15.07.2010 - 00:55 | Son Güncellenme:
ORTADOĞU'DA YENİ DÖNEM - Çınar Oskay
Bil’in Camii’nde eylem liderlerinden Muhammed ile buluşacağız. Ramallah’ın batısındaki boz dağların üzerinde virajlarda döne döne ilerliyoruz. Hizb-üt Tahrir topraklarındayız. Hava sıcak, sokaklarda kimse yok. Dört camiye de girip Muhammed’i soruyorum. Sonunda derneğin merkezinde buluyorum. Boş odalarda yer yatakları var. Batılı gönüllüler Filistinli eylemcilerle kalıyor. Cuma namazı sonrası cemaat ile birleşip duvara yürüyoruz.
İsrail askerleri, ellerinde telsiz, kontrol noktasındaki siperde göstericileri bekliyor. Kalabalık çılgınlar gibi bağırıyor, taş atmaya başlıyor. Hummer’lardan, siperden ‘tak, tuk’ diye sert sesler çıkıyor. Bir dakika sonra ise keskin bir ıslık duyuyorum, göz yaşartıcı gaz bombaları...
Panik halinde kaçışıyoruz. 40 metre kadar koştuktan sonra arkama bakıyorum. İsrail askerleri burnumun dibinde. İçimdeki Carl Lewis ortaya çıkıyor, taşların arasında zıplaya zıplaya depara kalkıyorum. Ağır teçhizatlı oldukları için yakalamaları kolay değil. Bir noktada rüzgâr göz yaşartıcı gazı üzerime sıçratıyor. Kalbim duracak gibi oluyor.
Askerleri atlatıp saklanıyorum. Ağaçlar arasında Bünyamin’i arıyorum. Fotoğrafları çekmeye kararlı, önde. Askerler, iki kişiyi yakalayıp karakola dönüyor.
İKİNCİ AKIN
Filistinliler yine duvara dayanıyor. Gaz bombalarını yerden alıp askerlere fırlatıyorlar. Kıyamet meydanı! Yüzlerine maske takmalarının tek nedeni İsrail kameraları tarafından tespit edilmemek değil, göz yaşartıcı gaz. Gazı yerseniz, silmemeli, kendi kendine geçmesini beklemelisiniz.
Geçen yıl başına fünye isabet eden Amerikalı aktivist Tristan Anderson ölümcül şekilde yaralanmış. Davası sürüyor. Filistinlilerin de beş kaybı var.
Aklıma İsrail duvarına taş atan dünyanın en büyük entelektüellerinden Filistinli Edward Said geliyor. Taş atarken resmi çekilmiş, bir aydın olarak çok eleştirilmişti. “Zararsız bir keyif” diye açıklama yaptı.
İçimden taş atmak gelmiyor, gazeteciyim. Karşıdaki çocuklar da kör siyasetin kurbanı. Şüphesiz, onlar da bu cuma gününü Tel Aviv plajlarında dondurma yiyerek geçirmeyi tercih ederdi.
Artık bu gerçeküstü ortamın parçasıyız. Korku yok oluyor. Kendimizi eylemcilerle birlikte en önde buluyoruz. Adrenalin ve isyanın heyecanına kapılmamak zor.
Taş atan çocuklar bize “Welcome, welcome” diye bağırıyor. Düşmanı, taşlarla yenemeyeceklerini biliyorlar. Tek şansları, haberler ve dünya kamuoyunun baskısı.
İSRAİL’E DUVARIN ROTASINI DEĞİŞTİRTEN EYLEM
4 bin dönümlük alanda 80 Filistin köyü vardı. İsrail 2300 dönümünü işgal etti. Buraya Matityahu Yahudi yerleşimini kurdu. Etrafına duvar ördü. Şimdi 3 bin bina var. Muhammed ve arkadaşları, buldozerlerin önüne atladı, kendilerini çitlere, zeytin ağaçlarına zincirledi ama 1.7 kilometrelik duvara engel olamadı.
Yaratıcı bir eylem türü geliştirdiler: “Askeri operasyon gibiydi. Ölümü göze aldık. Hak verilmez alınır! İsrailli Arap arkadaşımız prefabrik bir evi gecenin köründe buranın orta yerine koydu. Duvarı aşıp evde buluştuk. Ertesi gün bir ev daha getirdik.”
İsrail askerleri, “Bu yapı mobil, bir ev sayılmaz” demiş. Ertesi gün yıkma kararı aldırmış. Bir evin en az 10 metrekareye yayılmış, kapısı, çatısı ve temeli olması gerekiyor. Hepsi bir olup 24 saatte evi inşa etmişler.
“Yasaya göre bizi yıkarlarsa diğer yerleşimleri de yıkmaları gerekecekti. Bu eylemler sonrası İsrail, duvarın rotasını değiştirmek zorunda kaldı.”
Bil’in, bugün Filistin direnişinin kalbi. İsrail askerlerinin müdahale ettiği Mavi Marmara gemisinin maketi de burada yapıldı.
Bir noktada rüzgâr göz yaşartıcı gazı üzerime sıçratıyor. Kalbim duracak gibi oluyor.
GAZ BOMBASINDAN NASIL KAÇILIR?
Sürekli yukarı bakarak, bombalardan sıyrılmayı, rüzgârın yönüne göre manevra yapmayı öğreniyoruz. Yakar top gibi! Filistinliler bize de “Turki, Turki” diyerek zafer işareti yapıyor. Çocuklardan biri gazı yiyip yere kapaklanıyor. Karga tulumba alıp askerlerden kaçırıyorlar. Bir ağacın altına yatırıp burnuna soğan tutuyorlar. İki dakika sonra ayılıyor, pat diye ayağa kalkıyor. Müthiş bir alkış kopuyor. Avrupalı, Amerikalı gönüllüler endişeyle izliyor. Bazı kızların gözünde yaş var. Eylemciler geri çekilmeye başlıyor. Çocuklar, maskeli adamlar dans ederek, şarkı söyleyerek kasabaya dönüyor. Gurur ve coşkuyla... Bugün, yaşadıkları açık hava hapishanesinden intikam aldılar. 2-3 metreden askerlerin kafalarına taş atan gözü kara çocuklar gördüm. Aklıma insanların eğlence için boğalar önünde koştuğu İspanyol festivalleri geliyor. Buradaki çocuklar ise yanlış zamanda yanlış yerde doğdular.
YARIN: Türkiye-İsrail krizi Filistinli garson kızla İsrailli taksi şoförünün hayatını nasıl etkiledi?