30.03.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
LEFKOŞA Milliyet
Ada’nın ‘Tavuri’ yani ‘Şeytan’ lakaplı ünlü hırsızı Mustafa Serttaş’ın (50) hayatı kitaplaştı. Hayatının 37 yılını hapiste geçiren ve 405 kez mahkemeye çıkan ‘ünlü hırsız’ “cezaevi benim evim oldu, fakirleri soymadım, zenginden aldım” diyor. Rum Yönetimi Eski Lideri Tasos Papadopulos’u, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun kızını dolandıran Tavuri, babasının aileyi terk etmesinden sonra kendisine yeni bir hayat çiziyor. Dolandırıcılık yaparken, ya Bakan oluyor, ya milletvekili ya Albay ya ünlü bir işadamı ya da Türkiye’den gelen üst düzey bir yetkili. İlk hırsızlığını 14 yaşında yapan Tavuri, “Bir restoranda yemekleri çaldım” diye söze başlıyor. Çaldığı yemek tencerelerini restorana geri götürünce, polisle ilk kez tanışıyor. “Hiç pişman olmadım, aç ve sahipsizdik” diye kendisini savunan Tavuri, “Hapishaneye ilk girdiğim gün sabaha kadar ağladım” diyor. Tavuri’nin en büyük özelliği, hırsızlık yaparken şiddetten uzak duruyor, silah ve bıçak kullanmıyor. En çok Barış Gücü askerlerinin evlerini soyduğunu anlatan Tavuri, “Barış Gücü askerleri KKTC mahkemelerine (tanımadıkları için) gidip şikâyetçi olmazlardı, o nedenle onların evlerini soyardım” diyor. Kıbrıslı Türk ünlü işadamı Asil Nadir’in düğününü yaptığı Tavuri, şu anda Rum Kesimi’nde karıştığı bir dolandırıcılık nedeniyle hapiste. Ada’nın Arsen Lüpen’ini KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Basın Sorumlusu Aral Moral yazdı. Kitaptan çarpıcı bölümler şöyle;
İlk kurban Papadopulos
“Güney’de genellikle avukatlara giderek ‘sizin tarafa kaçtım. Kuzeyde bankam battı. Üç valiz parayı sizin tarafa getirdim. Bu parayı yurt dışına göndermek istiyorum’ diyordum. Avukatlar da “En iyi yere geldin’ diyorlardı. Ben de suç ortaklarıma para vermem gerektiğini söyleyerek para talep ediyordum. Rum avukatlar da çıkarıp bol bol para veriyordu. İlk dolandırdığım ve 14 bin KL (yaklaşık 50 bin TL) veren avukat (Eski Rum lider) Tasos Papadopulos oldu. Papadopulos beni polise şikayet etmedi. Birkaç kez aradı, açmadım.”
Eski Bakan tatili!
“Yorgo isminde bir kuyumcu ile karşılaştım. O dönem cebimde tomarla para vardı. Yorgo’ya ‘Sen bana altınları ver ben Kuzey’de satayım. Hem sen kazan hem de ben kazanayım’ dedim. Yorgo beni zengin bir işadamı sandı. Altınları aldım, hem Rum’a hem de Türk’e sattım. Paraları vermedim. Kuyumcu en sonunda felç oldu. Bir seferinde Türk tarafının Milli Eğitim eski bakanı olarak kendimi tanıttım ve otelin birinde bir ay tatil yaptım.”
Karizmatik dolandırıcı
Emekli Başsavcı Hakkı Celal Önen, “Tavuri toplumun ve devletin kurbanıdır” derken, Eski Milletvekili Okan Dağlı, “Tavuri değişmez, ilk bulduğu insanı dolandıracaktır” diyor. Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun kızı Resmiye Canaltay, Tavuri’yi “Karizmatik bir havası vardı” diye tarif ediyor. İlkokulda sıra arkadaşı Prof. Dr. Mehmet Hasgüler’in yaklaşımı çarpıcı; “Tavuri sosyolojik bir vakadır.”
‘Abi dükkânı ver; kefilim’
“Bir gün beyaz eşya dükkânına girdim. İşyeri sahibi adımı ve nereli olduğumu sordu. Arkadaşını aradı, ‘Be Çetin, dükkâna gayet temiz ve şık giyimli bir bey geldi, iş yapmak istiyorum. Kimin nesidir; ismi Mustafa Serttaş’tır’ dedi. Çetin de ‘Dükkânı ver; kefili benim’ dedi. Halbuki Çetin; amcamın benimle aynı ismi taşıyan oğlu Mustafa’yı zannetmiş. Çetin’in bunu söylemesi üzerine dükkan sahibi, istediğim her şeyi alabileceğimi söyledi. Olay patladı, polis beni tutukladı. Acamın oğlu mağdur oldu, soyadını ‘Sertbay’ olarak değiştirdi.”
4 valiz dolusu dolar!
“Bir gün sabaha kadar açık olan bir döviz bürosu buldum. İçeri girip döviz bürosu sahibine, Kanada dolarlarını bozup bozamayacağını sordum. Adam bozabileceğini söyledi. Bunun üstüne ‘Bunlardan 3 valiz getirdim, bir valizi de senin’ deyince heyecandan havaya sekti. Aracımın bagajında 4 valiz vardı, içleri boştu. Bagajı açtım ve çantaları gösterdim. Dövizci de ‘kaç para istediğini söyle’ deyince, çekmecesindeki tüm parayı istedim. Hepsini toplayıp bir çantaya koydu. Bunun üstüne parayı aldım ve arabayı da orada bırakarak taksiye atladım ve Türk tarafına geçtim.”