Gündem ‘Suriye’deki PKK/PYD varlığını imha etmeliyiz’

‘Suriye’deki PKK/PYD varlığını imha etmeliyiz’

16.01.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

ABD öncülüğündeki DAEŞ karşıtı koalisyonun Sözcüsü Albay Ryan Dillon’un, Türkiye sınırında terör örgütü PKK/PYD’nin paravanı Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) oluşan ve zaman içinde 30 bin kişiyi bulacak “Sınır Güvenlik Gücü” kuracaklarını açıklaması Türkiye’den en üst seviyelerde sert tepkilerle karşılanırken, uzmanlar bölgede ortaya çıkan yeni durumu Milliyet’e değerlendirdi.

‘Suriye’deki PKK/PYD  varlığını imha etmeliyiz’

‘İncirlik Üssü ABD’nin kullanımına kapatılmalı’

Beyazıt Karataş (Emekli Hava Tümgeneral):

“Öncelikle ABD’nin Suriye’de PKK uzantılı özel ordu kurması beklenen bir durumdu. DAEŞ’i bahane ederek PYD/PKK’yı güçlendiren ABD, DAEŞ tehlikesi ortadan kalkmasına rağmen PKK’lıların ağırlıkta olduğu düzenli ordu oluşturma çalışmalarına devam ediyor. ABD, kendi çıkarları açısından bölgede kurmayı düşündüğü Kürdistan için askeri gücü oluşturmak zorundaydı. Suriye’de olup bitenlerin arkasında sözde Kürt özde ABD-İsrail koridor planı yatmakta.

Türkiye olarak önümüzdeki dönem güvenliğimizi tehdit edecek bir oluşumla karşı karşıyayız. DAEŞ tehdidi ortadan kalktığına göre, Diyarbakır’da sayıları 1000’e yaklaşan, üç silahlı helikopter ve iki silahlı ulaştırma uçağı bulunan ABD askeri sınır dışı edilmeli ve İncirlik Üssü ABD’nin kullanımına kapatılmalı. Afrin harekatının sonuçları lehimize olacaktır. Afrin’de, Rusya, İran ve hatta Suriye ile yapılacak koordinasyonla ABD ve taşeronları hiçbir şey yapamaz. Türkiye çok rahat harekatı gerçekleştirir.

Halkımızın bilmesini isterim ki, Türkiye doğuyu kaybederse batıyı da kaybeder. Türkiye stratejik derinliği olan bir ülke. Bu derinlik kaybolursa batıyı da kaybederiz. Bir an önce bölge ülkeleri, İran, Irak, Rusya ve Suriye rejimi ile ittifak halinde olunmalı. Suriye ile temas kurulmazsa ilerleyen dönemde İdlib veya başka bölgelerde rejim güçleriyle karşı karşıya gelme riskimiz var. Bu durum ABD’nin işine yarar.”

‘Sorun daha geniş bir coğrafyayı kapsıyor’

Nihat Ali Özcan (Terör ve Strateji Uzmanı):

“Ortaya çıkan yeni durumun hukuki, siyasi ve askeri yönü var. Siyasi açıdan baktığımızda 30 bin kişilik PYD/PKK ağırlıklı sınır gücü, bir sonraki aşamada Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğini parçalamasına yol açar. Her ne kadar Suriye’de iç çatışmalar yaşansa da Esad, uluslararası sistemde halen Suriye’nin başındaki isim. ABD’nin bu girişimi bölgenin geneli anlamında bakacak olursak olumsuz etkiler yaratır.

ABD, sınır gücünün DAEŞ’i önlemek için kurulduğunu iddia ediyor ancak terör örgütüne verilen askeri malzemeler Türkiye’yi tehdit edecek özellikler taşıyor. ABD, taşeronu PKK üzerinden Afrin’de Türk ordusuna maksimum zaiyat verdirmeyi planlıyor. Bu bölgenin PKK veya ABD açısından kaybedilmesi ne ABD’nin politikalarında, ne de PKK’nın beklentilerinde değişikliğe yol açmaz. Afrin izole bir bölge konumunda. Afrin’e yönelik yapacağımız askeri operasyona ABD diplomatik tepki göstererek Türkiye’yi akamete uğratmak ve askeri maliyetimizi artırmak isteyecek. Hem askeri operasyon hem ortaya çıkacak siyasi tablo kolay olmayacak.”

‘Direkt ABD ile karşı karşıyayız’

Abdullah Ağar (Güvenlik Uzmanı):


“ABD, ülke olarak bizim sinir uçlarımızla oynuyor. Türkiye’ye rağmen bu açıklamanın yapılması alenen tahriktir. ABD, çok uzun zamandır PKK üzerinden Türkiye’de gerginlik politikası uyguluyor. Türkiye, ABD’nin istediği gibi davranmıyor. ABD yönetimi elindeki havuç ve sopayı Türkiye üzerinde istediği gibi kullanmaya çalışıyor. Suriye’yi parçalayacak projeyi hayata geçirmiş durumdalar.

Açıkça bize karşı bir güç oluşturmuş durumdalar. ABD, DAEŞ’i gerekçe gösterip, bir başka terör örgütüyle işbirliği yapması kabul edilemez. Bugün PKK’nın Suriye’de silahlı güç oluşumuna göz yumulması, gelecekte Türkiye’nin bölünmesi anlamına gelir. Türkiye’nin her şartta bu şer oluşumunu yok etmesi gerekir. Afrin ve PKK’ya karşı yapılacak askeri operasyonun karakteri çok farklı olacaktır. Konvansiyonel çatışma ve küresel güçlerle karşı karşıya kalma riskimiz yüksek.

Ortaya çıkan sonuç şudur ki direkt ABD ile karşı karşıya kalmış durumdayız. Türkiye bölgesel merkezlerle hareket edip ABD’ye karşı güç dengesi oluşturmak zorunda. Hem 30 bin kişilik sınır gücünü, hem de Afrin ve Suriye’deki PKK yapılanmasını vurmak zorundayız. Şayet askeri imha operasyonu gerçekleşemez ise ülkemizin beka sorunu ortaya çıkar. PKK’yı Suriye’de temizlemediğimiz takdirde yarın konvansiyonel güç olarak bizi vurup parçalayacaklardır. Türkiye’yi bölmek için hamleler yapan her kim olursa olsun şimdiden mücadele edilmeli.”