ÖLDÜREREK DÜŞÜNCEYİ YOK EDEMEZLER

Ankara Çayyolu’nda, 21 Ekim 1999’da, arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu gazeteci yazar Prof. Ahmet Taner Kışlalı hayata veda ettiğinde 29 günlük iken babasının 13. ölüm yıldönümünde 13 yaşında olan kızı Nilhan Nur Kışlalı, “Kafamda iki kişi var. Biri babam, biri Kışlalı. Kışlalı’nın, öğretmen, arkadaş, yazar olarak farklı biri olduğu belli. Baba olarak ise o kadar çok şey var ki dinlediğim. O’nu tanımayı çok isterdim” dedi.
21 Ekim 1999’da Kışlalı evinden çıktı ve 29 günlük olan kızı Nilhan Nur ve eşi Nilüfer üşümesin diye arabasını ısıtmaya indi. Terör derslerinde öğrencilerine “bilmediğiniz poşete dokunmayın” uyarısı yapan Kışlalı, arabasının camının önüne bırakılan poşeti kaldırdı ve patlayan bomba hayatını aldı. Dün arabasının yerine başka arabalar park etmişti.
Kışlalı öldüğünde 29 günlük olan kızı Nilhan Nur ve Kışlalı’nın eşi Nilüfer Kışlalı, evinin kapılarını Milliyet’e açtı. Ortaokul son sınıfa giden Nilhan Nur, artık babasının bir zamanlar yazılarını yazdığı odasını kullanıyor. Babasını göremese de bıraktığı her şey için onun için altın değerinde.

İki kişi var kafamda
Nilhan Nur, kafasında iki kişinin olduğunu söylüyor; birisi babası, birisi Ahmet Taner Kışlalı. “Kışlalı’nın çok özel biri olduğu belli. Bir kere öğretmen, arkadaş, yazar olarak diğer insanlara kıyasla daha özel daha farklı, daha iyi birisi” diyor.
Baba olarak anlattıkları ise ailesinden dinlediklerinden ibaret ancak “Eğer yaşasaydı herhalde bu kadar çok şey bilemezdim” diyor. Sadece, ruhsal ve bedensel olarak babasının hayatta olmadığını söyleyen Kışlalı’nın, “Babamı tanımayı çok isterdim” sözleri yürekleri burkuyor.

Bütün kitaplarını okudum
Kışlalı babasının bütün kitaplarını incelemiş hatta şimdi bir tanesini de okuluna götürmüş orada okumaya devam ediyor. Hangisi diye sorunca, “Ben Demokrat Değilim” kitabını okuduğunu söylüyor.
Nilhan Nur, babasını kaybetmesine neden olan suikast konusunda da şunları söylüyor: “Düşünceleri yüzünden öldürülen insanlar arasında ilk değil. Onun gibi birçok insan var. İnsanları öldürerek, düşüncelerini saklayabileceklerini zannedenleri korkak buluyorum. Çok cahilce bir düşünce.”

13 yıl sonra aynı yerde
Kışlalı ailesi, Ahmet Taner Kışlalı’nın 13 yıl önce çıktığı ancak bir daha giremediği, O’ndan kalan evde O’nsuz oturuyorlar. Nilüfer Kışlalı, evin “eşinden kendisine kalan miras olduğunu ve o yüzden bütün hatıralarıyla birlikte aynı evde oturduğunu” söylüyor. Nilüfer Kışlalı ve kızı Nilhan Nur, Kışlalı’nın 13. ölüm yıldönümünde onu kaybettikleri yere de giderek, kendisini andılar.

‘Bana koruma verin diyemem’
Nilüfer Kışlalı da kızının söylediklerine katılarak, “Belki kalp krizi geçirip ölseydi, ‘Ahmet kalp krizinden öldü’ diyeceklerdi. Ahmet’e bunu yapanlar aslında ölecek derken onu ölümsüzleştirdiler” diyor. Kışlalı, suikastin faillerinin cezalandırıldığını ancak arka planının ortaya çıkarılamadığını düşünerek, “İnşallah görürüz. 13 yıl oldu, hâlâ aynı yerdeyiz” diyor.
Kışlalı’nın korkusuz bir adam olduğunu anlatırken, endişelerini dile getirdiğinde ise, “Bak canım korkuyorsan yapmayacaksın. Ben evet bunları yapıyorum ama ‘bana bir koruma verin’ diyemem. Kendime yakıştıramam böyle bir şeyi. Hedef seçilirsem bundan kaçış yok zaten” yanıtını aldığını söylüyor.