14.09.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
ÖZGE KARA
Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nün yetiştirdiği belki en önemli isimlerden bir tanesi İsmail Saray. Sanatçı, enstitüden mezun olup eğitimine devlet bursuyla gittiği Londra’da devam etti. Aslen Kütahyalı olan Saray, Türkiye’ye döndükten sonra öğretmenliğe Samsun’da başladı. Buradaki zorunlu hizmeti sırasında sanat kütüphanesi girişimiyle dikkatleri çekti.
O dönem gerçekleşmesi neredeyse imkânsız gözüken bu girişim sanatçının yerel yönetimi kütüphane için bir bütçe ayırmaya ikna etmesiyle hayata geçti.
Yaptığı işlerle düşünce odaklı sanat eserlerinden oluşan kavramsal sanatın Türkiye’deki ilk uygulayıcılarından oldu. 1980 askeri darbe öncesi ülkede artan muhafazakârlık ve siyasi tedirginliğe odaklanan sanatçı, İstanbul merkezli sanat dünyasına uzak bulunduğu konum itibariyle işlerinin sergilenme fırsatının az olduğunun farkındaydı; bu yüzden uzun süre başka kurumlara tayinini talep etti. Talebi cevapsız kalınca 1980’de Türkiye’den ayrıldı. O yıllardan bu yana Londra’da yaşayan sanatçı Türkiye ve içinde bulunduğu ortamından kopmadı. Sanatını aktivizm olarak sürdürdü.
Sanatçı haklarına yönelik çeşitli kampanyalar yürüttü. Bu dönemde zaman zaman Türkiye’deki sergilere uzaktan katılmayı sürdürse de İsmail Saray, bugünlerde Salt Galata’da düzenlenen ‘İngiltere’den Sevgilerle, İsmail Saray’ başlıklı sergiyle 20 yılı aşkın bir zamandan sonra ilk kez Türkiyeli izleyiciyle buluşuyor.
2 Kasım’a dek açık
Sergi, sanatçının kişisel arşivinden derlenmiş pek çok eskiz, fotoğraf, video, yazışma gibi belgeler aracılığıyla İsmail Saray’ın yaşamı ve sanatsal pratiğine dair kapsamlı bir bakış sunuyor. Sanatçı sergi hakkındaki konuşmasında Salt çalışanlarına bu sergi için teşekkür ettiğini belirtti ve onlara ‘yoldaş‘ diye hitap etti.
Sergi 2 Kasım’a dek Salt Galata’da ziyaret edilebilecek.
Barış mı, terör mü?
Sergide yer alan eserler içinde öne çıkanlardan bir tanesi de Salt Araştırma’da yer alan “Brand New” eseri. 2010’da Londra’da ‘From Floor to Sky’ başlıklı sergide gösterilen işte, izleyiciden salona yerleştirlmiş bir kütüğe bir yüzeyinde “peace” yani “barış”, diğer yüzeyinde ise “terror” yani “terör” yazan çekiç benzeri bir aletle vurması bekleniyor. Eser, böylece barış ve terör gibi iki zıt kavramı sürekli üst üste getiriyor ve bu bitmek bilmez ikileme dikkat çekiyor.