Gündem ‘Kadın ve erkeğin hiçbir farkı yoktur’

‘Kadın ve erkeğin hiçbir farkı yoktur’

12.05.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Süleymaniye’de hutbe veren Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş “Dinimize göre erkek ve kadın arasında kulluk ve sorumluluk, mükafat ve ceza, iffetli ve onurlu bir hayat yaşamada hiçbir fark yoktur” diye konuştu.

‘Kadın ve erkeğin hiçbir farkı yoktur’

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İstanbul’da Süleymaniye Camisi’nde hutbe okudu ve cuma namazını kıldırdı. Hutbesinde aile kurumunun önemine dikkat çeken Erbaş, “Aile, Rabb’imizin rahmeti ile desteklediği, çocuklar ve temiz rızklar ihsan ederek güzelleştirdiği mukaddes bir yuvadır. Aile insan için huzura ermenin ve güven duygusunu derinden hissetmenin adıdır. Aile bizim en değerli hazinemiz, vazgeçilmez değerimizdir” dedi. Erkek ve kadının Allah tarafından adalet üzere yaratıldığını belirten Erbaş, şunları söyledi: “Dinimize göre erkek ve kadının yaratılış gayesi birdir. Her ikisi de değerlidir, temel hak ve dokunulmazlıkları vardır. Kulluk ve sorumluluk, mükafat ve ceza, iffetli ve onurlu bir hayat yaşamada aralarında hiçbir fark yoktur. İslam’ın ailede en ideal yaklaşım olarak gösterdiği hedef adalet ve ihsan ahlakıdır. Aile bireylerinden her biri, diğerini hoşnut etme gayesini davranışlarının merkezi yapmalıdır. Zira adalet ve ihsanın hakim olduğu aileler huzur yuvalarıdır. Yüce dinimiz İslam, bizlere aile saadetinin ve mutluluğunun yollarını göstermiştir. Bizler için aile hayatında en güzel örnek Peygamber Efendimizdir. O, ailede ihsanı, iyiliği ve adaleti emretmektedir. Zira ailede ihsan üzere iyilikte yarışma vardır. İhsan, ailede sevgiyi ayakta tutan, diğerkamlık ve fedakarlığı içinde barındıran yüce bir değerdir. İhsan, hiçbir karşılık beklemeden ve asla minnet altında bırakmadan yapılan iyiliktir. Ailede adalet, karşılıklı sevgi ve saygının gözetilmesidir. Fertlerin onurunun korunması, emeğin takdir edilmesidir. Haklar ve sorumluluklarda hakkaniyetin ve insaflı bir yolun benimsenmesidir.”

Haberin Devamı

‘Evlatlarınızı ayırmayın’

Ailede karşılıklı anlayışın hakim olması, eşlerin birbirine güven duyması ve sadakat göstermesi gerektiğini ifade eden Erbaş, şunları aktardı: “Aile fertleri arasında yardımlaşma ve dayanışma asıldır. Ailede her fert sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir. Alınan kararlarda istişare hakim olmalıdır. Anne-babalar hem birbirlerine hem de çocuklarına karşı cinsiyet farkı gözetmeksizin adalet ve hakkaniyetle davranmalıdır. Zira, her anne-baba, ‘Allah’tan korkun ve evlatlarınız arasında adaletli olun’ emrinin muhatabıdır.”

‘Engeller aşılır’

Erbaş, Engelliler Haftası’na da değinerek, “Hepimiz biliyoruz ki pek çok ailede engelli kardeşlerimiz bulunmaktadır. Engeller, mutlu ve huzurlu bir aile ortamında aşılabilir. Gerek doğuştan, gerekse sonradan ortaya çıkan engellilik durumu çalışmaya, üretmeye ve başarıya asla engel değildir. Asıl engellilik aklını, gönlünü, elini ve dilini, şefkat ve merhamete kapatmaktır” dedi. - AA

Erbaş’tan hızlı namaz uyarısı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Ramazan ayının temasının ‘israf’ olduğunu belirtti. Erbaş, israfın dünyanın dengesini bozduğunu, bir tarafta insanların açlıktan ölürken diğer taraftan fazla tüketimden öldüğünü söyledi. Ramazan ayında bazı cami imamlarının hızlı bir şekilde teravih namazlarını kıldırmasına değinen Erbaş, şunları kaydetti:

Namaz teravih de olsa beş vakit namazlar da olsa gerçekten usulüne uygun kılınması gerekiyor. Üstelik teravih rahatlama demektir, yorulma demek değildir. Namazını usulüne uygun bir şekilde kılmamız gerekiyor. O yüzden çok acele etmeye gerek yok. Ramazan ayında teravih namazımızı rahat bir şekilde hocalarımızın kıldırmasını ve acele etmemelerini özellikle tavsiye ediyorum.” - İSTANBUL AA

‘Ramazan’da ‘e-oruç’ tutun’

Diyanet İşleri Başkanlığınca yayımlanan aylık dergide, Ramazan orucuyla, “e-oruç”un birleştirilmesi önerilerek, internette harcanan vaktin aile ve yakınlarla geçirilmesi tavsiyesinde bulunuldu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. İlhan Kılıç, “Diyanet” dergisinde yayımlanan yazısında “e-oruç”u şöyle tarif etti: “Öncelikle elalemin yediği yemeği ya da gezdiği yerleri layklamakla zaman geçirmek yerine, yemek yiyemeyenleri düşünmek veya maddi imkansızlıktan dolayı gitmesi gereken ya da gitmek istediği yerlere gidemeyenleri dikkate almak. Diğer taraftan yüzlerce ya da binlerce kilometre ötede hayatta hiç tanımadığımız ve görüşmediğimiz bir kişi ile saatlerce vakit geçirmek yerine, her gün karşılaştığımız insanlarla ya da komşumuzun haliyle hemhal olmak.” -ANKARA Milliyet