GündemTarih tekrar mı ediyor?

Tarih tekrar mı ediyor?

07.10.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bundan 55 yıl önce Ankara ve Şam arasında büyük bir gerilim yaşanmıştı, sınıra tanklar sevk edilmiş, bir grup Suriyeli ‘Hür Suriyeliler’ olarak örgütlenmişti. Tarihçiler ‘Tarih tekerrürden ibarettir’ der... Son kriz de bunu doğrular nitelikte

Tarih tekrar mı ediyor

Bazı tarihçiler “Tarih tekerrürden ibarettir” der. Son Suriye- Türkiye krizi de bu önermeyi doğrular nitelikte. Bundan 55 yıl önce yine Ankara ve Şam arasında müthiş bir gerilim yaşanmıştı. Sınıra tanklar sevk edildi, bir grup Suriyeli ‘Hür Suriyeliler’ olarak örgütlendi, o günkü Sovyetler Birliği(Rusya) Türkiye’yi uyardı, ABD Ankara’ya destek verdi. Ancak Kruşçev’in sert sözleri üzerine Batı Türkiye’yi frenledi ve kriz dunduruldu.
Soğuk savaş yıllarında yaşanan bu olayları anlatan kitap ilginç ayrıntılarla dolu. Merhum Başbakan Adnan Menderes’in geçen yıl vefat eden oğlu Aydın Menderes’in hatıralarından oluşan ve geçen ay Ufuk Yayınları’ndan piyasaya çıkan “Babam ve Ben” isimli kitapta o dönem anlatılıyor. 1957 yılında Türkiye ve Suriye’nin bugünlere benzer biçimde savaşın eşiğine geldiği ayrıntılarla aktarılıyor.

‘Türkiye darbe yapmak istiyor’
Türkiye-Suriye ilişkileri 1957-1958 yıllarında son derece gergin bir noktadadaydı. Suriye’nin bazı davranışları, özellikle Hatay konusundaki tavırları Türkiye’yi ciddi derecede rahatsız eder. Türkiye sınırında tatbikat yapmayı planlayan Suriye’ye nota verilir. Ayrıca Suriye sınırına askeri birlikler sevk edilir. Türkiye, olumsuz tavırlarının devamı halinde bir askeri müdahalede bulunacağını da Suriye’ye iletir. Bu süreçte bir Türk gazetesine röportaj veren Suriye Cumhurbaşkanı Şükrü El Kuvvetli ise, Türkiye’nin Amerika ile birlikte Suriye hükümetine karşı bir darbe planladığını, bu planın da “her yönüyle” ortaya çıkarıldığını iddia eder. Amerika ise müttefiki Türkiye’nin Suriye’ye bir askeri müdahalesinden yana değildir. Bunu diplomatik biçimlerle doğrudan ya da dolaylı olarak Türkiye’ye birkaç kez iletmiştir.

‘Kızılordu işinizi bitirir’
Tam da bu süreçte Sovyet Rusya’nın liderlerinden Komünist Parti Genel Sekreteri Nikita Kruşçev, Amerika’nın ünlü gazetelerinden New York Times’e bir mülakat verir. Kruşçev şunları söyler: “Türkiye’nin Suriye sınırına yığınak yaptığını biliyoruz. Hangi birlikleri götürdüğünü de biliyoruz. Ayrıca çok garibimize gidiyor, Türkiye bu birlikleri Doğu hududundan yani bizim hududumuzdan çekiyor. Türkiye şunu iyi bilmelidir ki Suriye bizim dostumuzdur ve Türkiye Suriye’ye karşı bu tehditkâr tutumunu devam ettirdiği takdirde Kızıl Ordu için Türkiye 24 saatlik bir meseledir.” Soğuk Savaş’ın en kesif döneminde bu tehdit hem Türkiye’ye hem de bu Soğuk Savaş’ın asıl muhatabı Birleşik Amerika’yı harekete geçirir. Türkiye Sovyetlere bir nota vermeye hazırlanırken dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles Ruslara sert bir cevap verir.

ABD: Bize yapılmıştır
Kardeşi de aynı dönem CIA’nın başında olan Dulles bir gazeteye şu açıklamaları yapar: “Türkiye bizim dost ve müttefikimizdir. Ruslar şunu çok iyi bilmelidir ki Türkiye’ye yönelik en küçük bir müdahalesini dahi ABD kendisine yapılmış bir saldırı olarak kabul edecektir. Böyle bir durumda ABD sadece Türkiye’ye yardım etmekle kalmaz, doğrudan Sovyetlere müdahale ve misillemede bulunacaktır” Bu çok önemli bir gelişmedir. Türkiye’nin nota vermesine gerek kalmaz. Ruslar da bir daha bu nevi bir açıklamada bulunmaz.
Aynı yıl Moskova’daki Türk Büyükelçiliği’nde yapılan 29 Ekim kutlamalarına davetli olmadığı halde Nikita Kruşçev ve Devlet Başkanı Bulganin de katılır. Böylece Türkiye’den bir çeşit özür dilenmiş olur. Türkiye-Suriye arasındaki gerilim ise herhangi bir askeri girişim olmadan bir süre sonra normale döner.

Haberin Devamı

Sami Kohen: Her zaman problemli komşu oldu
Türkiye ile Suriye arasında 1957 yılında ortaya çıkan gerilimi Milliyet muhabiri olarak takip eden duayen dış politika yazarı Sami Kohen o döneme ilişkin şunları anlattı: “Suriye bizim için her zaman problemli bir komşu oldu. O dönemde Suriye ile aramızda ideolojik bir uçurum vardı. Soğuk savaşın en kesif dönemiydi. Biz Batı kampındaydık, onlar da Sovyetlere bel bağlamıştı. Arada ciddi bir gerginlik vardı. Askeri müdahale hatta savaş gündemdeydi. ‘Hür Suriyeliler’ diye muhalif bir grup Türkiye’ye iltica etmiş, organize olmaya çalışıyordu. Bugün yaşanan olaylar detayları itibariyle farklı olmakla beraber, 55 yıl önceki kamplaşma yine kendini gösteriyor. Soğuk Savaş ortadan kalktı ama ilk bakışta bu karşılıklı saflaşmayı görebiliyoruz. Türkiye; ABD ve NATO ile hareket ediyor. Rusya, BM’den Suriye aleyhine bir yaptırım çıkmasını engelliyor. Suriye ise Rusya ve Çin’e güveniyor. Suriye ile iyi zamanlarımız da oldu, ama istikrarlı bir yakınlık hiç olmadı. Özellikle son 2-3 yıl Türkiye-Suriye açısından bir balayı dönemiydi. Erdoğan ile Esat arasındaki ilişki bir ilk sayılabilecek düzeydeydi. Ama maalesef bu süreç devam edemedi. Sorunlar devam etti.”