Gündem İşte çıkmayan kitap

İşte çıkmayan kitap

20.12.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

İşte çıkmayan kitap

İşte çıkmayan kitap




Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, "Köstebek: Fethullahçı İstihbaratçılar Dosyası" adlı kitabını bitirdiğinde başına gelecekleri "son sözöde kayda geçti. Hablemitoğlu, henüz yayımlanmamış kitabına, Fethullah Gülen’in "zoraki ayrılık" nedeniyle cemaat üzerindeki kontrolünü yitirdiğini ve cemaat içindeki şahinlerin teröre ve güç kullanmaya kaydığını vurgulayarak başladı. Gülen’in TSK’ya karşı, "silahlı ve yasal bir güce sahip olmak için" istihbarat birimlerinde kadrolaşmaya ağırlık verdiğini belirten Hablemitoğlu, kitabında, söz konusu örgütlenmenin devleti "kansız" teslim almak amacına hizmet ettiğini öne sürdü.

FETHULLAHÇI FİDANLAR!
Kitabında, resmi belgeler üzerinden istihbarat birimleri arasındaki çekişmeleri ortaya koyan Hablemitoğlu, MİT ve Jandarma Genel Komutanlığı raporlarına karşın Emniyet bültenlerinde Gülen’in korunduğunu iddia etti. Polis Akademisi’nde ve diğer eğitim kurumlarında Fethullahçı kadrolaşmayı resmi belgelerle ortaya kayan Hablemitoğlu’nun, kitabının son sözünde şu çarpıcı satırlar yer alıyor: "Devlet güvenliğinin zaafa uğraması pahasına, basit çıkar hesaplarına ya da makamından olma - düşman kazanma korkusuna dayalı ilgisizlik, sorumsuzluk, vurdumduymazlık, fırsatçılık, yandaşlık ve işbirlikçilik gibi tüm olumsuzlukların oluşturduğu bataklık zemin, devletin stratejik kurum ve kuruluşları içindeki Fethullahçı fidanların (!) adeta ormana dönüşmesine yol açmıştır."

TEHDİTLER HIZLA ARTTI
"Bu çalışmayı sürdürürken, telefonlarımın dinlendiğine, bilgisayarıma girilerek e - postalarımın ve dosyalarımın kopyalandığına ve izlendiğime bir kere daha emin oldum. Bu nedenle, önlem olarak, internet bağlantısı olmayan ikinci bir bilgisayar edindim ve kullandım. Bu arada, telefon ve e - posta ya da posta kutusuna not yoluyla gerçekleştirilen tehditlerin sayısında da bir önceki yıla göre önemli artış gözlemledim. Tehditlerle ilgili olarak Valilik’ten ‘koruma’ isteminde bulunmayı ise anlaşılır nedenlerden dolayı hiç düşünmedim. Bu süreçte, benim de kayda değer bazı kişisel hatalarım söz konusu oldu: Telefonda karşılıklı bilgi ve belge alışverişi taahhüdünde bulunarak randevulaştığım bir kişiye, buluşma yerini ve saatini alenen söyleme hatasında bulundum."

BELGELERİM ÇALINDI
"Randevu öncesinde, fakültenin otoparkına bıraktığım otomobilimin alarmının çalışmadığını fark ettim. Otomobili kontrol ettiğimde, içinde araştırma ile ilgili belgeler, ses ve görüntü kasetleri ile CD’lerin bulunduğu alelade iki plastik poşetin bagajımdan gasp edildiğini fark ettim.
Devlet içine sızmış "köstebeköleri araştıran bir akademisyen olarak, semt karakoluna ya da Hırsızlık Bürosu’na başvurmanın ne anlama geldiğini ve geleceğini en iyi algılayan bir yurttaş olarak, "Fethullah’ın Copları" kitabının yazarı, gazeteci Zübeyr Kındıra’nın yaptığını yapmadım, akıbetini paylaşmadım. Onun otomobilinin - kitabının hazırlık evresinde - soyulması üzerinden geçen yıllar zarfında, faillerin yakalanmamış olmasına da zaten hiç şaşırmamıştım..."

SİZ BUNLARI OKURKEN...
"Sizler bu satırları okuduğunuzda, eminim ki, hakkımda bugüne kadar açılmış yüz milyarlarca liralık manevi tazminat davalarına, yenileri eklenecektir. Her zaman olduğu gibi kimi siyasiler devreye girerek Üniversite Rektörü’nü hakkımda yasal işlem yapmaya zorlayacaktır. Tehditler ve hakaretler hız kesmeyecek, aileme de yönelecektir. Gelen duyumlara göre, Emniyet ve MİT bünyesinde, gerektiğinde aleyhimde kullanılmak üzere dezenformasyon çalışmaları kapsamında olumsuz bilgi notları ve dosyalar hazırlanmıştır. Telefonlarım bir şekilde dinlenmeye devam edecek, hakkımda imzalı, imzasız suç duyuruları yapılacak, TBMM’de aleyhimde soru önergeleri verilecek, bütün bunları dikkate alan savcılık evimde arama yaptıracaktır.
Almanlar’dan Fethullahçılar’a, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısına göz diken tüm unsurlara karşı bunca zahmete ve minnete değer mi, diyorsanız Atatürk’ün manevi mirasçısı olarak "evet değer" diyorum. Çünkü Türküm ve başka Türkiye yok!"