Gündem İstanbul'da cuma namazı saat kaçta kılınacak? İl il cuma namazı vakitleri

İstanbul'da cuma namazı saat kaçta kılınacak? İl il cuma namazı vakitleri

13.12.2019 - 12:14 | Son Güncellenme:

Cuma namazı saat kaçta kılınacak sorusu yüz binlerce müslüman tarafından araştırılmaya devam ediyor. İslam aleminde çok özel gün ve gecelerden olan Cuma gününde yüz binlerce müslüman cuma namazını kılabilmek için camilere akın edecek. Peki İstanbul'da cuma namazı saat kaçta? İşte il il cuma namazı vakitleri...

İstanbulda cuma namazı saat kaçta kılınacak İl il cuma namazı vakitleri

Cuma namazı saati yaklaşıyor. İslam aleminde çok özel bir yere sahip olan Cuma gününde kılınacak olan cuma namazı için yüz binlerce müslüman camileri doldurup taşıracak. Kılınacak olan cuma namazı için hazırlıklarına başlayan müminler cuma namazı saatlerini araştırmaya başladı. Peki Cuma namazı saat kaçta kılınacak? İşte il il cuma namazı vakitleri...

Haberin Devamı

İSTANBUL CUMA NAMAZI SAATİ

13 Aralık 2019 Cuma namazı saati İstanbul için 13.03.

ANKARA CUMA NAMAZI SAATİ

13 Aralık 2019 Cuma namazı saati Ankara için 12.47.

İZMİR CUMA NAMAZI SAATİ

13 Aralık 2019 Cuma namazı saati İzmir için 13.10.

İL İL CUMA NAMAZI SAATLERİ İÇİN TIKLAYINIZ

CUMA NAMAZININ ÖNEMİ!

Müslümanların cuma günü yaptıkları haftalık toplu ibadetin önemi üzerinde durulmakta ve Resûlullah döneminde yaşanan bir olay ışığında ibadet ciddiyeti ve mabet âdâbıyla ilgili bir uyarı yapılmaktadır.

Dilimizde cuma şeklinde telaffuz edilen “cum‘a” (cumu‘a, cuma‘a) kelimesi, “toplamak, bir araya getirmek” anlamına gelen “cem‘” kökünden türetilmiş bir isimdir. İslâm’dan önce ‘arûbe” diye anılan bu günün cum‘a adını almasının sebebi hakkında değişik izahlar bulunmakla beraber, bunların ortak noktası toplantı günü olması özelliğidir. Bu günün önemi ve faziletiyle ilgili birçok hadis bulunmaktadır. Bunlardan ikisinin anlamı şöyledir: “Güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır. Âdem o gün yaratılmış, o gün cennete girmiş ve o gün cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de cuma günü kopacaktır” (Müslim, “Cum‘a”, 18); “Cumada öyle bir an vardır ki eğer müslüman bir kul o anı denk getirir Allah’tan iyi bir dilekte bulunursa Allah onu kendisine muhakkak verir” (Müslim, “Cum‘a”, 13-15). Bazı rivayetlere dayanarak müslümanlar cuma gününün kendileri için bir bayram günü olduğunu kabul ederler ve bu güne ayrı bir önem verirler. Cuma hazırlığı çerçevesinde sünnet olan işlerin başında boy abdesti almak gelir; hatta bu, bazı âlimlere göre farzdır.

Haberin Devamı

Cuma günü öğle vaktinde öğle namazı yerine kılınan namaza cuma namazı denir. Belli şartların varlığı halinde cuma namazının farz olduğu hususunda icmâ vardır. Cuma namazının tarihçesi hicret öncesine uzanır. Peygamberliğin 11. yılı (m. 620) hac mevsiminde gerçekleşen ilk Akabe görüşmesi sonucunda Yesribli (Medineli) altı kişinin müslüman olmasını takiben bu şehirde İslâmiyet yayılmaya başlamış, hatta ertesi yıl yapılan Birinci Akabe Biatı’nın ardından Resûl-i Ekrem Medineliler’e İslâm dini hakkında bilgi vermesi ve Kur’an öğretmesi için Mus‘ab b. Umeyr’i görevli olarak göndermişti. İşte kaynaklar anılan bu ilk görüşmede Hz. Peygamber’e ilk olumlu cevabı veren ve peygamberliğin 13. yılında (m. 622) yapılan İkinci Akabe Biatı’nda kendi aile çevrelerindeki İslâmî gelişmeleri takiple görevli on iki kabile sorumlusuna başkan (nakîbü’nnukabâ) seçilen Es‘ad b. Zürâre’nin Medine yakınlarında cuma namazı kıldırdığını kaydetmektedir. Bazı rivayetlerde Mus‘ab b. Umeyr’in de bu dönemde Medine’de cuma namazı kıldırdığı belirtilir. Hz. Peygamber’in ilk defa cuma namazı kıldırması ise hicret esnasında olmuştur. Şöyle ki, Resûlullah Medine’ye bir saat mesafede bulunan Kuba’ya varınca orada konaklamış ve pazartesiden perşembeye kadar ashabı ile beraber çalışarak İslâm’ın ilk mescidini inşa etmiştir. Cuma günü buradan hareket edip Medine yakınlarında Rânûnâ vadisine ulaştığında buradaki Sâlim b. Avf kabilesine misafir olmuş ve o sırada cuma vakti girdiğinden anılan vadideki namazgâhta cuma namazını kıldırmıştır. Günümüzde, bu yerde inşa edilmiş ve Mescid-i Cum‘a adıyla anılan küçük bir cami bulunmaktadır. O tarihten sonra toplu cuma ibadeti düzenli bir farîza olarak ifa edilmekle beraber konumuz olan âyetlerle bu ibadetin önemi pekiştirilmiş ve –aşağıda açıklanacağı üzere– bir olaydan hareketle hem bu namazın cemaat olarak yerine getirilmesi gereği hem de bu sırada dikkat edilecek bazı hususlarla ilgili mesajlar verilmiştir.

Haberin Devamı

9. âyetteki özel vurgunun yanı sıra Resûlullah’ın birçok hadisinden cuma namazının diğer namazlardan daha güçlü bir farîza olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan biri meâlen şöyledir: “Her kim önemsemediği için üç cumayı terk ederse, Allah onun kalbini mühürler” (Ebû Dâvûd, “Salât”, 210; Tirmizî, “Cum‘a”, . Hürriyeti kısıtlanmamış, yolculuk halinde olmayan ve geçerli mazereti bulunmayan müslüman erkeklere cuma namazı farzdır. Hastalık, camiye gidemeyecek ölçüde yaşlılık, hasta bakıcılık, hava ve yol durumunun sağlığa zarar verecek ölçüde olumsuz olması, can ve mal güvenliğinin tehlikeye girmesi cuma namazına gitmemeyi meşru kılan mazeretlerdir. Yine fakihlerin birçoğuna göre camiye götürecek kimsesi bulunsa bile âmâya cuma namazı farz değildir. Kendilerine cuma namazı farz olmayan kadınlar ve geçerli mazereti bulunan erkekler camiye gidip bu namazı kıldıkları takdirde ayrıca öğle namazı kılmaları gerekmez. Cuma namazının geçerli olabilmesi için ileri sürülen şartlar özetle şunlardır:

Haberin Devamı

1. Cuma kılınacak yerin şehir veya şehrin civarında bir yerleşim birimi olması,

Haberin Devamı

2. Caminin belli özellikler taşıması,

3. Namazın devlet başkanı veya devlet otoritesinin izin verdiği bir imam tarafından kıldırılması,

4. Belirli sayıda cemaat bulunması,

5. Muayyen vakitte kılınması,

6. Hutbe okunması. Bu namazın müslümanların hayatında özel bir öneme sahip olması sebebiyle ve konuya ilişkin uygulamaların da etkisiyle müctehidler belirtilen hususlarda bazı şartlar ileri sürmüşlerse de zamanla bu görüş ayrılıklarının söz konusu ictihatların asıl amacı dışına çıkarılarak derinleştirildiği bir gerçektir. Esasen vakit ve hutbe şartı ile ilgili önemli bir ihtilaf bulunmamaktadır: Cuma namazının vakti –Hanbelîler’in dışındaki– üç mezhebe göre öğle namazının vaktiyle aynıdır; hutbenin şart olduğunda ise görüş birliği vardır. Diğer şartlara gelince, bunlarla ilgili görüşlerin delilleri ve amaçları dikkate alındığında, küçük veya büyük bir yerleşim biriminde bulunan müslümanların cemaatte belirli bir sayı aranmaksızın ve arkasında namaz kılmaya razı olunan bir imam bulunduğunda cuma namazını kılmalarının gerekli olduğu sonucuna ulaşılabilmektedir.