01.10.2008 - 00:16 | Son Güncellenme:
NEZİH GÜROL ESRA ALUS İstanbul/ Fotoğraf: HÜSEYİN ÖZDEMİR
Yoksulluğun, bir fotoğrafı bile esirgediği iki küçük kızın sefalet içindeki yaşamına, Milliyet'te dün manşetten yayımlanan fotoğrafla tüm Türkiye tanıklık etti. Hayatlarında çekilen "ilk" fotoğraflarının yansıttığı gibi, küçük bedenlerin çektiği yalnızca ağır bir yük değil, küçücük hayatların ağır bir yaşam yükü ve yoksulluğuyla ezildiği gerçeğiydi.
Küçük Kader, çekilen fotoğrafının, - işyeri adresi verir gibi - bir çöp konteynerinin altına bırakılmasını istemiş olsa da, evlerine kadar götürdüğümüz "ilk fotoğraf"tan bir yoksulluk öyküsü çıktı... Dolapta meyveye, üzerlerinde kıyafete, memleketteki okuluna dönebilmek için yol parasına, okula gidebilmek için siyah bir önlüğe muhtaç iki küçük hayat vardı karşımızda...
Evde sefalet var
Adresleri ve telefonları olmayan Kader ve Gamze'yi bulmak için dün Gaziosmanpaşa'dayız. İlk kez fotoğrafları çekilen bu iki küçük kızın nasıl bir bayram geçirdiğini ve hikâyelerinin detaylarını öğrenmek istiyoruz. Olmaları muhtemel mahallelerde gazetede yayımlanan fotoğrafları göstererek arıyoruz Kader ve Gamze'yi... Bir süre sonra tanıyan bir çocuk bizi evlerine götürüyor.
Gaziosmanpaşa’daki iki odalı adeta harabe denilecek evlerinde bulduğumuz Gamze ve Kader, bu defa komşularının aldığı yeni etekle bizi karşılıyor. 7 yaşındaki Kader ile 11 yaşındaki Gamze kuzen. Geçici bir süre aynı evde yaşıyorlar. Ev dedelerinin. Kader, babası terk edince annesiyle dedesinin evine sığınmış. Gamze ise, Antalya'dan geçici süreliğine gelmiş. Evde ayrıca dedenin trafik kazasında ölen iki oğlunun üç yetim çocuğu da var.
Gamze yaz tatilinde!
Bugüne kadar çarşıya çıkıp hiç yeni bir kıyafet almadıklarını anlatan Gamze ve Kader, dizi film karakteri olan peri
"Selena" gibi olmak istiyor.
11 yaşındaki Gamze, Selena olunca ilk olarak yeni kıyafetler alacak. Kader ise, Selena olduktan sonra nüfus kağıdını alacak ve mahalledeki arkadaşlarıyla okula gidecek.
Gamze, dedesinin Gaziosmanpaşa’daki evine Antalya’dan gelmiş. Okulu 1 ay önce başlayan ve ilkokul 3. sınıfa gitmesi gereken Gamze, ailesinin Antalya’ya dönüş bileti alacak parayı bulamaması nedeniyle hâlâ İstanbul’da. Gamze, "Babam Murat Korkulu, Antalya’da kavun satıyor. Ben bu yıl üçüncü sınıfa başlayacağım. Babaannem ile iki gün sonra bilet parası bulursak Antalya’ya döneceğiz. Ama önlüğüm çok kısaldı bazı yerleri de yırtıldı. Belki yenisini alabiliriz" diyor.
Bugüne kadar hiç mağazaya gitmediğini ve komşuların verdiği eski elbiseleri giydiğini anlatan Gamze, Antalya’da 3 kardeşi daha olduğunu, bu nedenle babasının eve para yetiştiremediğinden yakınarak şöyle diyor:
"Ben dedemin evinde kalmak istiyorum. İstanbul’u yani dedemin evini çok seviyorum. Burası daha rahat. Kağıt toplamaya da ben çıkmıyorum aslında. Teyzem gidince evde sıkıldığım için yanında gidiyorum. Zaten onun yanından da pek ayrılmıyorum."
Nüfus kağıdı yok
Kader ise daha 7 yaşında. Yaşıtlarının aksine okula başlayamadı. Babası, ona hamileyken annesini terk etmiş. Annesi de, baba evine sığınmış. Akranlarının okula başlaması nedeniyle üzüldüğünü anlatan anneanne Rubiye Korkulu, torununun çok zeki olduğunu, ancak babasını bulamadıkları için nüfus cüzdanı çıkaramadıklarını söylüyor.
Fotoğrafını görünce düştü
Kader, Milliyet'te çıkan resmini görünce sendeledi ve şaşkınlıktan düştü. Kader, birbiri ardına soruyor; "Abiye (Milliyet foto muhabiri) söylemiştim ben. Bütün resimler bunlar mı?"
Biz de Kader’e neden kâğıt topladığını soruyoruz, "Kâğıdı annem topluyor. Ben onunla gidiyorum. Biliyor musunuz benim nüfus kağıdım yok. Önlük istiyorum" diyor. Ardından "Bana terlik alır mısınız?" diye de soruyor.
Yetimlerle geldik
Dede Haydar Korkulu’dan öğreniyoruz ailenin hikâyesini. Kırklarelili Roman olduklarını söyleyen Haydar Korkulu anlatıyor:
"Uzun yıllar önce memleketten çıktık. İstanbul’a geldik. Para kazanamadık. Antalya’ya göçtük. 20 yıl kadar orada kaldık. Babamdan aldığım parayla eski bir kamyonet aldık. Çocuklarla kâğıt topluyorduk. Ancak bir oğlum ile torunum kaza yaptı ve ikisi de 11 yıl önce öldü. 2004'te biz de toplandık ve onların yetim kalan 3 çocuğuyla yine babadan kalan bu eve döndük.
Burası harabe durumunda. Evde mutfak yok. Bir sobamız var ama çocuklar yıkanırken ev çok soğuk oluyor. Suyu fritözde ısıtıyoruz. Ben kalp hastasıyım artık kağıt toplayamıyorum. Hanım, kız çalışıyor" diyor.
Gazeteye nasıl çıktınız?
Gazetede çıkan fotoğraflarını göstermek için sokağa çıkan Gamze ve Kader arkadaşları tarafından hayretle karşılandı. İsmi bile olmayan dökük 11 no'lu evdeki iki kızın nasıl gazetenin birinci sayfasına çıktığı ise Gaziosmanpaşa Çukurçeşme Sokak sakinlerinin merak konusuydu.