Gündem Kritik görevde bulunmuştu, açıkladı: Zarar veriyor!

Kritik görevde bulunmuştu, açıkladı: Zarar veriyor!

26.03.2021 - 15:12 | Son Güncellenme:

Amerika'nın eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Mark Kimmitt, CNN TÜRK'e konuştu. Kimmitt Türkiye-Amerika ilişkilerini, Amerika'nın Suriye'deki konumunu, S-400 ve F-35 tartışmalarını değerlendirdi. "YPG ile ortaklık Türkiye'ye ile ittifakımıza zarar veriyor" dedi.

CNN TÜRK Dış Haberler muhabiri Hilken Doğaç Boran'ın soruları ve Mark Kimmitt'in yanıtları şöyle:

Haberin Devamı

Amerika 11 Eylül'den beri birçok müdahalede bulundu. Irak, Afganistan ve Suriye gibi. Bu müdahaleler silsilesi hakkında düşüncüleriniz ne? Amerika'nın buradaki çıkarı ne? 

KİMMİTT: Amerika 11 Eylül'de saldırıya uğradığı için bir karşılık verme ihtiyacı hissetti. Terörizme ve diğer ülkelerden gelen tehditlere direkt müdahale etmemiz gerekiyordu. Suriye'deki duruma bakıyorum. Yapacak çok işimiz var. Türk ve Amerikan güçleri arasındaki operasyonel bölge değişimi başarılı oldu bence. Ama siyasi durum ve insani felakete tüm dünyanın müdahale etmesi gerek. 

Amerika Suriye'de Suriye Demokratik Güçleri'yle ortaklık kurdu. Türkiye SDG'nin büyük bir kısmını oluşturan YPG'nin PKK terör örgürtünün Suriye kolu olduğunu savunuyor. Ama Amerika bu bağı reddediyor ve SDG'ye desteğini sürdürüyor. Sizce bu doğru mu? YPG ve PKK aynı örgüt mü? 

KİMMİTT: Bir kere daha önce Amerika'nın YPG ve PKK arasında bağları direkt reddettiğini hiç duymadım. Hatta Obama dönemindeki dışişleri bakanımız bu durumu kabul etmişti. Bence bu ortalık ne yazık ki Türkiye ile ittifakımıza zarar veriyoruz. Bir orta yol bulunabilmesini isterdim ama henüz o aşamaya gelemedik. 

Dışişleri bakanı Blinken Türkiye'nin NATO'da kalmasının hem NATO'nun hem amerikanın hem de Türkiye'nin yararına olacağını söyledi. Ancak Amerika ve Türkiye arasında çözülemeyen anlaşmazlıklar var. Bu anlaşmazlıklar hakkında ne düşünüyorsunuz? Özellikle S-400'ler konusunda? 

KİMMİTT: NATO ittifakı 7/24 çalışmalı. İttifaktaki ülkelerin hepsi ortak fayda için çalışmalı. Türkiye NATO'daki en büyük kara kuvvetlerinden birine sahip. İttifakta kalması çok önemli. Ama satın alınan silah sistemleri bizi endişelendiriyor. Rakiplerimize teknolojik veri aktaracak elektronik zaafiyetler olma riski var. S-400'lerin radarlarına takılan veriler istemeden rakiplerimizin eline geçebilir. Bu konuyu çözmemiz gerek. Savunma bakanı Austin ve Hulusi Akar bu durumu çözmeye çalışıyor, biliyorum. Hulusi Akar bir Amerikan dostu, aynı zamanda vatansever bir türk. Eğer ikisi bu sorunu çözemezse kim çözer bilemiyorum. Ordularımızın başında böyle yetkin komutanlar olması çok iyi bir şey. 

Türkiye S-400'leri aldıktan sonra F-35 programından askıya alınmıştı. Sizce burada Türkiye'ye yanlış mı yapıldı? Çünkü Türkiye o noktaya kadar programa katkıda bulunmuştu. 

KİMMİTT: Buradaki sorun S-400'lerin F-35'lerin içindeki gizli bilgileri tespit etme ihtimali. Daha önce de belirttiğim gibi bizi endişelendiren şey füzeler değil, radar sistemi. Radar sistemindeki bilgilerin rakiplerimizin eline geçmesi hem Türkiye, hem de F-35'leri satın alan diğer ülke ve şirketler için tehlike teşkil eder. Radar kullanıldığı ve yabancılar tarafından hacklanme riski olduğu sürece Amerika'nın kararının hem Türkiye hem NATO hem de Amerika için doğru olduğunu düşünüyorum. 

F-35'lerin bahsedildiği gibi "en gelişmiş silah sistemi" olduğunu düşünüyor musunuz? Yoksa birçok uzmanın belirttiği gibi aşırı pahalı ve bütçesini aşmış bir program mı sizce? 

KİMMİTT: Bence Pentagon F-35 programına ABD kongresinden gelen baskıyla bakıyor. Evet F-35'lerde bütçe aşımı var. Üretim ve geliştirme aşamaları yüzünden gecikmeler oldu. Kongre'de Pentagon'a F-35 programının iyice gözden geçirilmesi için baskı yapan bir kesim var. Parasının karşılığını veriyor mu 5. ya da en azından 4. buçukuncu nesil bir savaş jeti mi bilmek istiyorlar. Çünkü NATO müttefiklerimiz, Amerika ve F-35 programına üye olan herkes dünyanın en gelişmiş savaş jetine sahip olmak istiyor. 

Amerika-Suudi Arabistan ilişkisine değinmek istiyorum. Bildiğiniz gibi ABD istihbaratı tarafından yayınlanan yeni bir raporda veliaht prens Muhammed Bin Selman Kaşıkçı cinayetinin baş şüphelisi ilan edildi. Cinayetle ilişiği olan birçok Suudi isime yaptırım getirildi, ancak veliaht prense dokunulmadı. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz? 

KİMMİTT: Amerikan hükümetinin yaptırım kararlarını yargılamak bana düşmez. Ama bence hepimiz kimsenin hukukun üstünde olmadığını ve suç işleyen herkesin adaletin karşısına çıkması gerektiğini kabul etmeliyiz. Bu durum Suudi Arabistan'da da Amerika'da da Türkiye'de de geçerli olmalı. Adaletin prensibi budur ve adalet korunmalıdır.