Gündem Sınır tartışması yeniden gündemde

Sınır tartışması yeniden gündemde

14.11.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından da tartışma konusu yapılan ve terör olaylarının tırmanışa geçtiği son dönemde bölgedeki sarp arazi yapısı nedeniyle daha önce de zaman zaman gündeme gelen “sınır taşınması” tartışmaları yeniden gündeme geldi

Sınır tartışması yeniden gündemde

Türkiye’nin Irak sınırında bazı bölgeler, 3 bin metreyi aşan sarp ve dik vadi ve yamaçlardan oluşuyor. Uçak veya helikopterlerle bile kontrolü son derece güç olan bu bölgeler, terör örgütünün Türkiye’ye giriş kapıları ve operasyonlar sırasında sınırdışına kaçış noktaları olarak kullanılıyor.

Haberin Devamı

Sınırın Irak tarafında ise dağ eteklerinden başlayan geniş düzlükler ve ovalar yer alıyor. Terör olaylarının yeniden tırmanışa geçtiği son dönemde, bölgedeki sarp arazi yapısından gelen görüntüler daha önce de çeşitli defalar gündeme gelen “sınır taşınması” tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.

30 yıllık terörle mücadele sürecinde bu sınırlar Türkiye aleyhine ciddi bir dezavantaj oluşturdu. 384 kilometrelik sınırın yeniden düzenlenmesi, güneye kaydırılması gerektiği 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından tartışma konusu yapılmıştı. Özal, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in de değiştirilmesi gerektiğini düşündüğü ve bir dönem bu konuda girişimlerde bulunduğu sınırın askeri ve fiziki engellerle donatılması kararlarına imza atmıştı.

Haberin Devamı


Öneriyi ABD’ye de aktardı

Özal, sınırın geriye çekilmesi ya da güneye kaydırılması fikri üzerinde uzun süre durdu. ABD’ye 1. Körfez Savaşı sırasında bu önerisini aktaran Özal’ın çalışmaları sonuç vermedi. Sınırın değiştirilmesine yönelik düşünce, Tansu Çiller döneminde de ABD’ye aktarıldı. Ancak çabalar yine sonuçsuz kaldı. Aynı dönemde, merhum BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye’nin Irak’a girerek 25 kilometre mesafede bir sınır hattı çizmesi gerektiği önerisini ortaya attı.

Ecevit de sınırın coğrafi olarak kontrol edilmesinin mümkün olmadığı dağların tepesinden geçmesini, PKK’nın işini kolaylaştırdığını düşünüyordu. Sınırın değiştirilmesi gerektiğini savunanlar, 1932’de Atatürk’ün İran’la yapılan görüşmeler sonrası sınırı revize etmesini örnek gösterirken bu dönemde, verimli tarım arazilerinin İran’a verilmesine karşılık, İran sınırının güvenli hale getirildiğini anımsattı.

Bu konu en son olarak 2010’da dönemin bakanı Hayati Yazıcı tarafından gündeme getirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı son operasyonlarla birlikte konu yeniden açıldı. Devletin Türkiye-Irak sınırını 5 kilometre ileriye çekmek için askeri, diplomatik ve stratejik unsurları bir araya getirerek bir think-tank grubu oluşturduğu belirtildi. Yeni Yüzyıl gazetesinde yer alan habere göre, son 2 yılda Irak sınırından 30 binin üzerinde terör unsuru sızma teşebbüsünde bulundu.

Haberin Devamı

‘Diplomatik yollardan’
Prof. Dr. Sedat Laçiner: Sınır değiştirilebilir. Ancak diplomatik yollardan görüşmelerle olabilir. Resmi olarak muhatap Bağdat, fiili otorite olarak Erbil, yani Barzani. Her ikisi ile görüşmeler yapılarak, güvenlik zaafiyeti oluşturan noktalarda takasa gidilebilir. Yani Türkiye sınırının belli yerlerini karşı tarafa verirsiniz, karşı tarafdan yer alırsınız. Doğru diplomatik yollar izlenirse buna ciddi bir itiraz olmaz.”
Özey: Siyasi çözümü zordur
Prof. Dr. Ramazan Özey (Siyasi Coğrafya Uzmanı): Bu meselenin çözümü siyasi ve diplomatik yollardan olur. Sınır kaydırmak, tadilat yapmak zordur. Irak veya Suriye tarafının bunu kabul etmesi zor olabilir. Amerika, Meksika sınırını siyasi ve diplomatik girişimlerle düzeltmek istiyor, bunu başaramıyor. Bu sınırların belirlendiği dönemlerdeki coğrafi bilgi ve tekniklerle bugünün coğrafi bilgileri farklıdır. Katır sırtında ölçümler yapılıyordu o zaman, şimdi uydu yardımıyla her şey çok daha kolay. Teknik olarak tespit kolay, siyasi çözümü zordur.
‘Petrolü korumuşlar’
İsmail Hakkı Pekin (Emekli Korgeneral): Irak ile Türkiye arasındaki mutabakat ile düzenlenebilir. İngilizler petrol bölgesini korumak, Türkiye’nin aşağıya doğru inmesini engellemek için böyle bir sınır belirlemiş. Bu konu terörle mücadele kapsamında çok gündeme geldi. Çünkü öyle yerlerden geçiyor ki karakol yapmak veya birlik koymak mümkün değil.
Ne sınırı ne birliği koruyabiliyorsunuz. Kritik yerler karşı tarafta kaldığı için sızma engellenemiyor. Siz ancak kendi arazinizde tedbir alabiliyorsunuz. TSK yaz şartlarında sınırın ötesine birlik koyuyor ve sınırı ileriden koruyor. Ancak bunlar fiili durumlar. Kalıcı düzenleme şart.
‘Teorik olarak mümkün’
Doçent Dr. Nihat Ali Özcan: Coğrafi olarak kontrolü zor bir sınır. Hem iklim koşulları hem topografya itibariyle denetim ve kontrolü zor. Bu sınır Cumhuriyet tarihi boyunca çok farklı sebeplerle sorun oldu. Sınırın düzenlenmesi teorik olarak mümkün. İran ile sınır takası yapıldı. İki ülke anlaşırsa sorun yok. Yakın gelecekte böyle bir çözüm gözükmüyor. Türkiye ve Irak’ın sınır meselesine bakışında farklılık var. Bir tarafın rızası yoksa bunun üstesinden gelmek kolay değil.
‘Kasıtlı olarak çizildi’
Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın (Uluslar Hukuk Uzmanı): Sınır Lozan’da çizilemedi. Çünkü İngiltere Musul ve Kerkük’ü almamızı istemedi. Dolayısıyla sınır 1926’da çizildi. Kasıtlı olarak bu şekilde çizildi ki TSK gelecekte buraya müdahale etmesin. Dikkat ederseniz o dönem burada isyanlar da oldu. Devletler hukukuna göre sınır düzeltilmesi ancak savaş veya uzlaşı yoluyla olur.
Konunun muhatabı merkezi Irak hükümeti. O da tamamen İran’ın güdümünde ve Irak fiilen üçe bölünmüş. Bu durumda bir konsensüs sağlanabilir mi? Barzani ile bir uzlaşı olsa bile merkezi hükümetle uzlaşı olabilir mi? Türkiye tek taraflı bunu yapar mı? Yaparsa BM’ye nasıl anlatacak? Bunlar zor konular. Zorla sınır değiştirilmesi BM sözleşmesine göre savaş sebebi. Ama fiiliyata baktığımızda sınırın öte tarafında bir devlet otoritesi yok, sınır korunamıyor.
Bir devletin güvenliği ve tehdit algısı sınırları dışındaki yakın bölgelerden başlar. Türkiye’nin güvenlik bölge alanındaki kritik noktalar Bağdat, Musul, Kerkük, Tebriz’dir. Dolayısıyla Türkiye buralardaki oldu bittilere tahammül edemez.
‘Bu İngiltere’nin yaptığı bir iş’
Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila’nın, ‘Komutanlar Cephesi’ kitabında da Irak ve Suriye sınırları tartışılmıştı.
Kitapta eski Genelkurmay Başkanlarından İsmail Hakkı Karadayı bu konudaki görüşlerini şöyle açıklamıştı:
“Bu İngiltere’nin yaptığı bir iş. Bir yerde İngiliz parmağı varsa dikkat edeceksiniz. Bence adamlar ileriyi düşünerek, ileride sorun çıksın diye sınırı dağların zirvesinden, kontrolü çok zor bu coğrafyadan geçirmişler. Bu hudut düzeltilmeli. PKK şimdi sınırın bu özelliğinden yararlanıyor ve Türkiye’ye sızıyor. Türkiye’yi zor duruma sokacağı hesaplanarak çizilmiş... Irak hududumuz terör gerekçesiyle mutlaka düzeltilmeli.. Sadece Irak değil, Suriye sınırı da yine ilerisi düşünülerek çizilmiş. Suriye sınırı öyle çizilmiş ki, bizim topraklarımıza doğru bir girinti yapıyor. Ve bu girintide Suriye petrol çıkarıyor. Sınırın bizim tarafında ise petrol yok..”
‘İki tarafın rızasının olması gerekir’
Prof.Dr. Hüseyin Pazarcı (Emekli Büyükelçi, Akademisyen): Sınırı kaydırmanın tek yolu, iki ülkenin anlaşmaya varmasıdır. Eğer iki tarafın da rızası olmazsa bu mümkün değil. Hukuken veya siyaseten netice elde etmek mümkün değil. Çünkü iki taraf arasında anlaşma var. Irak hükümetiyle bir anlaşmaya varılırsa yapılabilir. Lozan Anlaşması’nda bu sınırın nasıl saptanacağı öngörülmüştü. İngiltere ve Türkiye arasında yapılacak görüşmelerle belirlenecekti. Çünkü İngiltere Irak’ın mandateri olarak tayin edilmişti.
Türkiye görüşmeleri yaptı. Hatta ‘Haliç Görüşmeleri’ deniliyordu bunlara. Fakat neticeye varılamadı. Bunun üzerine Lozan hükmü gereğince Milliyet Cemiyeti’nin kararına bırakıldı. Milletler Cemiyeti de özel bir komisyon kurup bu konuyu inceledi ve aşağı yukarı bugünkü sınırı önerdi. Milletler Cemiyeti de bu sınırı teyit etti. Bu sınır bu şekilde teyit edildikten sonra 1926’ta Irak-Türkiye-İngiltere arasında bir ‘iyi komşuluk’ anlaşması yapıldı.
Burada bu sınır küçük ölçüde değiştirildi. Bu sınır Bağdat demiryolunun bir sağında bir solunda kalıyordu. Bağdat tren yolu bizim sınırda kalacak şekilde son şekil 1926’da verildi.

‘Sınır çizme tekniği’
Doçent Dr. Hamza Akengin (Siyasi Coğrafya Uzmanı): Coğrafyada ‘su bölüm çizgisi’ diye bir kavram var. Suyun dağın iki tarafına da akabildiği noktadır burası. Yani dağın tepesi. Eğer sınırı dağlar olarak kabul ederseniz, su bölüm çizgisi üzerinden sınır belirlenir. Bu çizgi de tepelerdir. Dolayısıyla mevcut Irak sınırı çizilirken kullanılan mantık budur. Bu mantık bölgeninin beşeri (etnik, kültürel) gerçeğine ne kadar uygun orası tartışılabilir, ancak sınır çizme tekniği açısından durum böyle.

‘Ankara Anlaşması kadük olmuştur’
Doçent Dr. Sait Yılmaz (Milli Güvenlik ve Dış Politika Uzmanı): Mevcut sınırlar 1926 Ankara Antlaşması’yla çizildi. Anlaşmanın imzalandığı dönemde isyanlar dahil olmak üzere Türkiye’nin içinde bulunduğu iç ve dış sorunlar Türkiye’yi bu anlaşmaya zorladı. Ancak bugün şartlar değişiyor. Irak dağılıyor, kendi topraklarına egemen değil ve bu bize terör olarak yansıyor.
İstediğiniz kadar asker yığın, ordu koyun o sınırı koruyamazsınız. Sınırı korumaktan ziyade sınırın ötesindeki istikrarsızlık alananı kontrol altına almak önemli. Bana göre 1926 anlaşması kadük olmuştur. Türkiye’nin bu bölgeyi fiili olarak kontrol altına almalı. Yoksa güney sınırını tam anlamıyla kontrol etmek mümkün değil.
Diplomatik olarak Irak merkezi yönetimiyle anlaşarak sınırı güneye kaydırmak mümkün değil. Irak kendi topraklarına hakim değil. Yapılması gereken Irak sınırındaki problemli alanları kapsayan bir istikrar gücü oluşturarak bu bölgedeki terör bataklığının kurutulmasıdır.

‘10-60 kilometre değişmeli’
Armağan Kuloğlu (Emekli Tümgeneral): Irak sınırı bazı yerlerde tepelerden, bazı yerlerde tepe arkasından geçiyor. İleri bölgeleri gözetlemek, kontrol etmek mümkün değil. Hakim arazinin bir kısmı Irak tarafında kalıyor. Onun üzerine çıkmanız gerekir. Güvenli bölgeye ulaşmak için 10 kilometre ile 60 kilometre arasında sınırı değiştirmek gerekiyor.
Bunun da diplomatik veya siyasi yollardan yapılabileceğini sanmıyorum. Küçük düzeltmeler de büyük sonuçlar doğurmaz. Ancak fiili durum oluşturarak noktalarda bir hakimiyet sağlanabilir.
‘Yazın tutuyoruz, kışın bırakıyoruz’
Ahmet Yavuz (Emekli Tümgeneral, Sınır Tümen Komutanı): Yıllardan beri sınır güvenliği konusu ihmal ediliyor. Mevcut sınır düzenlemesinin Türkiye aleyhine bir çok yönü var. Bu konu hep gündemde. Çeşitli çalışmalar zaman zaman gündeme geliyor ancak bir sonuç alınamabilmiş değil. Sınırda Türkiye için dezavantaj oluşturan unsurların tespit edilerek buralarda değişiklikler yapılması iyi olur. Özellikle Şırnak ve Hakkari bölgesindeki sınırlarda Türkiye’nin lehine düzenlemeler yapılabilir.
Meselenin hem siyasi hem askeri boyutları var. Önemli olan güvenliğin sağlanması. Çok problemli noktalar var. Her yeri kontrol edemiyorsunuz. Kontrol edemediğiniz yer de size ait değildir. Yazın tuttuğunuz yerleri, kışın bırakmak zorunda kalıyorsunuz. Uzun vadeli çözümler üretmek gerekir. Kangren olmuş bu sorunu çözmek için kararlı bir irade gerekir. Türkiye bir an önce bu sınır güvenliğini sağlamalı.