Gündem Kadın özgürleşmeden demokrasi olmaz

Kadın özgürleşmeden demokrasi olmaz

20.03.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

CHP’den milletvekili aday adayı olan avukat Aksoy, kadına yönelik şiddetle mücadelede en önemli konunun sürdürülebilir bir devlet politikası yaratmak olduğunu belirtti ve “Kadını hayatın içine almayan bir ülkenin demokratik olması mümkün değil” dedi.

Kadın özgürleşmeden demokrasi olmaz

7 Haziran seçimlerinde CHP Ankara 1. bölge aday adayı olan Ankara Barosu’nun ilk kadın Başkanı Sema Aksoy, “Kadını özgürleştirmeyen, toplumsal hayatın içine almayan, erkekle eşit tutmayan bir ülkenin demokratik olduğunu söylemek mümkün değil. Şu anda Türkiye demokrasiyle yönetilmiyor” diye konuştu.
Avukat ve Çankaya İlçe Başkanı’yken 1999 seçimlerinde 3. sıradan aday olan, ancak CHP baraja takıldığı için meclise giremeyen Aksoy, 7 Haziran seçimlerinde Ankara 1. bölgeden aday olabilmek için 29 Mart’taki ön seçimlere girecek. “Keşke bütün adaylar ön seçimle belirlense. Bütün partiler bunu uygulasa. Diğer partilerde ön seçimi göremiyoruz. Ben umut ediyorum ki bu dönem kadın ağırlıklı bir Meclis olsun” diyen Aksoy, şöyle devam etti:
“Kadını özgürleştirmeyen, hayatın içine almayan, erkekle eşit tutmayan bir ülkenin demokratik olduğunu söylemek mümkün değil. Şu anda Türkiye demokrasiyle yönetilmiyor. Çünkü kadın yok. Kadın yönetici sayımız yüzde 9. Kadın hakim savcı sayımız da oldukça düşük. Kadınlarımız yine en çok avukatlık mesleğinde varolabiliyor. Yüzde 40 oranında kadın meslektaşımız var. Tırnaklarıyla kazıyarak mesleği sürdürmeye çalışıyorlar. Neden avukatlık? Çünkü bir erkeğe ve iznine tabi değiller.

‘Şiddet her yere hâkim olmuş’
Erkeklerde zayıfa karşı şiddet eğilimi her halde var. En son örneğini, bizi temsil ettiğini düşündüğümüz milletvekillerinde gördük. Meclis’ten beş yaralı çıktı. Meclis’in ruh yapısını düzeltmemiz lazım. O ruh yapısını düzeltmezsiniz, evde kocaya da, okulda öğretmene de örnek olamazsınız. Televizyonu açanlar, milletvekillerinin birbirini yaraladığını, sandalyelerin havada uçuştuğunu görüyor. Şiddet heryere hakim olmuş. İnsanlar birbirinden, komşu komşuşusundan korkar hale gelmiş. Tüm kurumların topyekün seferberliğe geçmesi lazım. Her parti ideolojik yaklaşırsa çare bulamayız. Birbirini seven insanlar topluluğu yaratmaya çalışmalıyız. O zaman huzur ve adalet gelecektir.

‘Erkek kadını malı görüyor’
Kadın cinayetinde Özgecan olayı halkalardan biriydi. Tokat’ta, öğretmen diye tanımlayamayacağım bi kadının söylemlerinde de ortaya çıktı. ‘Eteklerinizin boyunu kısaltmayın, Özgecan gibi olursunuz’. Kadını birey olarak görmeyip, kıyafeti ve ahlâkını giydiği kıyafetle ölçmeye çalışan bir ruh halinin ifadesiydi. Kadınlar ‘boşanmak istiyorum’ deyince ölümle karşılaşıyor. Yani erkekler kadınları mal olarak görüyor. Taşıyabileceği, koruyabileceği, boşansa da ona ait olan mal. Zihniyeti değiştirmedikçe bu ölümlerin önüne geçmekte ne yazıkki mümkün olmayacak. Türkiye ilk defa 2005’te kadına şiddetle mücadeleyi devlet politikası haline dönüştürdü ve o yıl bir çıkış yapıldı. Toplantılar yapıldı. Fakat bir yıl sürdü. Kadına şiddetle mücadele sürdürülebilir bir devlet politikası haline getirilemedi. Kadına yönelik şiddetle mücadelede en önemli konu, sürdürülebilir bir politika yaratmaktır. Yoksa anlamı yok.

Haberin Devamı

‘Çıkış yolu, devlet politikası’

Son zamanlarda rastladığımız şey ise, çocuk yurtlarındaki tecavüz vakaları. 9 yaşından başlayarak tecavüz edilen çocuklarımız. Meclis’in ciddi bir araştırma komisyonu kurması lazım. Taciz, tecavüz, cinayet vakalarının nasıl yok edileceğine dair rapor hazırlanması ve bunun devlet politikası haline getirilmesi lazım. Çıkış yolu budur. Bunu yapmadığımız takdirde hergün kadınlarımız ölmeye devam edecektir. Kısa vadeli programlarla ölümlerin önüne geçemeyeceğimiz ortadadır. Şiddetin nesiller arasında aktarılan bir olgu olduğunu da unutmayalım. Şiddet faillerinin, daha evvel şiddete tanık olmuş, ya da şiddetin mağduru olmuş kişiler olduğunu görüyoruz. Bu çok önemli. Çocuklarımızı sevgiyle büyütelim. Saygıyı öğretelim. Eğer çocuğumuzu döversek, yarın öbür gün onun da eşini döveceğini, annesini, babasını döveceğini de unutmayalım.”

Haberin Devamı

(TÜRKER KARAPINAR / Ankara)

Twitter’dan cinsiyetçi aşağılamayı dava etti!

ABD’li oyuncu ve politik aktivist Ashley Judd, basketbol maçında attığı tweet yüzünden cinsiyetçi, şiddet, hakaret ve tehdit içeren mesajlara maruz kaldı. ABD Üniversiteler Arası Eyalet Basketbol Şampiyonası kapsamında oynanan Arkansas-Kentucky maçı sırasında Arkansas’ın centilmenlik dışı davrandığını Twitter hesabından paylaşan Judd, sosyal medya üzerinden eleştiri yağmuruna tutuldu. Twitter üzerinden cinsiyetçi tepkiler, tehditler alan ve hakarete uğrayan Judd olayı mahkemeye taşıdı. Olayla ilgili konuşan Judd, “Maçın heyecanı ve atmosferinden etkilenip o şekilde bir tweet at tım” diyerek kendini savundu. Judd, daha önceden üç kez tecavüze uğradığını itiraf etmiş ve kadınlara yönelik şiddet konusunda aktif olarak eylemlerde yer almıştı.
Geçtiğimiz yıl İngiltere’de benzer bir olay gerçekleşmiş, politikacılara cinsel hakaret içerikli tweetler atan kullanıcılar 18 hafta hapis cezasına çarptırılmıştı. Ancak henüz mahkeme aşamasında olan olay için ünlü aktivistin çok fazla şansı olmadığı ifade ediliyor. Twitter’da tanınmış biri olması ve fazla takipçisi bulunması mahkemeyi kazanma şansını artırsa da ABD’de bu tarz davalar cezayla sonuçlanmıyor. (DIŞ HABERLER)

Haberin Devamı

Siyasette kadının adı var kendisi yok!

Türkiye, kadının siyasette temsilinde dünya ülkeleri arasında 82’inci. 550 koltuklu Meclis’te 78 kadın vekilin bulunduğu göz önüne alındığında liderlerin ‘Kadına öncelik vereceğiz’ söylemleri lafta kalıyor...

Her seçim öncesi parti liderlerinin, “Siyasette kadınlara öncelik vereceğiz”, “Siyasette daha çok kadın istiyoruz” açıklamalarının aday seçimlerine yansımadığı son yapılan genel ve yerel seçimlerde kadınların temsil oranının azlığı ile ortaya çıktı. 2011 genel seçimlerinde 550 sandalyeli TBMM’ye 78 kadın vekil girebilirken Türkiye bu sayı ile dünya sıralamasında 82’inci sırada yer aldı.
7 Haziran genel seçimlerine 3 aydan az bir süre kalırken aday adayları başvuru sürelerinin sona ermesinin ardından parti genel merkezlerinde kulis çalışmalarına başladı.
Kadınların siyasette daha çok temsil edilmesi gerektiğini söylemlerine karşı partilerin kadın adaylarını alt sıralara koyması kadınların seçilmelerini zorlaştırıyor. 12 Haziran seçimleri sonucu, Ak Parti Meclis’teki 327 milletvekilinden kadın vekil sayısı 45’de kaldı. Sakarya Milletvekili Ayşenur İslam ise kabinenin tek kadın bakanı. 12 Haziran seçimlerinde listesinde 109 kadına yer veren CHP’nin çıkardığı 135 vekilden sadece 19’u kadın vekil oldu. Emine Ülker Tarhan ile Birgül Ayman Güler’in partiden istifa etmeleri ile CHP’nin Meclis’teki kadın vekil sayısı 17’ye düştü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 7 Haziran seçimleri için Ankara, İstanbul ve İzmir’deki 1’inci sıra adaylarının kadınlardan seçileceği sözünü vermişti.
En fazla vekil BDP’nin
2011 seçimlerinde yüzde 1 düşüren MHP, kadın adayları yönünden de Ak Parti ve CHP’nin gerisinde kaldı. 12 Haziran listesinde 68 isimle en az kadın adaya yer veren MHP, 23. dönemde iki olan kadın vekil sayısını da sadece bir artırabildi. MHP, Zühal Topçu, Ruhsar Demiral ve Meral Akşener’i parlamentoya gönderdi.
BDP ise 23’üncü Dönem Meclis’te 7 olan kadın vekil sayısını hem 11’e yükseltti, hem de 36 bağımsız arasından 11 kadın adayını Meclis’e göndererek, oransal bazda bütün partileri geride bıraktı. 12 Haziran seçimleri sonucu 43 ilden ise hiç kadın milletvekili çıkmadı. TBMM’de geçen dönem yüzde 9 olan kadınların temsil oranı da yüzde 14’e çıkması dünya sıralamasında 82’nci olmayı engelleyemedi.
40 belediyeyi kadın yönetiyor
30 Mart 2014 yerel seçimlerinde büyükşehir, il ve ilçe belediye başkanlıklarından bin 381’nin 40’ı kadın seçildi. Bunlardan 25’i BDP’li. Geri kalan 15 kadın belediye başkanı ise CHP, Ak Parti ve MHP’den. Türkiye’de yerel seçimlerde kadınların temsiliyet oranını BDP yükseltti. Bu seçimlerde il genel meclislerine giren 3379 kişden 110’u kadın. 81 il genel meclisi başkanının ise sadece ikisi kadın. (ÜNAL ÇAM / Ankara)

Haberin Devamı

Kadın özgürleşmeden demokrasi olmaz
84 yaşında kep atacak

Haberin Devamı

Üsküdar’da yaşayan 84 yaşındaki Fatma Mihriban Aktarı, 61 yıl sonra afla döndüğü ve 3 vasıtayla gittiği Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden bu yıl mezun olacak.
1931’de Balıkesir’de göçmen bir aileinin kızı olarak dünyaya gelen Aktarı, liseden öğretmen diplolmasıyla mezun oldu.
Aktarı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde resim bölümüne girmek istedi ancak mezun fazlalığı gerekçesiyle Fransızca bölümüne kayıt yaptırmak zorunda kaldı. Ancak okula başlayacağı gün babası vefat etti ve okulu bıraktı.
Maddi imkansızlıklar nedeniyle okulu bırakan Aktarı, “O zamanlar yardım kurumları yoktu. Burslar, devlet yardımı, okul yardımı yoktu. Çalışmak zorundaydım” diye konuştu.
61 yıl sonra döndü
Doğu’da bir süre öğretmenlik yapan Aktarı, İstanbul’a döndükten sonra babasının çalıştığı bir şirketin matbaasında işe başladı. Kendisiyle aynı matbaada çalışan eşiyle tanışıp evlenen Aktarı bir süre daha öğretmenlik mesleğine devam etti.
Emekli olduktan sonra birçok kursa gittiğini dile getiren Aktarı, 2011’de televizyonda dinlediği bir haberden sonra tekrar okumaya karar verdiğini şöyle anlattı:
“Bir gün televizyonda ‘Hükümet hiç koşulsuz af çıkardı’ haberini duydum. Yaş mevzusu yok. ‘Bu beni de kapsar’ dedim, başvurdum. Gerçi elimde hiç evrakım, belgem yok. Hırsımdan yırtmıştım tüm belgeleri. Senelerce Mimar Sinan’ın önünden geçemedim o kadar çok istediğim bir şeyi yapamadığım için. Evin içinde çılgın gibiyim, kimseye de bir şey demedim. Oğlumun o zaman doçent olan bir arkadaşına sordum. Kızlık soyadımı aldı ve bir hafta sonra döneceğini söyledi. Öğrenci bürosundakilerle konuşup arşivden dosyamı çıkardılar. 61 yıl sonra buldular. O doçent benden habersiz kaydımı bile yaptı. ‘Kaydını yaptım’ deyince bayılacaktım.”
4. sergisini açtı
Üniversiteye 2011’de başladığını belirten Aktarı, haziranda mezun olacağını ifade ederek, “Konumuz, ‘Buluşma ve ayrılma’. 10 eskiz yapıp, 17 Nisan’da takdim edeceğiz. Hazirandaki mezuniyet törenime Bosna Hersek’teki akrabalarım gelecek. Onlar benden de heyecanlılar” dedi.
Bu yıl, 4’üncü kişisel sergisini bir hafta önce Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun fuayesinde açan Aktarı, genelde peyzaj resimleri yaptığını, gezdiği, gördüğü ve yaşadığı yerleri çizdiğini söyledi. n İSTANBUL AA