Gündem Kararlılık olmazsa barış şansı ölür

Kararlılık olmazsa barış şansı ölür

15.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Marcus, “Erdoğan’ın ne yapmak istediğine karar vermesi ve bunu açıka ortaya koyması gererkiyor. Aksi takdirde bu ölümler, önümüzdeki birkaç yıl için barış şansının da ölmesi anlamına gelir” diye konuştu

Kararlılık olmazsa barış şansı ölür


Fransa’nın başkenti Paris’te meydana gelen saldırı İmralı ile yapılan görüşmelerin üzerine kara bulutları taşıdı. Paris saldırılarının anlamını ve önümüzdeki dönem için olası senaryoları, PKK’nın tarihini, örgütlenmesini ve mevcut değişimini en yakından takip eden isimlerden Aliza Marcus’a sorduk. 1989 yılından beri bölgeye düzenli olarak giden, BDP kadrolarının bir kısmını 20 yılı aşkın süredir tanıyan Amerikalı gazeteci, hassas sürecin ipuçlarını verdi.

* Sizce saldırının ardında kim olabilir?
- Sakine Cansız kurucu kadrodan kalan ender liderlerden biriydi. Sakine, benim bildiğim kadarıyla, sadık ve kendini adamış bir üyeydi. PKK’nın onu öldürmesi için bir neden yoktu, bu yönde bir kanıt da yok. Derin devletin de (eğer böyle bir şey varsa!) onu öldürdüğüne inanmıyorum. Bu konuda spekülasyon yapmak zor ama bence olası şüpheliler arasında PKK’ye PJAK konusunda mesaj göndermek isteyen İran ya da tek başına hareket eden biri var.

* Paris olayı görüşmeleri nasıl etkileyecek?
- Kürtler bundan böyle bu olayın arkasında Türk devleti olduğunu düşünecek. Türkiye ise saldırının Kürtler tarfından yapıldığını söyleyerek PKK’nın tüm yeleri tarafından uyulacak bir anlaşma yapabileceği konusunda soru işaretleri yarattı. Daha müzakereler başlamadan iki taraf da birbirinden şüphe eder hale geldi.

* Şimdi ne yapmak gerekiyor?
- Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ciddi liderlik göstermesi gerekiyor. Partisindeki milliyetçileri ikna etmek için söyledikleri, Kürtlerin başbakanın barışla ilgili söylediği olumlu özlere inanmasını da zorlaştırıyor. Erdoğan’ın ne yapmak istediğine karar vermesi ve bunu açıka ortaya koyması gererkiyor. Aksi takdirde bu ölümler, önümüzdeki birkaç yıl için barış şansının da ölmesi anlamına gelir.

* Görüşmelerin devam ettiğini varsayalım. PKK’nın silahsızlanmayı ve barışı kabul etmesi için önce kimin ikna edilmesi gerekiyor?
- Kandil. Ancak bunun için de ciddi ve kapsamlı bir plan olması gerekiyor.

Kürt halkı ikna olmalı

* Son sözü kim söyleyecek?
- BDP. Aslında ilk adres BDP olmalı. Abdullah Öcalan’ın tabii ki sürecin bir parçası olması lazım ama gerçek müzakereler BDP ile yapılmalı. Sonuçta BDP seçilmiş kişilerden oluşuyor. BDP halkın içinde bulunduğu gerçek durumu PKK’dan daha iyi anlıyor. Kültürel hakları, zorlukları, neyin ne kadar ve nasıl uygulanabileceğini daha iyi biliyor.

* PKK bu sürece nasıl bakıyor?
- PKK artık çözümün politik olacağını anladı. 1990’larda TSK’yı yenebileceğini düşünüyorlardı. Ama bunun olmayacağını anladılar. Kendilerini Kürt gruplar arasında politik olarak entegre etmek için çaba sarf ediyorlar.

* Dağdan inmeyi kabul edecekler mi?
- Bölgeye son gittiğimde yaptığım görüşmelerden şunu anladım: PKK’nın dağdan inmeyi kabul etmek zorunda kalacağı bir nokta gelecek. Bu nokta Türkiye’nin bölgedeki Kürtlerin istediği bir anlaşmayı sunduğu nokta. PKK’nın en güçlü noktalarından biri hakı dinlemesi, popüleritesi buna dayanıyor. Eğer halka iyi gözüken bir anlaşma sunuursa (PKK’nın dönmesini, topluma entegre olmasını, özgür bir politika ortamı oluşmasını kapsayan bir anlaşma) PKK’nın bunu kabul etmek konusunda baskı hissedeceğine eminim. Herhangi bir anlaşma, önce Kürt halkını tatmin etmeli.
Müzakere yapacak durumda değil

* Kandil, müzakereleri yürütmesi için Öcalan’a güveniyor mu?
- Eğer güveniyorlarsa buna şaşırırım. Öcalan ve Kandil arasında açık bir iletişim kanalı olursa, Öcalan Kandil’in gözünde ana müzakerecelerden biri olabilir. Ama böyle bir durum yok. Son kertede Kandil’in gözünde Öcalan bir mahkum ve Türkiye devleti kontrolü altında. Kandil’deki durumu bilmiyor, Kürtlerin durumunu bilmiyor. Eline gelen bilgi Türk devletnin filtresinden geçiyor. Kandil üzerinde kontrolü yok.

* Diyelim ki bu görüşmeler de yarım kaldı...
- Her şey daha kötü olur. Bakın, Türkiye eninde sonunda Kürtlerle konuşacak. Kürtlerin talepleri her sene daha net hale geliyor. Türkiye bunu bir lideri olan güçlü bir organizaysonla mı yoksa bölünmüş, 4-5 başlı bir örgütle mi yapacak? Türkiye’de büyümüş, Türk üniversitesinde okumuş, mükemmel Türkçe konuşan liderlerle mi yapacak yoksa köyünde kalamadığı için gecekonduda büyüyen, lise terk, hayatında tek bir Türk tanımamış kadrolarla mı?

Haberin Devamı

Suriyeli Kürtler dağda kalabilir

* Silahsızlanmanın önündeki en büyük sorun ne?
- PKK Suriye’de silahlara ihtiyaç duyduğu, gerçek bir mücadele veriyor. “PKK tamamen silahsızlanırsa Suriye’deki Kürtlere ne olacak?” sorusu gündemde olabilir.

* PKK’nın içindeki Suriyeli ve İranlı militanlar görüşmelerin sonucu ile ilgili söz sahibi mi?
- Murat Karayılan ve Abdullah Öcalan’ın onay vereceği bir anlaşmadan geri dönüş olmaz. Belki İranlı Kürtler ayrılıp kendi gruplarını kurabilirlar. Teoride bir oluşum var tabi ama bunu daha somut ve güçlü hale getirebilirler. Suriye’de de benzer bir durum olabilir. Türkiye Kürtleri dağdan iner, Suriyeli Kürtler silahlarla birlikte Kandil’de kalır. Silahı direniş İran ve Suriye’nin problemi haline gelir. Bu en iyi senaryolarda biri.

* PKK’nın bu süreçte kendi içinde bölünme ihtimali var mı?
- PKK’nın örgütten ayrılmak isteyenlere ne yaptığını biliyor musun? Onları vuruyorlar. Geride kalmak isteyenler olsa bile, eğer hayatta kalırlarssa, tamamen etkisiz olacaklar.

Haberin Devamı

1989’dan beri takip ediyor
Aliza Marcus, Kürt sorunu ile Türkiye’de Reuters haber ajansı muhabirliği yaptığı dönemde tanıştı. 1989 yılından itibaren PKK’yı izledi. PKK’nnın tarihini anlatan “Kan ve İnanç” isimli kitabını 2007’de yayınladı. PKK üyeleri, politik aktörler, sivil temsilciler ve sıradan vatandaşlarla konuarak ayzdığı kitap örgütle ilgili bugüne kadar yazılan en nesnel eserlerden biri olarak övgü aldı. Kitap Türkiye’de 2009 yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlandı.