Gündem Sarkisyan ve Aliyev ekimde buluşacak

Sarkisyan ve Aliyev ekimde buluşacak

16.09.2009 - 01:13 | Son Güncellenme:

Ermenistan Ulusal ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi Direktörü Richard Giragosyan, Ermenistan ve Azerbaycan cumhurbaşkanlarının ekim ayında bir araya gelerek Karabağ ile ilgili ortak bir açıklama yapabileceğini öne sürdü

Sarkisyan ve Aliyev ekimde buluşacak

Ermenistan Ulusal ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi Direktörü Richard Giragosyan, AGİT Minsk Grubu’nun girişimiyle Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı ilham Aliyev’in ekim ayında bir araya gelip Karabağ konusunda ortak bir açıklama yapabileceklerini savundu. Açıklamanın Türkiye’nin elini rahatlatmak amacıyla da yapılacağını söyleyen Giragosyan, “Türkler, Karabağ sorununun bir anda çözülmesini beklemiyor ancak bir şekilde süreçte ilerleme görmek istiyorlar. Bu açıklama da tabii ki barış anlaşması türü bir şey olmayacak, ancak Türkiye’nin görmeyi istediği türden bir ilerleme kaydedileceğini düşünüyorum” dedi.
Giragosyan, Ermenistan ve Türkiye arasında ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde atılan adımların hemen hemen tümünü aylar öncesinden doğru tahmin etmiş bir analist. Erivan’daki Ermenistan Ulusal ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nde görüştüğümüz Giragosyan, Milliyet’in bundan sonraki sürece yönelik sorularını şöyle yanıtladı:

‘Protokol önceden belliydi’
İPEK YEZDANİ: Ermenistan ile Türkiye arasındaki bu süreç tam olarak aslında ne zaman başladı?
RICHARD GIRAGOSYAN: Aslında çok önce başlamıştı. Protokolün yüzde 90’ı, yani teknik ve pratik detayları çok uzun zaman önce, İsviçre’de süren gizli müzakereler sırasında belirlenmişti. Bu da şu anlama geliyor: Geriye kalan yüzde 10’luk bölümü artık siyasi karar ve istekliliğe kalmıştı. İlginç olan taraf şu, ortak deklarasyon tıpkı 22 Nisan’daki yol haritası gibi gece yarısı açıklandı ve de protokolleri ilk açıklayan taraf Ermeni tarafı oldu.
İ.Y.: Neden?
R.G.: Çünkü Ermenistan sürecin devam edeceğinden ve Türkiye’nin son anda vazgeçmeyeceğinden emin olmak istedi.
İ.Y.: Protokolde Ermenistan ve Türkiye açısından avantajlı ve dezavantajlı noktalar neler?
R.G.: Objektif olarak bakarsak protokolde her iki taraf için de iyi ve kötü taraflar var. Ermeni tarafı için iyi olan şey, protokolde Karabağ’ın adının hiçbir şekilde geçmiyor oluşu. Bu birçok insanı şaşırtan bir gelişme oldu. Ermenistan tarafı için eleştiriler daha çok “ortak sınırın tanınması” maddesi üzerinde yoğunlaşıyor. Çünkü bu madde Ermenilere göre ileride herhangi bir şekilde toprak talebinde bulunulmasına yönelik kapıları tümüyle kapatıyor. Ayrıca hem muhalefet hem de diaspora, bir “Tarih Alt Komisyonu” oluşturulmasına son derece karşı.

‘Türkiye için zamanlama kötü’
İ.Y.: Her iki ülkede de muhalefetin protokole karşı olmasını nasıl açıklıyorsunuz?
R.G.: Protokolün açıklanmasının ardından Ermenistan ve Türkiye’nin durumlarında bu yönde bir benzerlik ortaya çıktı. Ermenistan’da da Türkiye’de de muhalefet, protokolün kendisinden ziyade hükümetin tutumuna karşı. Yani her iki ülkede de muhalefet bu konuyu siyasi anlamda hükümete karşı savaş açmak için kullanıyor. Ancak durum Türkiye için daha zor, çünkü protokolün zamanlaması Türkiye için pek iyi olmadı. Türkiye bu protokolleri Kürt açılımıyla aynı zaman diliminde açıklamak durumunda kaldı. Bu da parlamento oylamasında hükümetin işini zorlaştırabilir.
İ.Y.: Bundan sonraki süreç ne olacak?
R.G.: Türkiye, Ermenistan’la futbol maçının oynanacağı gün, yani 14 Ekim’de, Ermeni Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın maça karayolundan gelmesi amacıyla sembolik olarak 1 günlüğüne sınırı açabilir. Bu her iki taraf için de bir iyi niyet gösterisi olacaktır. Ancak sınırın tam olarak açılışının, Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun da söylediği gibi bu sene sonundan önce olmasını beklemiyorum.

Karabağ’da ilerleme
İ.Y.: Karabağ konusu ne olacak?
R.G.: Hem protokolde hem de müzakereler sırasında Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi konusu ile Karabağ konusunu birbirinden ayırdı. Her ne kadar Bakü’de ve Ankara’da kullanılan diplomatik dil bundan farklı olsa da, bundan sonra normalleşme süreciyle Karabağ konusu arasında doğrudan bir ilişki kurulacağını sanmıyorum. Türkler Karabağ sorununun bir anda çözülmesini beklemiyor ancak bir şekilde bu süreçte ilerleme görmek istiyorlar. Bu nedenle Türkiye’nin elini kolaylaştırmak amacıyla, AGİT Minsk Grubu’nun da etkisiyle, Ermeni ve Azeri cumhurbaşkanları ekim ayında bir araya gelip Karabağ konusunda ortak bir açıklama yapabilir. Bu tabii ki barış anlaşması türü bir şey olmayacak, ancak Türkiye’nin görmeyi istediği türden bir ilerleme kaydedileceğini düşünüyorum. Madrid İlkeleri, müzakereler için bir rehber niteliği taşıyacak.

Haberin Devamı

Sarkisyan ve Aliyev ekimde buluşacak

Erivan Cumhuriyet Meydanı, her daim hareketli... Meydanda hemen her
akşam bir klasik müzik dinletisi düzenleniyor.

BAKÜ, MOSKOVA’YLA YAKINLAŞTI
‘İki devlet bir millet anlayışı bitti’

İ.Y.: Önümüzdeki süreçten Türkiye-Azerbaycan ilişkileri nasıl etkilenecek?
R.G.: Ermeni-Türk diplomatik yakınlaşması, Bakü’yü Ankara’dan ziyade Moskova’ya yakınlaştırdı. Bu yüzden eski “iki devlet bir millet” anlayışı artık bitti. Sınırların açık olup olmaması meselesinde de Moskova’nın çıkarı var. Bu süreçte Azerbaycan’ın “Türkiye bize ihanet etti” şikâyeti de kendi cephesinden haklı çıkmış oldu. Çünkü Türkiye tüm bu normalleşme sürecindeki gelişmelerden Azerbaycan’ı bilgilendirdi, ancak hiçbir zaman Azerbaycan’a danışmadı.
Azerbaycan Ankara’ya yeni bir taarruz hazırlığı içerisinde. Bundan sonraki süreçte Azerbaycan’ın Ermenistan yakınlaşması nedeniyle Ak Parti’ye daha çok eleştiri getirdiğine ve Türk kamuoyunda kendi lehine bir hava yaratmaya çalıştığına tanık olabiliriz.

Haberin Devamı

Sarkisyan ve Aliyev ekimde buluşacak

KARABAĞLI ERMENİLER ESKİ GÜNLERE ÖZLEM DUYUYOR

Elmira Çirkinyan: Azeri dostlarımı çok özlüyorum
Adı Elmira Çirkinyan, ama konuşunca anlıyorsunuz ki kendisi dünyanın en güzel insanı. Kendisiyle Erivan tren istasyonunda, Ermenilerin “Pişki” adını verdikleri kızarmış hamur sattığı tezgâhında tanıştık. Çirkinyan, Karabağlı bir Ermeni. Arada tek tük Azerice konuşuyor. 17 yıl önce savaş çıkınca Karabağ’ı, oradaki evini ve çok sevdiği Azeri komşularını terk etmek zorunda kalmış. Karabağ’daki günlerini anlatırken gözleri doluyor: “Karabağ’da durumumuz çok iyiydi. Orada Azeri arkadaşlarım vardı, çok iyi anlaşıyorduk. Sonra savaş başladı, önce bir süre sığınakta yaşadık, sonra bizi sınırdışı ettiler.”

Ermeni ile Azeri aşkı
“Azericeyi çok iyi konuşuyorsunuz” dediğimde “Kiril alfabesi varken çok iyi Azerice de okuyabiliyordum, ama şimdi Latin alfabesine geçtiler, okuyamıyorum” diyor.
Ben Çirkinyan’ın hikâyesine benzer başka hikâyelerin Azeriler arasında da yaşandığını düşünerek, “Ne olacak bu Karabağ’ın durumu?” diyorum. “Bilmiyorum, ama biz orada Azerilerle iç içe yaşarken halimiz çok yahçıydı (iyiydi); birbirimize aş pişirmeyi öğretiyorduk, dil öğretiyorduk, kazak örmeyi öğretiyorduk, onları çok seviyordum. Şimdi Azeri dostlarımı çok özlüyorum. Ne onlar ne de biz suçluyuz. Bütün bu savaşı ve kötülükleri kötü insanlar yaptı” diyor.
Sonra birden önemli bir şey hatırlamış gibi muzır bir ifadeyle yüzüme bakıp, “Bir şey söyleyeceğim ama yazma” diyor. “Benim bir akrabam Azeri bir kıza âşık oldu, evlendiler, şimdi Rusya’da yaşıyorlar” diyor gülerek. “Ne güzel işte, yazayım bunu, ne var ki bunda?” diyorum. Cevap vermeden birer pişki ikram ediyor, sohbetimiz pişki yerken son buluyor...

Haberin Devamı

Boris Avanosyan: Birlikte Karabağ’da yaşasınlar
Erivan’da kebapçılık yapan Boris Avanosyan Karabağlı bir Ermeni. Kendimizi tanıtıp sohbet etmek için dükkânına girdiğimizde “bir dakika” deyip önce masayı temizletiyor, sonra da ikram üstüne ikramda bulunuyor.
Avanosyan’ın son dönemdeki siyasi gelişmeleri çok yakından takip ettiği her halinden belli. “Ben Türk-Ermeni ilişkileri çok iyi olsun istiyorum, o yüzden de Abdullah Gül maça gelince çok sevindim” diyor. “Sınır kapıları açılsın ama hiçbir ön şart konulmasın. Ermeniler ve Türkler yüzyıllarca birbirleriyle beraber yaşamışlar, şimdi niye olmasın ki?” diye ekliyor.
Türkiye’ye çalışmaya giden birçok Ermeni’den Türkiye ve Türklerle ilgili çok iyi şeyler duyduğunu anlatıyor. “Bizim kapımız da sizlere her zaman açıktır” diyor.
Söz dönüp dolaşıp Karabağ’a gelince “Türkiye’nin Karabağ konusunda tarafsız olmasını istiyoruz. Türkiye büyük devlet, Azerbaycan veya Ermenistan’dan herhangi birinin tarafını tutarsa bu adaletli olmaz” diyor.
“Peki Karabağ’da çözüm nasıl olacak?” diye soruyorum, “Karabağ bağımsız olsun istiyorum ama hem Azerbaycan’la, hem Ermenistan’la sınır kapısı açık olsun. Tıpkı 20-30 yıl önceki gibi bugün de Ermeniler İle Azeriler Karabağ’da birlikte yaşasın” diye cevap veriyor.
Konuştuğum Karabağ kökenli her iki Ermeni de Azerilerle geçirdikleri güzel günleri unutmamış gözüküyor. O günlere duydukları özlem ise her ikisinin de gözlerinden okunuyor.

Haberin Devamı

YARIN: Ermeni şair Gevorg Emin’in Nazım Hikmet’le arkadaşlığı, dünyaca ünlü duduk ustası Civan Kasparyan’ın yakınlaşmaya bakışı.