Kızılay meydan muharebesiPolis eylem yapan mahkum yakınlarını copla, panzerle dağıttı. Eylemcilerle çevredeki vatandaşlar arasında çıkan taşlı, sopalı çatışmaya seyirci kaldı. Kendi eylemine başladıGÖKÇER TAHİNCİOĞLU ANKARAMahkum yakınları cezaevlerindeki ölüm oruçları başladığı günden itibaren her gün 12.30'da düzenli olarak yaptıkları basın açıklaması için dün de Sakarya Caddesi'ne geldi. Ölüm orucundaki mahkumlarla sonuç alınamayan pazarlıkları protesto etmek isteyen bir grup Adalet Bakanlığı'na siyah çelenk koymak için harekete geçti. Ankara Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şubesi'ne bağlı polisler Kızılay'da grubun yolunu kesip müdahale etti.
Beş panzerle müdaheleGöstericiler Kızılay'da Ziya Gökalp yönüne doğru çekilerek slogan atmaya başladı. Polis, bu sırada coplamayı bırakarak, panzerleri harekete geçirdi. Göstericilere beş panzer gaz ve su sıkarak eylemi dağıtmaya çalıştı. Polise taşla karşılık veren göstericiler, ara sokaklara dağılarak eylemi sürdürdü. Bu arada bir polis aracı tahrip edildi.
"Biz boş mu duracağız?"Olayları izleyen vatandaşların içinden on kişi "Arkadaşlar biz boş mu duracağız? Bu vatanın ekmeğini yemiyor muyuz?" diyerek çevredikleri harekete geçirdi. 500 kişi göstericilere koşarak taş atmaya başladı ve Ankara'nın göbeği savaş alanına döndü.
İstiklal Marşı ve sloganİki grup arasındaki çatışmaya polis bir saat müdahale etmedi. İstanbul'daki meslektaşlarının korsan eylem yaptığı saatlerde çevredeki çevik kuvvet de İstiklal Marşı okuyarak, "Şehitler ölmez. Vatan bölünmez" diye slogan attı. Ardından polis tekrar müdahale etti.
Belediye de nasibini aldıOlaylar sırasında göstericilere müdahale eden grup iki mahkum yakınının da ölüm orucunda olduğu Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) binasına yöneldi. Binanın camlarını aşağı indiren grup, giriş kapısını da kırmaya çalıştı. Grup, Çankaya Belediyesi binasına yönelerek burayı da taş yağmuruna tuttu.
Çiller'in aracı zarar gördüDYP binasına girmeye çalışan bir grup parti korumalarının engeliyle karşılaştı. Havaya ateş açan korumalar göstericilerin binaya girmesini önledi. Olaylar sırasında Tansu Çiller'in makam aracı da hasar gördü.
Önce dövdü, sonra izlediPolis, Adalet Bakanlığı'na siyah çelenk koymak için harekete geçen topluluğa önce çok sert müdahale etti. İki basın mensubunun da yaralandığı müdahale sonucu polis geri çekilerek, göstericilerin alandan ayrılmasına izin verdi. Göstericilerin slogan atması üzerine de panzerler harekete geçti. Göstericiler panzerlere taş atarken, çevredeki vatandaşlar, içlerinden bazılarının kışkırtması üzerine eylemcilere taşla karşılık verdi. Olayların başlangıcında çok sert müdahale eden polis, iki taraf arasındaki çatışmayı uzun süre izlemekle yetindi.
Panzerler boyalı su sıktı...Kızılay'da devam eden çatışmada, Ankaralılar yaklaşık bir saat süreyle, göstericilerle panzerlerin mücadelesini izledi. Çevik Kuvvet polisinin olaya karışmaması üzerine panzerler, göstericilerin bulunduğu ara sokaklara kadar girerek, tazyikli ve boyalı su sıktı. Zaman zaman gaz da kullanan panzerlerin bazıları da göstericilerin arasında kaldı ve taş yağmuruna tutuldu. Panzerler, göstericilere taşla karşılık veren vatandaşlara herhangi bir müdahalede bulunmazken, alandan uzaklaşmalarına yardımcı olmadı.
Çatışmada provokasyon...Olaylar, Ankara'nın merkezi Kızılay'ı adeta savaş alanına çevirdi. Ankara'nın görmeye alışık olmadığı manzaralara sahne olan alanda, göstericilerle, "Alparslan Türkeş'in aslanlarıyız" sloganları atan kalabalık, cephane olarak kaldırım taşlarını kullandı. Çevredeki dükkan ve arabaların da ağır hasara uğramasına neden olan taş yağmuru, yaklaşık iki saat sürdü. Polis panzerleriyle birlikte ara sokaklara kadar koşarak göstericileri taşlayan kalabalık, kendilerine taşla karşılık verilince geri çekildi ve ÖDP, Eğitim - Sen ve TSİP'in bulunduğu binayı taşladı.
Bardağı taşıran damla!Polis neden eylem yaptıTOLGA ŞARDAN AnkaraÖnceki gün iki polisin şehit olması, teşkilatta
son yıllarda yaşanan sıkıntıların açığa çıkmasını sağlayan son damla oldu. Sadettin Tantan'ın İçişleri Bakanlığı'na atanması teşkilatta olumlu bir bekleyişe neden oldu. Teşkilat mensupları, kamuoyundaki olumlu rüzgarın etkisiyle özlük haklarındaki sorunun çözümlenmesini beklerken, tasarının hükümetçe onaylanmaması, ardından tazminatlara yapılacak
yüzde 50 artışın Cumhurbaşkanı onayından dönmesi huzursuzluğu üst noktaya ulaştırdı.
Polise yönelik eylemler arttıTerfi ve atama sorunları, çalışma şartlarının iyileştirilememesi, eğitim eksikliği, morali olumsuz etkileyen bir başka etken olurken; son bir yıldır önemli operasyonlara imza atan polisin bu çalışmasının karşılığını görmemesi tuz biber etkisi yarattı.
İşkence suçunun af dışı bırakılması, kent içi terörün artması ve özellikle İstanbul'da polise yönelik eylemlerde artış görülmesi teşkilatta gerginliği daha da tırmandırdı.
Polis yürüyüşü Bursa’ya da sıçradıEmniyet Müdürü Genç sert konuştu: Üzerimize gelmeyinBursa Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne bağlı bir grup polis memuru, yürüyüş yaptı.
Atatürk Stadyumu önünde toplanan bir grup polis, Valilik binasına doğru yürüyüşe geçti. Bursa Emniyet Müdürü Aydın Genç, telsizle yaptığı anonslarda, polis memurlarına yürüyüşü sona erdirmeleri konusunda sürekli uyarılarda bulundu.
"Polis olmazsa, sonu kötü olur"Bursa Emniyet Müdürü Aydın Genç, "Polisin üzerine gidilmemeli. İstenmeyen sonuçlar çıkar" dedi.
Genç, polisin görevinin suçluları ortaya çıkarmak olduğunu, ancak bundan rahatsızlık duyan çıkar çevreleri ve mihrakların bilinçli provokasyonlar düzenlediğini vurguladı. Polisin olmadığı yerde demokratik düzenden söz edilemeyeceğini anlatan Genç, "Tabii, polis olarak bizim de ufak tefek yanlışlıklarımız olabilir. Polis olmazsa, sonrası kötü olur. Polisin üzerine fazla gidiliyor, gidilmemeli." dedi.
İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Hüsnü Öndül, Gaziosmanpaşa'da iki polisin şehit edilmesiyle sonuçlanan saldırıyı kınadıklarını, ancak Çevik Kuvvet polislerinin İstanbul'daki yürüyüşünü tasvip etmediklerini söyledi.
Öndül, dernek olarak, nereden gelirse gelsin her türlü silahlı saldırı ve şiddet olayını kınadıklarını ifade ederek şöyle konuştu:
"Üniforma taşımaları, şiddete maruz kalmalarını gerektirmez. Ama yaklaşık 2 bin polisin İstanbul'daki yürüyüşü, emniyet güçleri de olsa, ceza hukuku açısından suç teşkil ediyor. Polislerin silahlarını göstererek, şiddeti içeren sloganlar atmaları vahim bir durum. Arkadaşlarına düzenlenen saldırıyı sessiz bir yürüyüşle kınayabilirlerdi. Attıkları sloganlar da demokratik değil. Olayın faillerini yakalayarak, adalete teslim etmeliler."
GÜNCEL