GündemTicaret ahlakının temel prensipleri

Ticaret ahlakının temel prensipleri

10.07.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Hangi kazanç daha güzeldir?” sorusuna Resûl-i Ekrem, “Kişinin emeğiyle kazandığı” cevabını vermiştir. Resûlullah, en hayırlı tacirin borcunu güzellikle ödeyen, alacağını güzellikle isteyen kimse olduğunu belirtmiştir

Ticaret ahlakının temel prensipleri

Gerçek anlamda esnaf ve tüccar olmak için birtakım ahlaki ve insani değerlere sahip olmak gerekir. Ahlaki değerlere saygılı ticaret “elinden ve dilinden başkalarının güvende olacakları” şekilde davranmaktan geçer. Bir işyeri açan ya da bir şirkete ortak olan müslüman, Peygamberimiz’in şu hadisini aklından çıkarmamalıdır: “Doğru ve güvenilir tacir; peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle beraberdir.” (İbn Mâce, “Ticârât”, 1). Bir esnaf, müşterisinden “Allah razı olsun, satılan maldan veya üretilen hizmetten memnun kaldım, verdiğim para helal olsun” sözünü duymanın iş hayatında en büyük kazanç olduğunu unutmamalıdır.
“Hangi kazanç daha güzeldir?” sorusuna Resûl-i Ekrem, “Kişinin emeğiyle kazandığı” cevabını vermiştir. Resûlullah, en hayırlı tacirin borcunu güzellikle ödeyen, alacağını güzellikle isteyen, en kötü tâcirin de borcu ödemede ve alacağını istemede kötü davranan kimse olduğunu belirtmiştir.

Allah’ın merhameti
Alım satımda kolaylık sağlamayı tavsiye eden çok sayıda hadis vardır. Bunlardan birinde, “Satarken, alırken, alacağını isterken kolaylık gösterene Allah merhametiyle muamele eder” denilmektedir.
Ticaret ahlakının önemli prensipleri şunlardır:

1. Dürüstlük
Kazancını ticaretten elde eden kişi dürüstlükten ayrılmamalıdır. Maalesef dürüstlüğe zaman zaman riayet edilmediğine şahit olabiliyoruz. Dil bilmeyen turistlere yüksek fiyatla satılan ürünler, gideceği yeri bilmeyen yolcunun güzergâhını uzatan taksiciler, tezgâhın ön tarafına sebze meyvenin iyisini koyup evde kötü sürpriz yaşatan manav ya da pazarcılar, araçtan anlamayan sürücülerden yüksek ücret isteyen tamirciler ilk akla gelen örnekler. Allah’ın her şeyi gördüğünün, O’nun huzurunda hesap vereceğinin bilincinde olan kişi ticaretine hile katmaz. Satışını yaptığı malı onda bulunmayan niteliklerle övmekten sakınır. Zira bu bir yalan ve aldatma olup haramdır.

“Yoğurdum ekşi” demeli

2. Malın gizli veya açık bütün kusurlarını söylemek
Kazanca mani de olsa malın kusurunun söylenmesi gerekir. Satış sırasında malın kusurlarının söylenmesi zordur. “Hiç kimse yoğurdum ekşi demez”. Fakat İslâm ticaret ahlâkı satacağımız ekşi yoğurda ekşi demeyi zorunlu kılmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber tahılın ıslak olanını alt tarafa, kuru olanını üst tarafa koyan bir satıcıyı, “Bizi aldatan bizden değildir” sözüyle uyarmıştır.

3. Ölçü ve tartıda doğruluk
Malın miktarını tam olarak bildirmek, ölçü ve tartıda hile yapmamak gerekir. Bu hususta sorumluluktan kurtulabilmek için ölçü ve tartıda satıcının müşteri, alıcının da satıcı lehine fedakârlık göstermesi tavsiye edilmiştir.

Haramdan uzak durun

4. Alışverişte yeminden kaçınmak
Efendimiz sürekli yemin eden tüccarları; “Çok yemin edenin malından (kazancından) bereket kaldırılır.” buyurarak uyarmıştır. ‘Vallahi arasan bulamazsın’, ‘vallahi kurtarmaz’ gibi ifadelerden şiddetle kaçınılması gerekir.

5. Harama bulaşmamak
Helal kazanç şuuru taşıyan tüccar, emeğine, alın terine haram karıştırmaktan korkmalıdır. Unutmamalı ki, kendisi için bir haramdan uzak durana Allah, dünya ve ahirette nice kapılar açacaktır.
Bu prensiplere dikkat edilerek yapılan bir ticaret kişiye sadece dünyayı değil, ahireti de kazandırır; başkalarının da ahireti kazanmasına vesile olur.

Haberin Devamı

BİR HADİS
Birlikte bulunan üç kişiden ikisi aralarında özel konuşmasınlar; bu durum diğerini üzer.
(Müslim, Selâm, 36)

Bir ayet
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir
(el-Bakara 2/261).

Mihrimah Sultan Camii

Mihr-î-Mâh Sultan Camii, İstanbul’un Edirnekapı semtinde surların hemen yanındadır. Banisi (yaptıran) Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan’dır. 1562-1565 yılları arasında Mimar Sinan tarafından yapıldı. Dikdörtgen planlı caminin etrafında medrese, mektep, türbe, hamamları vardır. 37 metre yükseklikteki kubbe, üçer kemere yaslanır, yanlarda ikişer sütun, sağ ve solda 3 kubbe ve mahfelleri bulunur. Mihrap ve minber taş işçiliğiyle yapılmıştır. 1999 depreminde hasar gören caminin restorasyonu tamamlanmıştır.

Haberin Devamı

Hz. Peygamber’den bir dua
?
Allah’ım, kalbimizi ve davranışlarımızı riyadan, dilimizi yalandan, gözümüzü hıyânetten koru!
?

Allah’ın güzel isimleri: el-Adl

Adl, “çok âdil, asla zulmetmeyen , haktan başkasını söylemeyen ve yapmayan” anlamına gelir.Kur’ân-ı Kerîm’de herkesin hesaba çekileceği ifade edilir: “Biz kıyamet günü için doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan amel, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir (tartıya koyarız.) Hesap görenler olarak biz kâfiyiz.” (el-Enbiyâ 21,47). Allah, kendi sine sığınan ve diğer kullarına adaletle davranan kullarına rahmet ederek, yaptıkları hiçbir ameli boşa götürmeyerek adaletle davranır. Adl isminin tecellileriyle yaşamak istiyorsak, insan ilişkilerimizde “âdil” olmalıyız. Kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyi, başkalarına yapmamalıyız. Adalet, doğruluk getirir. Öyle “doğru” olmalıyız ki yanımıza yaklaşan herkes varlığımızdan “güven” ve “huzur” duymalı.

Dökülen yapraklar gibi bağışlanan günahlar

Sahabe neslinden sonraki tâbiîn döneminde yaşamış olan Ebû Osman en-Nehdî anlatıyor: Bir gün Selman-ı Farisî ile bir ağacın altında oturuyorduk. Selman ağaçtan kuru bir dal kopardı ve yaprakları dökülünceye kadar salladı. Ben de kendisine bakıyordum. “Ebû Osman! Niçin böyle yaptığımı sormayacak mısın?” dedi. Ben de: “Niçin böyle yapıyorsun?” diye sordum. Sonra şunu anlattı: “Bir defasında Resûlullah ile birlikte bir ağacın gölgesinde oturuyorduk. Benim yaptığım gibi kuru bir dal koparıp onu yaprakları dökülünceye kadar salladı ve “Bir müslüman, güzelce abdest alıp beş vakit namazını kılarsa, şu daldaki yaprakların dökülmesi gibi günahları dökülür” buyurdu.

Haberin Devamı

Yrd. Doç. Dr. Kâmil Yaşaroğlu sorularınızı cevaplıyor

Ölen kimsenin arkasından ağlamak doğru mudur?

İnsanın, ölüm sebebiyle üzülmesi ve kederlenmesi normaldir. Hatta acısını açığa vurup sessizce ağlaması ve gözyaşı dökmesinde bir sakınca yoktur. Peygamberimiz de oğlu İbrahim’in, kızının ve kızının çocuğunun vefatlarında gözyaşı dökmüş, ancak Allah’ın takdirine dil uzatmanın ve cahiliye döneminde olduğu gibi yaka paça yırtarak ağlamanın doğru olmadığını beyan etmiştir. Nitekim onun, küçük yaştaki oğlu İbrahim’in vefatında gözlerinden yaşlar akıtması, sonra da; “Göz ağlar, kalp üzülür, fakat Rabbimiz’in razı olmayacağı söz söylemeyiz.” (Buhârî, Cenâiz, 32) buyurması bu konuda müminler için açık bir örneklik teşkil eder.

Haberin Devamı

Maddi çıkarlar elde etmek için boşanmak caiz midir?

Dünyevi bazı kazançlar elde etmek için nikahı kötüye kullanmak doğru bir davranış değildir. Bir kişinin, yurt dışında çalışabilmek için oturum izni almak maksadıyla bulunduğu yerin vatandaşlarından birisi ile formalite evliliği yapması veya vefat eden babasının emekli maaşından yararlanmak üzere eşinden mahkeme kararıyla boşanması nikahın suiistimal edilmesinin örneklerindendir. Yalan beyanlarla elde edilen kazanç haramdır. Bu gibi durumlarda mahkeme yoluyla boşanan eşler, dini hükümlere göre evliliklerini devam ettirmek istemeleri halinde, daha önce başka bir boşama olmamış ise, yeni bir nikah kıydırmaları gerekir.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler