06.05.2010 - 01:16 | Son Güncellenme:
ESRA ALUS İstanbul
Doğan, bir siyasinin soruşturmayı yürüten savcılardan Bilal Bayraktar’a telkinde bulunduğunu savunarak, “Size telkinde bulunan siyasi, hakkımızda tahliye kararı veren Sayın Hâkim Oktay Kuban için ‘çetenin hâkimi’ yakıştırmasını yapan Bakan olabilir mi?” diye sordu.
Silivri Cezaevi 4 No’lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumu B Blok D-9 Alt koğuşundan basın mensuplarına “Dikiş tutturamayan Balyoz tezgâhında yeni safha -yazmak çare aramaktır-” başlıklı bir mektup gönderen Doğan, mektubuna “Siyasal bir davaya dönüşen Balyoz girdabından yaşadığımız toplumu çıkarabilmenin yolunu, gerçeği bilenler kendi hesapları için susmayı yeğledikçe, dört duvar arasında bıkmadan, usanmadan yazmaya devamda buluyorum” diyerek başladı.
Sorular Bayraktar’a
Soruşturma Savcısı Bilal Bayraktar’a sorular yönelten Doğan, şunları söyledi: “Sayın Bayraktar’a soruyorum: Dava konusu belgeler, Mehmet Baransu’nun (Taraf gazetesi muhabiri) 21 Ocak 2010 tarihinde Beşiktaş Adliyesi’ne gelişinden çok önce elinizde miydi, değil miydi? Konuya ilişkin inceleme, soruşturma ve hazırlıklarınız ne zaman başladı? Sayın Bayraktar; sorgulamam esnasında bir vesile ile size yukarılardan davaya ilişkin ‘Sen gençsin, sen bunları tanımazsın ha!’ yolunda telkinlerde bulunulduğunu üç avukatım yanımdayken ifade etmiş, telkinlerde bulunanlara karşı da ‘Üç çocuğum var, ben vicdanımın sesini dinlerim’ yolunda cevap verdiğinizi söylemiştiniz. Size telkinde bulunan siyasi, hakkımızda tahliye kararı veren Sayın Hâkim Oktay Kuban için ‘çetenin hakimi’ yakıştırmasını yapan Bakan olabilir mi?” Plan seminerine ilişkin ses kayıtlarının verdiği emir uyarınca seminerin başlangıcından sonuna kadar mevcut olduğunu belirten Doğan, “Özel olarak seçilip iğrenç planlara kopyalanıp yapıştırılan bu metinlerde ne darbe tartışması yer almakta, ne de Balyoz, Oraj, Sakal, Çarşaf gibi uydurma planların isimlerinden ya da içeriğinden tek bir sözcük bile bulunmamaktadır. Savcılarımızın ‘takıntılarına’ ilerideki açıklamalarımda daha detaya girerek yer vereceğim” diye konuştu.
‘Üniversiteyi doldururuz’
Doğan, mektubunda “Bizler, Hasdal sakinlerini ve de sırada bekleyenleri sayarsak, Silivri Kampüsü’nde ikamete mecbur edilen her yaştan Cumhuriyet çocuğu, en az bir Harp Okulu ve de birkaç üniversitenin eğitim ve öğretim kadrosunu doldurmaya yeterli sayıya ulaştık ” dedi.
7 asker daha ifade verdi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in soruşturma savcılarını görevden almasının ardından Balyoz soruşturmasının üçüncü dalga operasyonunda haklarında alınan gözaltı kararı uygulanmayan 25 muvazzaf askerden Tuğgeneral Hakan Akkoç ve Tuğgeneral Gökhan Gökay’ın da aralarında bulunduğu 7 muvazzaf asker dün ifade verdi. 7 asker, 12.20 sıralarında savcılıktan serbest bırakıldı.
‘Sanıkların sabıkası yok tanıkların var’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, Erzincan’daki silahlı terör örgütü davasıyla ilgili olarak, sanıklardan hiçbirinin sabıka kaydının bulunmadığına dikkati çekti. Ateş, “Sanık sıralarında oturan 13 kişiye ‘sabıkanız var mı?’ diye soruldu. Sanıklardan bir tekinin dahi sabıka kaydı yok. Çok ilginçtir, tanık sıfatıyla konuşturulan, ifadelerine başvurulanların tamamı sabıkalı. Böyle bir adalet olur mu?” diye sordu. Ateş adliye çıkışında yaptığı açıklamada, duruşmada 183 nolu CD’nin detaylarını öğrendiğini ifade ederek, “Şimdi öylesine bir şey ki söz konusu olan şey... Erzincan’a 20 Temmuz 2009’da tayini çıkmış. CD’de, o memurun daha tayini çıkmadan Erzincan’a gelmeden, örneğin 1 Nisan 2009’dan tutun, bu tarihlerde Erzincan’da değilmiş, güya bu tarihlerde Erzincan’da bir sürü fişleme yapmış. Işık Evleri abla, ağabey evleri gibi sahte belgelerle o iddianame şişirilmiş, doldurulmuş. Uydur, kaydır, tam bir paçavraya dönen bir iddianame ile insanlar üç aydır özgürlüklerinden mahrum bırakılmıştır.”
ERZURUM AA