğuşta kaldığı Düriye isimli yaşlı bir tutuklu kadının yaşadıklarına ilişkindi. Kışanak, "Düriye Ana Türkçe bilmediği ve Kürtçe konuştuğu için onu yanındaki tutsakla beraber döverlerdi. Sonra da 'Düriye Ana'ya 1 haftada Türkçe öğreteceksin' derlerdi. 1 haftada öğretmek imkansız olduğu için öğretemediğimizden bir daha döverlerdi. Düriye Ana bunun için neredeyse 2 yılını hiç konuşmadan geçirdi. Sayımlarda Düriye Ana'nın yanında olanı da döverlerdi. Biz de Düriye Ana'nın sayıma kalkmamasını önerdik ama kabul edilmedi. Bunun üzerine her gün sırayla birimiz Düriye Ana'nın yanında durduk. Böylece hepimiz sırayla dayak yemiş olduk."

Haberin Devamı

"Kadınları kanlı etekleriyle koğuş koğuş dolaştırdılar"

12 Eylül'ün tanığı ve mağduru 32 kadının anlattmlarında yer alan bazı ifadeler şöyle:

- "Elektrik dahil bütün işkence yöntemlerini yaşadık ama en ağırı cinsel işkenceydi."

- "Tecavüz ettikleri kadınları kanlı etekleriyle koğuş koğuş dolaştırdılar."

- "Etekleri başlarımıza geçiriyor, altımızın çıplak olmasını sağlıyor, 'gez' diyorlardı."

- "Banyodan çıkıp bornozla karşımıza gelip ve bize baka baka mastürbasyon yaptılar."

- "En büyük işkence başka kadınların çığlıklarını dinlemekti"

- "11 yaşında ikiz oğulları olan arkadaşımızın, oğullarına işkence yapıp sesini ona dinletmişlerdi."

Haberin Devamı

- "Lağım sularının içine zorla kadınları soktular."

- "Çocuğum görüşe geliyor ama bana yapılan davranışlardan dolayı benden korkuyor o hiç sevmediğimiz gardiyanlara sarılıyordu. Çıktıktan sonra da bir süre kızım bana anne demedi."

- "Serbest bırakıldım ve eve gittim. Beni yıllarca görmeyen annemin bana ilk dediği şey, 'Bunca yıl neredeydin?' olup, kızlık muayenesine götürmek istediğini söyledi."

ARINÇ SÖYLEMİŞTİ

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yaklaşık 1,5 yıl önce katıldığı bir televizyon programında Kışanak'ın yaşadıklarına ilişkin şunları söylemişti; "Ben bir BDP’li kadın milletvekiline çok kızıyordum, çok beddua ediyordum. Halen milletvekili bu insan ama onunla ilgili bir hatırayı dinledim, şimdi artık kızmıyorum. Çünkü 17 yaşındaki bir genç kızken Diyarbakır Cezaevi’nde o kadar ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki o kadar kendisini zorlamışlar ki ben de aklıma gelse dağa çıkardım" dedi.