Pulur’suz ilk toplantıda duygusal anlar yaşandı

Geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden Türk basınının usta ismi Hasan Pulur’un dostları, dün bir etkinlikte bir araya gelerek anıları yad etti. Aralarında işadamı, milletvekili, gazeteci ve doktorların bulunduğu dostları, Pulur’un gazetecilik anlayışını ve arkadaşlık ilişkilerine verdiği önemi vurguladı.

Geçtiğimiz Pazar günü 83 yaşında hayatını kaybeden Milliyet gazetesi yazarı Hasan Pulur’la her Cumartesi günü bir araya gelen dostları, dün ilk kez onsuz bir toplantı gerçekleştirdi.

‘Tam Hasan Pulur’luk’

Holding yöneticisi ve eski siyasetçi Erdal Dumanlı öncülüğünde CHP milletvekili İlhan Kesici, Milliyet yazarı Doğan Heper, Hasan Pulur’un gazeteci arkadaşları Zeki Sözer, Mehmet Akköprülü, Nazım Alpman, Prof. D. Yılmaz Kafadar, Prof. Dr. Halil Azizlerli, işadamı İzzet Saban, Haydar Güner ve sanatçı Bülent Ortaç, Beyoğlu’nda bir restoranda bir araya geldi.

Grubun en kıdemli üyesi olan Hasan Ağabey ile ilgili anıların anlatıldığı toplantıda Erdal Dumanlı, “Mezun olduğumuz Kabataş Erkek Lisesi için bir şeyler yapmak istediğimizde hep yanımızdaydı. Yazdıkları topluma hep ders olabilecek nitelikteydi. ‘Tam Hasan Pulur’luk’ denilecek olayları anlatır, anlatmakta usta olduğu fıkralarıyla güldürürdü” dedi.

CHP İstanbul milletvekili İlhan Kesici ise, “1992 yılında Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarıydım. Ankara’daki bir konservatuarın yapımı için yazdığı yazıyla bana ‘Ey müsteşar’ diye seslenmesini hiç unutmuyorum. Her yazısında verdiği toplumsal mesajlarla Türk basınında iz bıraktı” dedi. Gazeteci Nazım Alpman ise, birlikte çalıştıkları dönemde Hasan Pulur’un yaptığı şakalarla tüm gazeteyi güldürdüğünü belirtti. Alpman, bir anısını şöyle anlattı:

“1994’te bir gün odasına girdiğimde bana ‘Enka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şarık Tara, 30 Ağustos törenleri için 51. Dönem yedek subaylara askeri elbise diktirmiş, biz de giyip Aksaray’da geçit töreni yapacağız’ dedi. Ben de bu şaka oltasına düştüm ve o sıcakta saatlerce Aksaray’da askeri üniformalı Hasan ağabeyi bekledim. Yıllar sonra ise Hasan ağabeye bir mektup yazarak eskiden Siper Kızılkaya adlı bir devrimci olduğumu ve artık davayı terk ederek işadamı olduğumu belirttim. O da şakamı ciddiye alıp köşesine taşıdı ve olanlar oldu. Sonra da sadece o öldükten sona yazmama ve anlatmama izin verdi.”