19.11.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
MAGAZİN SERVİSİ
Özcan Deniz’in yönetip başrolünü eski sevgilisi Fahriye Evcen ile paylaştığı “Evim Sensin” filmi, 2 haftada 1 milyonu geçti.
Toplam 1 milyon 94 bin 316 seyirciyle 10 milyon 63 bin 454 liralık hasılatın sahibi olan “Evim Sensin”, “Fetih 1453”, “Berlin Kaplanı”, “Buz Devri 4: Kıtalar Ayrı” ve “Sen Kimsin?”den sonra 2012’in en çok izlenen 5. filmi oldu. Dünyaları birbirine taban tabana zıt olan Leyla ile İskender’in kâbuslarla sınanan aşkını beyaz perdeye taşıyan film, duygusal müziğinin de etkisiyle seyircileri gözyaşlarına boğuyor.
Film sosyal medyayı da salladı. İşte o Tweet’ler: “Evim Sensin filmine giden kızlarım ağlama komasına girmişler. Eve ağlayarak geldiler. Bu filmi çok merak ettim”, “İzleyen herkes salondan ağlayarak çıkıyor. N’apıyolar bunlara içeride? Ben de gireceğim ama korktum”, “Sırf ağlamak için gideceğim, o kadar konuşuldu ki”, “Neydi öyle, hiçbir filmde bu kadar ağlamamıştım. Hayatımda hastalıkta ve sağlıkta beni böyle sevecek birinin olmasını isterim.”
Filmi izleyen gazeteci Nazlı Ilıcak da Twitter’da “Salon tıklım tıklım. Kenan İmirzalıoğlu’nun ‘Uzun Hikâyesi’ bana göre Evim Sensin’den daha güzeldi ama daha az iş yaptı” diyerek şaşkınlığını dile getirdi. Peki bu insanları sırf ağlayacaklarını bile bile sinemaya çeken şey ne?
Güney Kore uyarlaması
Özcan Deniz, “Ya Sonra”nın ardından ikinci yönetmenlik denemesi “Evim Sensin”de Fahriye Evcen’le başrolü paylaşıyor. Leyla, bir yıl birlikte olduğu adamın evli olduğunu öğrendikten sonra ondan ayrılır ve baba evine döner. Babasının yanında marangozluk yapan İskender, sessiz bir adamdır. Leyla ve İskender birbirlerine âşık olup evlenirler. Leyla’nın unutkanlıklarının nedeninin ciddi bir hastalık olduğu ortaya çıkar. “Evim Sensin” 2004 tarihli “A Moment to Remember” adlı, John H. Lee’nin yönettiği, Güney Kore filminin yeniden çevrimi olarak dikkat çekiyor.
Ölümsüz aşkı hatırlattık
Bu hafta gişede düşüş beklerken tam tersi artış yaşadıklarını belirten Özcan Deniz, “Dünyanın her yerinde her daim aşk filmlerine ilgi fazla olmuştur. Ancak aşk özellikle özellikle yeni nesilde yazlıkmış, sezonlukmuş, gelip geçiciymiş gibi anlatılan bir duyguya dönüştürüldü. Ancak bu film ölümsüz aşkı, herşeye rağmen sevmeyi insanlara tekrar hatırlattı. İnsanlar bu nedenle filme sahip çıktı ve belki de kendilerindeki o eksiklikleri fark edip onlarla yüzleştiler. Biz zaten duyguları çok yukarda bir milletiz” diye konuştu.
Yapımcı Şükrü Avşar: Türk halkı duygusal
“Evim Sensin”in yapımcısı Şükrü Avşar, 2005 yılında da 80 hafta vizyonda kalarak seyirciye duygu seli yaşatan “Babam ve Oğlum” filmine imza atmıştı. Çağan Irmak’ın yönettiği “Babam ve Oğlum”, 3 milyon 839 bin 589 seyirciye ulaşmıştı. “Evim Sensin“in de 2 milyonu geçeceğini düşünen 40 yıllık sinemacı Avşar, “Biz Akdeniz toplumuyuz, sıcakkanlı ve çok duygusalız. Bilimkurgu ve aksiyon değil, duygusal yapımlar Türk halkına daha çok geçiyor. Hele filmin bazı yerlerinde sıcak komedi unsurları olunca ve duygular yavaş yavaş değişince o filme olan ilgi daha da artıyor” dedi.
Psikolog Aysun Bal: ‘Güçlü ol’ patlaması
Psikolog Aysun Bal, son yıllarda daha çok izlenen duygusal içerikli filmlerin iyice yalnızlaşan modern insanın duygusal açlığına hitap ettiğini belirtti ve şöyle konuştu:
“Son kuşakların maruz bırakıldığı ‘Bencil ve güçlü ol; duygusallık zayıflıktır” gibi söylemlerin yaşam stili haline dönüşmesi sonucu; duygularımızı saklamaya başladık. Bu ihtiyacımızı filmlerden gidermeye çalışıyoruz. Duyguları doyurmamıza aracılık ediyor. Böylece hem canımız yanmıyor hem de duygusal açlığımızı bir nebze doyurmuş oluyoruz.”
Sosyolog Hülya T. Uğur: Dertlerden arınma yolu
“Türkiye’de sinema endüstrisinin konumu” araştırması hazırlayan sosyolog Doç. Dr Hülya Uğur Tanrıöver “İnsan kendisiyle özdeşleştirdiği birine üzülme yoluyla dertlerinden arınıyor. Yaptığımız araştırmada da insanların en sevdiği filmlerin başında melodramlar geliyor. Tıpkı 2005’te ‘Babam ve Oğlum’ ve 2008’de ‘Issız Adam’ olduğu gibi... Bir yanda Recep İvedik’ler varken bir yandan da melodramlar hep var” dedi.