09.07.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Seyfettin Ersöz-Ankara
4 yaşındaki Leyla Aydemir ve 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara’dan acı haber gelmesinin ardından, kayıp çocuk vakaları bir kez daha gündeme geldi. O acılı ailelerden biri olan Çelik ailesi, 4 yıldır torunlarını arıyor. Çelik ailesi, 1985’li yıllarda Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Narlıdere Köyü’nden PKK baskısı sebebiyle Mersin Tarsus’a göç etti. Yaşamlarına Tarsus’ta devam eden aile için her şey yolunda giderken, terör bir kez daha karşılarına çıktı. Abdülkerim Çelik’in oğlu Abdülaziz Çelik, yaklaşık 5 yıl önce eşinden boşandı. Baba Abdülkerim Çelik’in engellemelerine rağmen, yanına iki kızını da alan Abdülaziz Çelik, 2014 yılında terör örgütü DAEŞ’e katılmak için sınırın Suriye tarafına geçti. İki kızıyla birlikte izini kaybettiren Abdülaziz Çelik’in, kısa bir süre sonra ölüm haberi geldi. Çelik’in 2015’te terör örgütleri IŞİD ve YPG arasında yaşanan bir çatışmada öldüğü tespit edildi.
‘YPG, işkence yaptı’
Oğlunun ölümünün ardından torunları; Hilânur (12) ve Zeynep’i (9) bulmak için son 4 yıldır her türlü yolu deneyen Abdülkerim Çelik, Emniyet’e kayıp başvurusunda bulundu. Daha sonra kendi imkânları ile torunlarını aramaya başladı. İlk olarak Suriye sınırını geçen Çelik, YPG’li teröristlerin eline düştü, 15 gün boyunca işkence altında tutuldu. Çelik, “YPG’liler bana ‘Sen MİT’sin, ajansın’ dedi. Onlara torunlarımı bulmak için geldiğimi söyledim ama çeşitli işkenceler yaptılar. Sonunda benim ajan olmadığımı anlayınca bıraktılar. Ben de Türkiye’ye döndüm” dedi. Çelik, Türkiye’ye döndükten sonra torunlarının izini bulmak için gözünü, bir dönem DAEŞ militanlarının da yoğun olarak yapılandığı Gaziantep’e çevirdi. Çelik burada başına gelenlerini şöyle anlattı:
“Antep’e vardım ve torunlarıma ulaşmak için sorup soruşturmaya başladım. Çok geçmeden onlar beni buldu. Burada DAEŞ’liler’e yakalandım. Oğlumun çocuklarıyla birlikte Suriye’ye gittiğini, haber alamadığımı, torunlarımı aradığımı anlattım. Başıma silah dayadılar. İçlerinden biri Tarsus’luymuş. Benim Tarsus’dan geldiğimi öğrenince şehirden ayrılmam şartıyla bıraktılar.”
Ararken dolandırıldı
Daha sonra Tarsus’a dönen Abdülkerim Çelik, bu kez de bir dolandırıcının tuzağına düştü. Kimliği belirsiz bir şahıs Çelik’ten torunlarını getireceği vaadiyle 800 bin lira para istedi. Çelik, “O kadar parayı nerden buluyum. Sağdan soldan borç alarak ancak 2-3 bin lira topladım. Götürdüm parayı verdim. Ertesi gün bana çocukları getireceğini söyledi fakat sırra kadem bastı” dedi.
“Ben her yolu denedim ama başaramadım” diyen Çelik, Tarsus İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün konuyla yakından ilgilendiğini belirterek şöyle devam etti:
“Oğlum hatasının bedelini canıyla ödedi. Biz ondan zaten çoktan vazgeçtik. Ben çocuklarım terörist olup DAEŞ’e katılsın istemiyorum. Bu yavrular anne ve babasız. Bizim torunlarımızın sonunun böyle olmasını istemiyoruz, kızlarımızı bulmamıza yardım etsinler. Emniyetimize teşekkür ederiz çok yardımcı oldular, bu zamana kadar yanımızda oldular. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız da yardımcı olsun çocuklarımıza bir an önce kavuşalım.”
Kanser hastası olan babaanne Mevlüde Çelik ise, “Her gece 4 yıldır yavrularımın kıyafetlerini koklayarak yatıyorum. Ölmeden torunlarımı görmek istiyorum” diyor.
Çocuk kampında olabilirler
Edinilen bilgiye göre Tarsus İlçe Emniyet Müdürlüğü, çatışmalar sırasında annesiz ve babasız kalan çocukların Irak Bağdat’ta bulunan bir Kızılhaç çocuk kampına götürüldüğü ihtimali üzerinde duruyor. Hilânur ve Zeynep’in o kampta bulunup bulunmadığına dair tespit çalışmaları sürürken, aile oradan gelecek iyi bir haber bekliyor.
104 bin kayıp çocuk
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Adli İstatistik verilerine göre 2008-2016 yılları arasında resmi olarak kayıp müracaatı yapılan çocuk sayısı 104 bin 531’e ulaştı.